34) Boşver Bu Aşka..

17K 966 297
                                    


Merhabalar ve.. sürpriz.. sizi geçen sefer çok beklettiğim için bana göre kısa bir telafi bölümüyle geldim. Sadece Demir ve Leyla var bu bölümde ve bir anlamda geçen bölümün tamamlayıcısı gibi bir şey. Medyadaki şarkıyı da dinlemenizi tavsiye ederim. Bölümden önce mi sonra mı dinleseniz bilemedim, ben ikisine birden odaklanamadım sanki. İyi okumalar.
❤️❤️

Demir, adeta çöken maden ocağında mahsur kalmış gibiydi, nefes almakta güçlük çekiyordu. Göğsüne bir öküz oturmuş ve orada daimiydi artık. Kadın, çok ağır laflar etmişti, kızabilir miydi? Tabii ki hayır, söylediklerinde sonuna kadar haklıydı, bu sabah ümitsizliğin dibine vurmuştu. Şimdi aya bakıp uluyan kurtlar gibi ağlamak istiyordu, serde erkeklik vardı ya kendini tuttu.

İmkansızlık gün gibi ortadaydı, Leyla tam olarak buradan dem vuruyordu. Demir'in yapması gereken vazgeçmek, sevdiğini tamamen azad etmekti. Demir, bir an için sadece Leyla'yı düşünüp, onun mutluluğu için kadından vazgeçti ya, aslında kendinden vazgeçmişti. Çaresiz azad edecekti sevdiğini. İçi yana yana bırakacaktı. Bundan sonrası yüreği yangın yeri, yaralarına tuz, bağrına taş basacaktı. Daha fazla acı çekmesine göz yummayacaktı. Kadın, kalbini söküp eline vermişti, farkında olmadan göz yaşları akıyordu, güya ağlamayacaktı.

Adam, oturup düşündü; sevdiği kadının olmadığı hayatı hayal etmeye çalıştı, yapabilir miydi? Onun olmadığı bir hayata katlanabilir miydi? Gözünde canlanan manzaralar içini yaktı kavurdu, Leyla'nın varlığı çıkınca kendisine kalan bomboş dünyayı ne yapacaktı? Demir, yeni kararlara imza attı, bu kez vicdan yoktu, sabır hiç yoktu, madem kimse onu düşünmemişti oda aynısını yapabilirdi değil mi?Bundan sonra kendi kişiliğiyle çelişebilirdi, hiç yapmam dediklerini yapabilirdi.

Genç adamın önünde gene büyük bir çaresizlik ve yol ayrımı duruyordu, şimdi atacağı adımlar onu nereye götürecekti kim bilir? Bu kez hiç düşünmesi gerekmedi, bir senedir uzun uzun düşünmüş hep orta yolu aramış, herkesi birden mutlu etmenin derdine düşmüştü. Sonuç sıfıra sıfır, elde var sıfır, Demir, sıfırı tüketmişti, bitmiş bir adam olarak düşüneceği ne vardı ki?

Oturup kaldığı yerden kalkıp ağır hareketlerle duş alıp giyindi, içi çekilmiş gibiydi, tüm enerjisini bir anda kaybetmişti. Odadan da konaktan da sessizce çıkıp gitti, avludaki masada oturan ailesine dönüp bakmadı. Kendini arabasına zor atmıştı, ayağı gaz pedalıyla buluştuğunda nereye gideceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Kendini her zamanki tepede buldu, arabayı durdurdu ama inmedi, koca şehre dikti gözlerini.

"Herkese yer var sende, bir benim sevdiğimi sığdıramadın... küçüğümü...sevdamı kucaklamadın, mutlu edemedin ya alacağın olsun Urfa. Beni.. bizi bitirdin ya aşkolsun." sitemlerini, acısını bu şehre kusmaktan başka çare bulamamıştı. Derdini taşa toprağa dökecekti bundan böyle, insanlar onu anlamamıştı ya, o da vazgeçti.

Leyla telefon konuşmasının ardından şirkette daha fazla duramayıp alelacele çıkmıştı. Gözlerini yakan yaşları ancak arabasına kadar tutabilmişti, sonrasında silmeye gerek duymadı. Nereye gideceğini hiç düşünmedi, aracını otomatik pilota bağlamış gibiydi. Evin önünde durduğunda, hala ağladığını bilmiyordu, ayaklarını sürüyerek kapıya ulaştı. Titreyen ellerindeki anahtarı iki kez yere düşürdüğü için bir türlü kapıyı açamayınca Filiz hanım açmıştı. Kadının yüzüne bakacak halde değildi, tek kelime etmeden merdivenlere yönelip üst kata, yatak odalarına çıktı.

Ve.. kendini bıraktı, uzun uzun, içini çeke çeke ağladı. Demir'le Leyla'nın sonu gelmişti, son konuşmalarında sevdiği adama söyledikleri en çokta kendisini hırpalamıştı. Bütün iplerin koptuğunu biliyordu artık, Demir'in de vazgeçtiğine emindi.

Leyla, ağladığı süre boyunca şimdiye kadarki hayatını gözden geçirdi ve bir dönemin tamamen kapandığını, geçmişin güzel anlarının artık güzel anılar olarak kalacağını kabullendi. Bitmişti... güzel hayallerle başladığı, büyük bir aşkla kuşattıkları ve her anında mutluluğu buldukları evlilik sona ermişti. Kimseyi suçlamadan mağrur bir komutan gibi yenilginin acısını içine sindirmeye, meydandan çekilmeye, zaferi hakedenlere bırakmaya çabaladı. Doğru yada yanlış olan olmuş, büyük aşkları aldığı darbelere dayanamayıp yere düşmüştü, şimdi kutsal bir bayrak gibi düştüğü yerden kaldıracak içinde yanıp duran kor ateşle birlikte sarıp sarmalayacak gönül sandığına kaldıracaktı.

Genç kadın için mutluluk hayali yoktu artık, Demir'le yada onun yokluğunda her türlü acı çekecekti. Onu çok sevmişti, unutamazdı, bir daha kimseye güvenemez, kendisini sorgusuz sualsiz kimsenin kollarına bırakamazdı. Genç yaşında hayatının dersini almıştı, aşka tövbe etti, sevmeyecekti, kimseyi kendinden çok sevmeyecekti.

Demir, o ıssız tepede, arabanın içinde oturup kalmıştı, çalan telefonuna dahi bakacak hali yoktu. Fakat arayan her kimse bir hayli kararlıydı, kaç kez çaldığını bilmiyordu artık. Telefonu tamamen kapatıp kurtulmak amacıyla eline aldığında ekranda beliren "Filiz hanım" ibaresiyle telaşlandı. Leyla ile ilgili olabilir miydi? Açar açmaz kadının telaşlı sesiyle iyice endişelendi.

"Demir bey.. Leyla hanım.." ani bir kaygıyla, yüreği daralırken kadının sözünü kesti.

"Leyla'ya bir şey mi oldu? Neredesiniz?"

"Leyla hanım biraz önce eve geldi, hali hiç iyi değildi. Ben ne yapacağımı bilemedim. Odanızda ağlıyor, onun için endişelendim, size haber vermek istedim."

"Tamam.. ben onu ararım hemen, sağol abla, sen evden ayrılma lütfen."

Demir, yaptıkları konuşmanın kendisi gibi karısını da yakıp yıktığını tahmin etmekte zorlanmadı. Leyla'yı aceleyle aramıştı ancak cevap vermiyordu, bu kez mesaj yazmayı denedi.

"Leylam, gözümün nuru cevap ver bana lütfen. Seni çok merak ediyorum."

Mesajına cevap gelmişti ama buna nasıl inanacaktı.

"İyiyim ben, merak edilecek bir şey yok."

Eli tekrar arama tuşuna gitti, uzun uzun çalan telefon sonunda açılmıştı. Kadının kısık, ağlamaklı sesiyle adam derin bir nefes koyverdi.

"Efendim."

"Sevgilim yapma.. iyiyim diyorsun, bu sesinin hali ne? Dayanamıyorum canım.. senin üzülmene, ağlamana dayanamıyorum. Sırf sen istedin diye.. sen mutlu ol diye her şeye razı oldum ama bak olmuyor işte. Ben burada, sen orada bitip tükeniyoruz, olmuyor be yavrum, bizim başka yolumuz yok."

"Yapma Demir.. her şeyi daha da zorlaştırma.. iyi olacağız, ikimiz de alışacağız, zamana ihtiyacımız var."

"Olmayacağını biliyorsun değil mi? Şimdi sadece sen iyi ol bana yeter, ben kendimden vazgeçeli çok oldu. Hadi toparla kendini, benim gibi bir adam için bu kadar kendini üzmeye değmez."

"Neden böyle söyledin şimdi? Seni sevdim, çok sevdim.. ben... istedim.. unutmayı affetmeyi.. çok isterdim..ama olmuyor."

Demir, bu kez ısrar etmedi, yeni cümleler kurmadı, sadece sustu. Kadın, kocasının suskunluğuyla kedere boğuldu, adamın iç çekişleri, kabullenişindeki kahır, tüm acısı üzerine yığılıp kalmıştı. Doğruyu yaptığını bildiği halde neden içi rahat değildi, neden kendini suçlu hissediyordu? Demir'den ayrılmak çok büyük bir acı veriyordu ama bu terkeden taraf olmanın ağırlığı nereden çıkmıştı şimdi? Oysa olması gereken bu değil miydi? Bu sabah adamı ikna eden kendisiydi, kendisine hak vermiş olmalıydı ki kabul etmişti ama Demir'in hali hiç iyi değildi.

"Demir, sen iyi misin gerçekten?"

"Beni boşver artık.. madem olmuyor.. bizi unut.. boşver bu aşka.. kendine bak, iyi bak.. yüreğim sende.. sadece seni sevdiğimi unutma."

Telefon kapanmıştı, Leyla'nın göz yaşları yağmur gibi yağıyordu. İki aşık, birbirini bu denli seven iki yürek en büyük cezaya çarptırılmıştı. Sevdaları yanıp tutuşmuş, kor alevlere dönmüşken, kül olup savrulmaya mahkum edilmişti.

Bölüm sonu❤️

LEYLA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now