24) Eğreti Elbise

23.1K 917 649
                                    


Merhabalar, size 6500 kelimelik uzun bir bölümle geldim, inşallah beklediğinize değmiştir. Bu kez iftardan önce yayınlamak için acele edip son kontrol işini kısa tutmak zorunda kaldım. Sürçü lisan ettiysem affola. Bu bölümü çok değerli okurum ayperikrhn a ve bebeğine ithaf ediyorum. ❤️❤️❤️Herkese iyi okumalar ve hayırlı iftarlar. Kadir geceniz mübarek olsun.

"Mutluluk, bizi zorlayan kadere karşı kazanılan zaferlerin en büyüğüdür."
(Albert Camus)

Hayatımız boyunca toplum tarafından bize uygun görülen rollere girmeye zorlanırız, çoğu zaman bu rollerin hakkını verebilmek için üstün gayret göstermekten başka düşüncemiz olmadan çabalar dururuz. Bize biçilen hayat bazen üzerimizde emanet bir elbise kadar eğreti dursa da o kalıba girmek için didinirken kendi hayallerimizi ıskalamak kaçınılmaz olur. İyi bir evlat, kardeş, abi, abla, arkadaş, eş, anne, baba ve daha nicesi olmanın yolunda kendimiz olmayı unutup koca bir ömrü heba ettikten sonra geri dönüp baktığımızda "aslında hiç yaşamadım" cümlesini kurmak tam da biz fanilere göredir.

Demir, bir yılı aşkın bir süredir kendisine dayatılan hayatı yaşamaya çalışırken, kendi hayatıyla birlikte sevdiği kadının hayatını da bitirdiğinin farkına varmıştı. Her şey içinden çıkılmaz, düzeltilemez bir noktaya geldiğinde iyi bir evlat, müşfik bir abi, vefalı bir kardeş, merhametli bir adam olmanın ceremesi çoktan boyunu aşmıştı. Hayatındaki en değerli varlığı ve tüm hayallerini ıskalamış, evliliğinin geri dönülemeyecek kadar ağır hasarlar almasına yol açmıştı. Pişmanlığı Nirvana'ya ulaşmıştı ama son pişmanlığın fayda vermeyeceğini de bilecek kadar yaşamıştı. Şimdi heder edilen hayatını düzeltmek, kırılıp dökülen parçalarını bir araya getirmek için neresinden tutsa elinde kalıyordu.

Adamın direnişinin sebebi olanı biteni idrak edememekle ilgili değildi elbette, aslında her şeyin net olarak farkındaydı ama bunu yüreğine anlatamıyordu. Yapması gerekeni bu kez yapamayacağına emindi, Leyla'yı azad etmeli, mutlu olmasına izin vermeliydi, sıkışıp kaldıkları bu kapandan onu kurtarmalıydı. İşte tam da bu noktada takılıp kalıyor, onun yokluğunu düşünmeye başladığı anda film kopuyordu.

Leyla'dan önceki hayatında tek hedefi işinde başarılı olmak, şirketini büyütmek, para kazanmak gibi genel şeylerdi. Genç kadını ilk gördüğü anda vurulmuş, bir an dahi aklından çıkaramamıştı, ona olan hisleri her geçen gün derinleşmiş kısa bir süre sonra da yaşadığı duygunun kara sevda olduğunu kabullenmişti. Demir için artık hayat Leyla'dan ibaretti, attığı her adım, yaptığı her plan, kurduğu her hayal sevdiği kadına uyarlanıyor, ona bağlanıyordu. Hal böyle olunca Leyla yoksa Demir de yoktu, bir an bile onun yokluğuna tahammül edemiyor, kendinden ayrı düşünemiyordu. Leyla onun bedeninin bir parçası, en hayati organıydı, Leyla, Demir'in kalbi, beyni, canı ciğeriydi.

Bugüne kadar bir an bile ona aşık olduğu için pişman olmamış, ondan önceki hayatının ne kadar boş ve gayesiz olduğunun bilinciyle giderek daha derinden bağlanmıştı. Altı ay içinde nikah masasına oturtmayı başardığı bu şahane kadınla yaşadığı evlilik son bir yıla kadar Peri masallarını andırıyordu. Urfa'ya gelmeleri hayatlarında dönüm noktası olmuş, bir yıl içinde her şey tam bir felakete dönüşmüş adamın dünyası başına yıkılmıştı. Leyla, en başından itibaren yanında olmuş, yaşından beklenmeyecek bir olgunlukla dirayetini korumuştu.

Genç kadının üzerine kuma gelmesiyle başlayan ve Demir'in yaptığı hatayla şekillenen olaylar silsilesi bu gece ki bebek haberiyle zirveye ulaşmıştı. Demir bu yüksek zirveden aşağıdaki uçuruma bakarken gördüğü tek şey uçurumun dibinde yatan evliliği ve nihayete eren güzelim hayatlarıydı. İşte tam da bu yüzden pes etmeyi kabul etmiyor, hayatında ilk kez imkansızı istemek küstahlığını ve cüretini gösteriyordu.

LEYLA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now