44) Bitsin Artık Çilemiz.

18.4K 916 507
                                    


Gene uzun bir bölümle karşınızdayım, yeni bölüm dört bin kelimeden oluşuyor, umarım sıkılmazsınız. İyi okumalar. ❤️❤️❤️

Demir, kendisine dik dik bakan amcaoğluna aynı şekilde karşılık vermekten geri kalmadı. Kemal'in şirketini basıp, silahı kafasına dayadığı günden beri araları düzelmemişti. Amcasına karşı saygısızlık yapmak istemediğinden yanlarına yöneldi, aşiretin en yaşlılarından olan Kerim ağa da oradaydı. Adam babasının yakın dostu olarak hemen hemen her gün hastanedeydi.

"Selamün aleyküm ağalar."

"Ve Aleykümselam Demir ağa."

Kerim ağa, amcasından önce selamını almış, çaktırmadan Leyla'ya bir bakış atmayı da ihmal etmemişti. Demir, mesafesini koruyarak hal hatır sormuş daha fazla uzatmadan hastane binasına yönelmişti. Kemal, el ele uzaklaşan karı- kocanın arkasından alaylı bir gülüşle başını iki yana sallayarak atıp tutmaya başladı.

"Bakalım karısı bu kez kaç gün dayanacak? Demir ağa, söz geçiremez bu kadına, kökü buralı olsa da büyük şehirde büyümüş, fazla başına buyruk. Kumayı da kabul etmiyor haliyle, sırf bu kadın yüzünden iki aşiretin arası bozulacak."

Ahmet ağa, ileri geri konuşan oğluna ters bir bakış atıp, öfkeyle onu azarladı.

"Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin? Amcan orada canıyla uğraşırken senin derdin ne? Herkes konuşsa sen susturacaksın, gelin kalkıp gelmiş, kocasının yanında. Kocası başında, adam halinden memnun, sen ne karışıyorsun onların işine?"

"Ben olacağı söylüyorum, herkes konuşuyor zaten."

Kerim ağa, Kemal'in pervasız haline şaşırmıyordu zira adam Demir, ağa olduğundan beri böyleydi. Kemal'e bir uyarı da ondan gelmişti.

"Baban haklı Kemal, biz Demir ağadan memnunuz, akıllı adam vesselam, aşireti kalkındırdı. Tamam karısı buralara göre olmayabilir ama kimseye saygısızlığı da yok. Hele amcan bu haldeyken böyle davranman olacak iş değil, az biraz çenene mukayyet ol, ettiğin laflar kulağına giderse hiç iyi olmaz."

Kemal, iki adama da inanamıyormuş gibi hayretle baktı, onların sözleri Demir'e iyice bilenmesine yol açmaktan başka bir işe yaramıyordu. Demir, sürekli dört ayak üzerine düşüyordu, aşireti de arkasına almıştı. Şimdilik susmaktan başka çaresi yoktu, aleni olarak bir şey yapması mümkün değildi, biraz daha sabredecekti.

Demir, karısının elini bırakmadan doğruca yoğun bakımın önüne kadar gelmişti. Halil, bu kez yanında iki adamla birlikte bekleme salonunda oturuyordu. Demir'i görünce ayağa kalkıp hemen yanına adımladı.

"Hoşgeldin ağam."

"Hoşbulduk, babam nasıl, bir değişiklik yok mu hala?"

"Maalesef ağam, yoksa arardım biliyorsun."

"Biliyorum ama benimkisi bir umut işte. En iyisi gidip doktorla konuşayım, belki bu kez iyi bir şeyler söyler."

Demir, Leyla'nın elini bırakmadan doktor odalarının olduğu koridorda ilerliyordu, genç kadın arabadan indiğinden beri hiç konuşmamıştı.

"İyi misin canım? Çok sessizsin."

"İyiyim, babanı görebiliyor musun?"

"Her gün iki kişi sırayla, beş dakika giriyoruz. Bugün annemle Hazal girecekti. Neden sordun?"

"Hiç.. merak ettim."

Doktorla görüşmeleri çok kısa sürmüştü ancak bu kez doktor, babasının iyileşeceğine dair ufak da olsa bir umut vermişti. Yaşlı adam henüz uyanmamıştı ama tahlil sonuçları ve genel durumu eskisine göre daha iyiydi ve ufak tefek tepkiler veriyordu. Demir on gündür ilk kez rahatlayarak derin bir nefes aldı ve sevinçle karısına sarılarak mırıldandı.

LEYLA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now