33) Bir Ömür Kahrolmak..

20.3K 1K 525
                                    



Nihayet ben geldim, hepinize iyi okumalar. Hikayeyi severek okuyorsanız, lütfen yıldıza dokunun, beğenileriniz benim için çok değerli. Ve.. tabii ki yorumlarınızı da bekliyorum. ❤️


Esma, odasında yanına gelip gidenlerin anlamsız teselli cümlelerinden bunalmıştı.

"Gene bebeğin olur, üzülme" cümlesini her duyduğunda yüreğine yeni bir sancı giriyor, midesi kasılıyordu. Onun bir daha bebeği olmayacaktı, doktorun bu sabahki sözleri beyninde dönüp duruyordu.

"Eğer bebek sahibi olmak isterseniz önce daha ayrıntılı tetkik yaptırmalısınız, rahimdeki problemin mahiyeti tam olarak anlaşıldıktan sonra operasyon denenebilir. Şimdiden bir şey söylemek doğru olmaz ama bu tip durumlarda çoğu zaman beklenen sonuçlar alınamıyor maalesef."

Keşke tek sorunu bu olsaydı, ufacık da olsa bir umudu olurdu en azından. Demir'le olan durumları yılan hikayesine dönmüştü, adam onu boşamışken nasıl bebek hayali kurabilirdi. Berdele güvenip, tekrar nikahına alacağını iddia eden kaynanasına güvenebilir miydi?

Demir, akşam eve gelmiş olmalıydı ama hala yanına uğramamıştı, misafir kalabalığı dağılmış olmasına rağmen gelmediyse artık gelmezdi. Leyla'nın kaza geçirdiği günleri düşünmeden edemiyordu, onun yanından ayrılmamış, çoğu zaman yemeğe bile aşağı inmemişti. İş saatlerinde bile şirkette dahi duramayacak kadar endişeli halleri şimdi neredeydi?  Esma, yataktanda odadanda çıkamıyorken, bu denli yıkılmışken neden yanında değildi? Aslında hiç yalnız kalmıyordu, misafirler gittiği anda Zeynep ve Hazal hemen yanına gelmişti. Sanki ihtiyacı olan bakıcıymış gibi, bu iki kıza ona refakat görevi verilmişti, bunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi.

O, kaybettiği bebeğin babasıydı, aynı acıyı yaşayan iki insan olarak birbirlerini anlamaları gerekmez miydi? Adamın hiç vicdanı yok muydu? Kaynanası gidip gelip her şeyi yoluna koyacağının sözünü veriyor, duyulmaması için sıkı sıkı tembihliyordu. Hastanede, acısından kendini kaybedip annesine her şeyi anlatmıştı, beklediği nasihat dinlemek değildi. Annesinden, sevgi, şefkat ve teselli beklerken nasihat almış, bir kez daha susturulmuştu. Şu zor günlerinde dahi kendisine destek olmayan bir aile onun arkasında durur muydu?

Demir, en son misafirin de konaktan ayrılmasıyla derin bir nefes alarak avludaki sedire çöktü. Kadınlar ortalıkta görünmüyordu, Devran ve Murat masanın başındaki sandalyelere geçmişlerdi. Mustafa ağa, bezgin bir şekilde yerinden kalkıp konağa yönelirken kendi kendine söylendi.

"Karın ne zaman geliyor Demir ağa? Bu kargaşada ses çıkaramadım ama gözümden kaçmış değil. Siz iyice düzeni şaşırdınız, bir an evvel aileni toparla, diğer konuda da en kısa zamanda gereken yapılacak bilesin."

Demir, babasına dönüp bakma gereği duymadan aynı tonda cevapladı.

"Sayenizde toparlayacak bir ailem kaldıysa tabii ki toparlarım. Diğer konuda ise ben yapacağımı yaptım, kısa bir süre sonra da herkes öğrenecek. Önce siz dağıttınız ceremesini ben çektim, şimdi sıra sizde."

Mustafa ağa, oğlunun geri adım atmayan tavrıyla zıvanadan çıkmak üzere olduğunu belli eden bir kükremeyle geri döndü.

"Kaç yaşında olursan ol ben hala senin babanım ve ağa da olsan ailede benim sözüm üstüne söz söylemek senin haddine değildir. Şimdi kafana estiği gibi karı boşamana göz yumacak değilim, bizi aleme madara etmene izin vermem. Ama öyle ama böyle bu işi yoluna koyacaksın, iki kadını idare edemiyorsan Leyla'yı boşarsın belki ama Esma'yı boşayamazsın. O kadın senin namusun, öylece bir kenara atamazsın, sen ne ara böyle şerefsiz bir adam oldun? Aşiretlerin arasında yeni bir husûmete yol açacağının, berdeli bozmanın sonuçlarının farkında değilsin galiba. Bu işler çocuk oyuncağı mı sandın sen? Şimdi aklını başına devşir, yarından tezi yok o nikah işi halledilecek, itiraz kabul etmiyorum o kadar."

LEYLA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now