28) Gidersen... Eğer gidersen..

24.7K 1K 934
                                    




Sevdiğine sarılmak; tamamlanmaktır, sevgiyi tek kelime dahi etmeden anlatmanın en güzel yoludur. Odalarının ortasında birbirlerine sarılarak geçmişten ufak bir anı çalmayı başaran iki aşık için o anlar gerçek hayattan soyutlanmayı beraberinde getirmişti.

Demir, kollarının arasındaki kadının şahane varlığıyla mest olurken gözlerini açmaya cüret edemiyordu. Yaşadığı anın bir hayalden ibaret olmasından, gözlerini açarsa kaybolup gideceğinden korkuyordu.

Bedenine yaslanan kadından dalga dalga yayılan sıcaklığı, içini titreten hafif nefesleri, kalbinin dörtnala koşan bir atlı gibi atağa kalkmasına yol açıyordu. Aşığı olduğu eşsiz kokusu, billur teni, narin kollarının boynuna dolanışı ve daha niceleri.. Muhtaçlığı, bu kadına acizliği kör bir bıçak gibi yüreğini oyuyor, her geçen gün oradaki kapanmaz yara derinleşiyordu.

Leyla'nın yavaşça geri çekildiğini hissettiğinde kendini toparlamaya çalıştı, gerçek hayata verdikleri kısacık mola bitmiş gibiydi. Sevdiğini kollarının arasından ayırmak şöyle dursun onu göğsüne hapsetmek isteğiyle yanıyordu. Leyla, geri çekilmiş biraz mahçup fazlaca pişman bakışlarını kaçırmaya çalışınca adamın sol yanındaki ağrı gene nüksetti.

"Leylam... gözümün nuru, yürek yangınım.. yapma.. bana böyle bakma ne olur. İçimi acıtıyorsun, bana sarıldığına pişman olma.. beni çek vur, öldür ama böyle bakma."

Genç kadın, yaşadığı duygu yoğunluğuyla zaten altüst olmuştu, veda dokunuşlarını idrak edemeyen adama ne diyeceğini bilemedi.

"Demir... bunları konuşmasak, benim için her şeyin ne kadar zor olduğunu biliyorsun zaten, daha fazla üzülmesek olmaz mı? Bugün her şeyi bir kenara bırakıp sadece anı yaşasak, sorgulamasan, düşünmesen... bunu benim için yapar mısın?"

Demir, kadının gözlerindeki ani buğulanmanın, sesindeki titremenin, ettiği sözlerin anlamı bilmek istemiyordu. O anda yüreğinin üzerine çöreklenen acıyı görmezden gelmek istiyordu.

"Bu..bu bir veda olamazdı değil mi? Bugün, yaşadığı son güzel gün olamazdı, hayır.. gitmeyecekti.. "

Kendisinden iki adım kadar uzaklaşıp gitmeye hazırlanan karısını tekrar göğsüne çekip, aniden daha sıkı sarıldığında, kadını nefessiz bıraktığının farkında değildi.

"Beni korkutuyorsun.. beni ölümüne korkutuyorsun, bu halin.. sözlerin ciğerimi söküyor. Sakın.. sakın yapma.. aklından bile geçirme.."

Leyla hapsedildiği kollarda rahatsızca kıpırdanıp nefes almaya çalıştı.

"Demir.. nefes alamıyorum."

Demir hafifçe kollarını gevşetip, yanağını kadının şakağına dayayarak fısıldadı.

"Yapma.. sakın yapma.. beni yokluğunla sınama."

"Demir.. Biraz evvel ben ne dedim sen ne yapıyorsun. Şimdi bugün benim dediğim gibi olacak mı?"

"Tamam canım.. tamam.. sen nasıl istersen öyle olsun, yeter ki birazcık da olsa yüzün gülsün."

Birlikte merdivenlerden indiklerinde kahvaltı masasını toplayan Zeynep'ten başka kimseyi göremediler. Leyla, avluya göz gezdirdikten sonra farkında olmadan gülümsedi, gerçekten şanslı gününde olmalıydı. Bu sabah morali bozulsun istemiyordu ama gene de merak etti.

"Herkes nereye gitti sabah sabah?"

"Gülsüm ablalar arka balkonda çay içiyor, ikizler ve Hazal'da  orada, büyükler yan konağa uğrayacaktı. Fatma anne Esma ablayı da yanında götürdü. Size hemen kahvaltı hazırlamamı ister misiniz?" Leyla gülümseyerek kızın kolunu sıvazladı.

LEYLA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now