31) Veda

24.7K 994 672
                                    


Merhabalar, bölümü geciktirdiğim için çok üzgünüm, biter bitmez yayımlamak istedim.
❤️❤️

Hayatın adaleti var mıydı? İnsanın yaptığı hatalar dönüp dolaşıp gene kendisini bulur muydu? Aşk insanlara verilmiş en büyük lütuf mu, en büyük ceza mıydı?

Hazal, cevabından emin olmadığı sorulara dalmıştı, Hülya'nın sözleri tekrar tekrar kulaklarında çınlarken içini ani bir sıkıntı kapladı. Ablası sevdası uğruna tüm ailesini ardında bırakırken olacakları hesap etmiş miydi? Herkes içine doğup büyüdüğü kültürü az çok bilir, bir kanun kitabında yer almasa da bazen en az kanunlar kadar geçerli olan toplum kuralları hayatları şekillendirirdi. Acaba hiç düşünmemiş miydi yoksa kendilerince yaptıkları planlar mı tutmamıştı? Sebep olduklarını düşündükçe ablasını affedemiyordu ancak gene de teselli sözcükleri dudaklarından dökülüverdi.

"Abla.. acaba gereksiz yere endişe ediyor olabilir misin? Doktor sana ilaç vermiş, belliki tedavi edilebilir bir problem seninkisi, biraz sakin olsan."

"Kaç ay oldu evleneli, önemli bir şeyim yoksa neden hamile değilim? Kaynanam her gün yüzümü gözetliyor, kaç kez sordu biliyor musun? Ferhat tek erkek çocukları, eğer bir oğlan doğurmazsam neler olacağını hiç düşündün mü?"

Hazal, ablasını dinlerken içten içe yeni sorular kafasına üşüşüp duruyordu, ya gerçekten anne olamazsa Leyla'nın kaderini yaşar mıydı? Kendi yol açtığı felaketin aynısı Hülya'yı da bulur muydu? Şimdiden içine düştüğü umutsuzluk kuyusunda boğulmaya başlamışken başına böyle bir şey gelecek olsa nasıl dayanacaktı? Hülya'nın gözleri çoktan sağanaklara esir olmuştu, elleri titreyerek gözyaşlarını beyhude yere silmeye çalışıyordu.

Hazal, ne söylese teselli olmayacağını bilerek kırık dökük bir kaç cümle daha kurmaya çabaladı. Henüz küçük bir kıvılcım olan derdine bir kaç damla su serpmenin faydası olur muydu bilinmez ama kayıtsız kalması imkansızdı. Uzayan mevzuya kendilerini kaptırmışken annelerinin seslenmesiyle salona geri dönmek zorunda kalmışlardı. Hülya giderayak bu konudan şimdilik kimseye bahsetmediklerini söylemiş, Hazal'ı da mevzunun aralarında kalması yönünde uyarmıştı.

Leyla, bugün kendini daha iyi hissediyordu, ağrıları nispeten azalmış, hareketleri rahatlamıştı. Demir, şirkete gittiğinden beri iki kez aramıştı, adamın endişeli soruları bitmek bilmiyordu. Hala ikna olmamış olacak ki bir ara Elif'i de aramış, kızı ince ince sorguya çekmişti. Genç kadın, misafir kalabalığından sonra, akşama doğru yorulduğunu hissedince yatağına uzanmış biraz uyumak istemişti. Uyandığında gece ki yerine oturmuş bilgisayarında çalışan kocasıyla göz göze gelince telefonda ki diyaloğun bir benzeri tekrar etmeye başladı.

"Nasılsın canım, ağrın, bulantın falan yok değil mi? İşler yoğundu ancak gelebildim, bugün epeyce misafir gelmiş, seni rahatsız etmediler inşallah."

Uyku sersemi haline aldırmadan gene soruları peş peşe sıralayan adama mahmur gözlerle baktı. Her an tetikte bekleyen, panik olmaya hazır bir yapıya bürünmüştü, kara gözlerinin içindeki hayat enerjisini yitirmiş yorgun bakışları daimi kalmıştı. Yakın bir zamanda kendini koyverecek, gücünün son kırıntılarını ona saklamış yenik bir savaşçı edasıyla oturduğu yerde dikleşmeye çalışan adamı geçiştirecek bir cevap verdi.

"İyiyim, bir sorun yok, yarın işe mi gelsem acaba? Evde çok sıkıldım."

Demir, hemen şiddetle karşı çıktı.

"Hayır, hayır.. dinlenmen lazım, farkında değilmiş gibisin ama çok ciddi bir kaza geçirdin. Yarın da evde kal, öbür gün zaten yolculuk yoracak seni."

LEYLA (Tamamlandı)Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα