24. BÖLÜMDEN ALINTI

15.6K 444 250
                                    



                                         -I-

Ev halkının üzerinden tır geçmiş gibiydi, kimsenin tek lokma yiyecek hali yoktu ama gene de masanın başına toplanmışlardı. Zeynep çayları servis etmesine rağmen Mustafa ağa dahil kimse çatalını dahi eline almamıştı. Dün gece onlar aşağı indikten sonra yukarıda sesler kesilmemişti, bir ara bir şeyler kırılmıştı, sonrasında ortalık sessizliğe bürünmüştü.

Herkesin gözü merdivenlerdeydi, bu fırtınadan sonra Leyla nasıldı? Genç kadın ayağa kalkabilecek miydi? Aradan geçen yarım saatten sonra Mustafa ağa, masadaki sessizliği bozarak nihayet konuştu.

"Haydi herkes karnını doyursun."

Bu sözün üstüne tüm aile fertleri mekanik hareketlerle tabağını didiklemeye başlamıştı ancak herkes kendi alemine dalmış gibiydi.

Esma, dün geceden sonra ne düşüneceğini şaşırmıştı, Demir'in sözleri hala kulaklarında çınlıyordu. Hiçbir şey hayal ettiği gibi olmamıştı, sabah masaya oturduğundan beri kimsenin yüzü gülmemişti. Hele Gülsüm, Devran ve Hazal kötü bir haber almış gibi üzgün görünüyordu. Murat, gözlerini merdivene dikmiş, sadece çayını içerek surat asmakla meşguldü. Büyükler ise bir hayli düşünceli görünüyordu. Bu insanlar dün akşam bebek haberi almıştı, aşiretin beklediği bebeğe gebeydi ama kimse mutlu görünmüyordu.

Kahvaltı masasında sessizlik uzadıkça uzuyor ama kimse yerinden kalkmaya yeltenmiyordu. Saat on olduğunda nihayet yukarıda ki kapının kapanma sesi duyulmuştu. Demir ve Leyla merdivenlerden iniyordu, herkesin masada oturduğunu görünce Demir her zamanki gibi karısının eline uzandı ancak bu kez kadın atik davranıp izin vermemişti. Hızlı adımlarla merdivenlerden inerek kocasını geride bıraktı, avluya ulaştığında doğruca masaya yöneldi. Yüz ifadesinden ne düşündüğünü anlamak mümkün değildi, sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladığında herkes dikkat kesilmişti.

-II-

Leyla için çalışmak, işlere gömülmek, unutmak en iyisiydi. Masasına oturunca ajandasına baktı, yakın zamanda iş için İstanbul'a gitmeleri gerekiyordu. Bu şehirden olaysız ayrılması en akıllıca seçenekti, iş için gidermiş gibi gidecek, tekrar geri dönmeyecekti. Demir orada ikna olacaktı, başka çaresi yoktu, hem böylece ailesini buradaki olaylara dahil etmemiş olacaktı. Orada, ailesinin yanında yavaş yavaş yaralarını saracaktı, bu kez asla geri dönmeyecekti.

Demir, odasına geçince Esma'yı aradı, telefonun açılmasını beklerken, genç kadının dün gece yaşananlarda nerede olduğunu ve ne kadarına şahit olduğunu merak etti. Kimseye dikkat edecek durumda olmadığından varlığını farketmemişti. Kadının telefonu açmasıyla hemen konuya girmişti.

"Esma.. doktora gitme konusunda konuşmamız gerekiyor, o nedenle aradım. Yarın için doktora randevu almak istiyorum, sence de uygun mu? Hem seninle konuşmak istediğim şeyler var."

Adam, hal hatır dahi sormadan konuya girmişti, sesindeki soğuk tını kadının içini üşüttü.

"Tamam...bebeğimizi bende merak ediyorum, çok iyi olur. Sen iyi misin?"

"Sağol, Ben kendimi düşünecek halde değilim şimdi, randevu saatini sana haber veririm, görüşürüz."

Esma, kocasının üç cümleyi geçmeyen konuşmasına rağmen bebeği için heyecanlanmış, mutlu olmuştu. İlk kez kocasıyla birlikte dışarı çıkacaktı, adamın sabah yaptığı konuşmadan bu yana içi daralıyordu. Derin bir nefes alıp ferahlamaya çalıştı, Demir'in söyledikleri imkansızdı, zamanla kabullenip yanında olması gerektiğini anlayacaktı.

Genç adam, telefonu kapatınca derin bir nefes aldı, gene yapması gerekeni yapıyordu, böyle olsun istemezdi. Baba olacağını öğrendiğinden beri durup düşünme fırsatı olmamıştı, ne hissedeceğini bilemiyordu. Kendini girdaba kapılmış saman çöpü gibi hissediyordu, artık her şey iradesi dışında gelişiyordu.

Demir, baba olacağını Leyla'dan öğrenmeliydi, karısı gülen gözleriyle ona müjde vermeliydi. Hayalinde canlanan bebek Leyla'nın kopyası bir melekti, böyle bir haberle havalara uçacağını biliyordu. Şimdi içten içe bu bebeği kabul edememenin derin acısını yaşıyordu, vicdanı sinsi bir kemirgen gibi içini yiyip bitiriyordu.

-III-

Kemal, iki kardeşiyle ortak olduğu şirketteki odasında, iki has adamından aldığı haberin şokunu yaşıyordu. Öfkeyle koltuğundan kalkıp odada gergin adımlarla volta atmaya başladı.

"Murat..oğlum emin misiniz? Demir'in kuma karısı gerçekten gebe mi şimdi? Ulan bütün planlarımı altüst etti bu herif. Şimdi işin yoksa yeniden uğraş, babası yetmedi birde velediyle mi uğraşacağız."

Murat, hemen yanında dikilen Faruk'a bir bakış atıp adama döndü.

"Ağam.. Mustafa ağa, haberi bizzat duyurmuş, kurbanlar kesilip dağıtıldı bile, Ahmet ağa bile ziyafete gitti, evdeki tüm kadınlar tebrik için oraya toplaştılar. Fatma hanımağanın ayağı yere basmıyor diyorlar. Aşiret Demir ağanın bebeğini kutlamakla meşgul."

"Ulan.. ulan.. birde karşıma geçmiş ballandıra ballandıra anlatıyorsun, siz beni deli mi edeceksiniz. Devran'ı aradan çıkardık, Demir ağa çıktı başımıza, ben o cibilliyetsiz heriften ağa olmaz derken şu başımıza gelene bak. Adam bildiğin başımıza ağa kesildi, çakma Demir ağa."

Faruk, şimdi söyleyecekleriyle Kemal'in daha fazla sinirleneceğini biliyordu ama başka çaresi yoktu.

"Ağam.. Çelik aşiretinde ki adamımız rahat durmuyor, gene para derdine düştü. Nasıl yapalım? Biliyorsun, konuşacak olursa hepimizi yakacak."

Kemal, bunca derdinin arasında duyduğu yeni bilgiyle iyice dellendi.

"Canına susamış desene, bitirin işini, şimdiye kadar çok bile tahammül ettim o şerefsize. Daha çok işe yarayacak birisi var aklımda, zaten işler gittikçe sarpa sarıyor. Bu iş fazla uzadı Faruk, bizim daha esaslı bir plana ihtiyacımız var."

"Ağam.. bizim çocuklardan iki tanesini de ziyafete gönderdim, işe yarar bir şey çıkar belki, acele hareket etmesek derim."

LEYLA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now