Bölüm 15

12.5K 1.2K 391
                                    

Seleme 🍷

Karanlık sokağı bir kez daha gözlerimle taradım. Korktuğum söylenemezdi ama böyle karanlık ve sonu görünmeyen sokaklar ürpermeme neden oluyordu.

Elimdeki çantaya tekrar gözlerimi çevirdim, kendimi aptal gibi hissediyordum. Baş olmam gerekirsen başkalarının ayak işlerini yapıyordum.

Beni resmen kurye olarak kullanıyorlardı, ayak işi denildiğinde akıllarına ben geliyordum herhalde.

Bana küçük bile olsa bir şey emanet etmiş sayıldıkları için çok sinirlenmemeye çalışıyordum ama yine de beni kullandıkları gerçeği gözümde değişmiyordu.

Aslında normal şartlarda açıp bu pakete bakmam gerekirdi, onlar hakkında öğrendiğim her şey kardı ama bana güven vermiyorlardı.

İtiraf etmeliyim ki zeki pezevenklerdi, gidip iki günlük kıza hayatlarının sırrını emanet edecek değillerdi.

Basit bir mal teslimatı için de paket açıp kendimi riske atacak değildim, şanssızlığım falan tutardı ve daha tam kazanmadığım güvenlerini kaybederdim.

Riske ne gerek vardı?

Paketi verenin Sehun olmasından dolayı, mal taşıdığımı düşünüyordum ama çokta emin değildim. Boş çanta bile taşıyor olabilirdim.

Bu gerizekalıların sağı solu belli olmuyordu.

Gideceğim ortam tam bir bela çukuru olduğu için kendimi güvende hissettiğim söylenemezdi ama bu teklifi reddetmek mantıksızdı. Bana verecekleri her göreve açıktım.

Tuvalet bile temizliyordum, buna mı hayır diyecektim?

Sola dönüşü gördüğümde derin bir nefes verdim, döndükten sonra bir caddeye çıkacaktım ve yolu kısaltmak için üst geçiti olan yolu alttan geçecektim.

Canıma susamış olabilir miydim? Yüksek ihtimalle öyleydi.

Alt geçitin hizasına geldiğimde bomboş yola bakarak derin bir iç çektim, ürkütücü otoban hikâyelerinin aklıma gelmesini engelleyemiyordum.

Tam yola ilk adımımı atacağım sırada bileğime ve belime dolanan bir kol hissettim, refleks olarak bağırmak için ağzımı açacağım sırada bir el dudaklarımın üstüne kapandı.

Şimdi kusacaktım, bu adamın elleri ne kokuyordu böyle?

Tamam, boka batmıştım ama bu kadar da abartılı şekilde gerçeğe dökmeye ne gerek vardı? Kendimden tiksinmeye başlayacaktım.

Sırtım duvarla buluştuğunda elimde tuttuğum çantanın sapını biraz sıktım, buradan ölüm çıkmadan bu çantayı kaybetmeyecektim.

"Güzellik, bu saatte burada ne işin var senin?"

Nedense söylediği komik gelmişti, sanki küçük bir kızı uyarır gibi tembihleyip beni buradan gönderecekmiş gibi konuşuyordu.

Karşı koymasam burada ecdadımı bile sikerdi, tipinden bile okunuyordu.

"Uğraştırma beni, bırak."

Kolumu kurtarmak için ufak bir hamle yaptım, ellerinden masum kız ayağıyla kurtulmam mümkün değildi. Gerçi masum bir kıza acıyacaklarını da çok sanmıyordum.

"Neden, eğlenirdik?" Bir tanesi beni duvara yaslı tuttuğu için diğeri işaret parmağını boynumdan göğüslerime doğru indirdi. "Eğlenmek istemiyorsan da bize çantayı verirsin, biz sensiz devam ederiz."

Bir çanta için adamın altına yatacak değildim ama şansımı sonuna kadar deneyecektim. Bir çantayı bile teslim edememiş olarak oraya dönemezdim.

Lyssa | KAI ✓Where stories live. Discover now