Bölüm 51

7.7K 1K 395
                                    

Wattpad ASLA bölümü paylaşmadı. Kusura bakmayın :(

Keyifli Okumalar 🍷

Soğuk betonların arasında, kocaman bir masanın etrafında oturan insanlara baktım.

Her biri buraya geldiğimde nefret ettiğim kişiliklerken, neden şimdi içimde o nefreti bulmak konusunda zorlanıyordum?

Karşımda mor gözaltıları ve çökmüş omuzlarıyla oturan Luhan mesela, nefretimden çok şefkatimi kendine çekiyordu.

Sehun her zamanki gibi onun yanındaydı.

Diğer taraftan Lay'i bulan bakışlarımla kalbimdeki keskin acı artarak, tüm benliğimi sarıyordu. Bir ölüden tek farkı nefes alıp vermesi gibi duruyordu.

Bazen göz göze geldiğimizde, bana eskisi gibi bakmadığını görüyordum. Taehyung gittikten sonra beni gözünde farklı bir yere getirdiğinin farkındaydım çünkü biz aynı acıyı paylaşıyorduk.

Ne kadar bilmese de onu tek ben anlıyordum, karanlık düşüncelerinin sonu olmadığını ve bu dipsiz kuyunun devamlı onu içine çekerek yok ettiğini biliyordum.

Gözlerim tek tek masada oturanlarda dolaştı. Tüm grup buradaydı, Kris ve Kai hariç. Buraya hepimizi Kai toplamıştı. Acil bir şey olduğunu söylediği anda anahtarı konuşacağımızı anlamıştım.

Diğerleri merakla beklerken, ben anahtarı çalan kişi olarak konudan oldukça emindim.

"Geç kaldı."

Chanyeol elinde tuttuğu bardağı tezgaha koyarak masaya yürüdü. Baek'in yanındaki yerini tekrar aldığında, barın en alt katındaki bu saçma alanın böyle işlere yaradığını ilk defa öğreniyordum.

Toplantılarını yapmak için sessiz ve karanlık bir bodrum katından daha iyi neresi olabilirdi ki?

Ortada büyük bir masa duruyordu, odanın aydınlatması yeterli değildi ama bizim olduğumuz alanı aydınlatmaya yetiyordu. Tek bir pencere bile yoktu, duvarlar griydi.

Bana hatırlattığı tek şey esaret olan bu odada kalmak hoşuma gitmese bile sakin kalarak, onlarla birlikte Kai'yi beklemeye devam ettim.

Beklerken de düşünmeye devam ediyordum. Onlar bu kadar özellerine, bu çekirdek grubun bulunduğu odaya bir haini almışlardı. Onları bitirmek için fırsat kolluyor ve planlar yapıyordum.

İstemeden, gerçekten bu grubun bir üyesi olsaydım ne olacağını düşündüm. Başından beri burada, onlarla birlikte olsaydım.

Bu düşüncenin beni rahatsız etmesi gerekiyordu ama beklediğim gibi olmadı.

Kai odaya girdiğinde tüm bakışlar ona döndü, ben de ona bakıyordum. Gözleri ilk olarak arkadaşlarında gezindikten sonra gözlerimi buldu. Birkaç saniye bana baktı, yüzündeki memnuniyetsiz ifade dikkatimi çekmişti.

Gülümsemeden edemedim. Başından beri burada olsaydım eğer, yine onunla birlikte olur muydum acaba?

Sanırım olurdum, aksini düşünmek saçma geliyordu. Sanki doğal olanı buydu, her şartta olması gerekendi.

"Hemen konuya gireceğim." Masanın başına geldi ve oturması gereken sandalyenin üstüne kollarını dayayarak hafifçe eğildi. "Anahtar çalındı."

"Anahtar?"

Baek sorarcasına konuştuğunda, Kainin bakışları anında ona dönmüştü.

"Kris'in sakladığı anahtar." Baek gözlerini kısarak kafasını salladı, hatırladığını anlamıştım. "Güvenli bir yerde olduğuna emindik, biliyorsunuz. Yıllardır hiçbir sorun çıkmamıştı."

Lyssa | KAI ✓Where stories live. Discover now