Bölüm 26

1.3K 91 54
                                    

İksir dersi için içeri giren herkesi teker teker kontrol ediyordu. Sabah kahvaltıda beklediği kişi Büyük Salon'a girip Slytherin masasına yönlenmemişti. Herkes teker teker sınıfa giriyor, sıralarına yerleşiyordu. Rose sırf onun için erkenden gelip yerleşmişti. Pekala, her zaman düzenli bir şekilde gelirdi fakat düzenli bir şekilde gelirdi. Bununla erken gelmenin arasında pek çok fark vardı. O ise hala yoktu. Sanki Rose'u meraktan öldürmek istermiş gibiydi. Yoksa annesine mi bir şey olmuştu? Ve ya kendine? Havalar serinliyordu, eğer hasta olmuşsa yatakhanede öylece yatmadığını umdu.

Rose, Scorpius'u hala beklerken Profesör Richmond çoktan içeri girmişti. Sınıftaki herkes kitaptan kendi seçtiği yirmi tane farklı iksirleri ayrıntılarıyla beraber temiz bir parşömene kendi el yazılarıyla geçirmek zorundalardı. Rose istemeye istemeye başlamıştı bir şeyler aramaya. Bulduğu ilk iksirde o kadar dalgındı ki başlığa "Scorpius İksiri" gibisinden bir şeyler saçmaladığı için onu atıp bir yenisine geçmek zorunda kalmıştı.

Rose altıncı iksiri yazmayı bitirdiğinde kapıdan bir zombi girmişti. Ah, pardon. Bir Malfoy demeliydi herhalde fakat zombiden bir farkı yoktu. Soluk tenli uykusuz kalmış, kravatı bağlanmamış ve üstü başı dağınık, kitabı, çantası, herhangi bir eşyası yanında olmayan bir Scorpius'tu içeri giren. Herkes bakışlarını ona diktiğinde kimseye bakmadan yürüdü ve Rose'un yanına oturdu. Gerçi Rose'a da bakmıyordu fakat orası Scorpius'un yeriydi bir kere. O gün Scorpius'ta tuhaf olmayan ikinci şey de yerine oturmasıydı herhalde. İlk şey ise kokusuydu. Ne kadar çok zombiye dönüşmüş olsa da aynı muhteşemlikte kokuyordu.

Rose'a bakmadan "Önüne bak." diye homurdandığında ancak o zaman ona gözünü deliler gibi diktiğini fark etmişti.

Profesör Richmond her zaman ki tepkisini vererek "Bunca zamandır nerelerdeydiniz, Bay Malfoy? Ders bitimini mi bekliyordunuz?" dedi.

"Ders ruh halim yoktu -ki hala yok- Bay Richmond. Bana kalırsa üzerime gelmeyin."

Profesör "Saygısızlık etmeyin, Malfoy. Sizden istediğim derslere düzenli bir şekilde katılmanız ve tam zamanında gelip sınıfa söylediklerimi-" derken Scorpius sıkkınlıkla yüzünü ekşitip "Kes sesini." diye tersledi.

Pekala morali bozuktu, annesi yüzünden sorunları vardı fakat bu -Rose'a göre- derslerinde batırmasını gerektirmezdi. Profesörü terslemesi ona mutlaka bir bela açacağı için sessizce "Tartışma, Scorpius.." deyivermişti. "Keşke demeseydi" dense, yerinde olur muydu?

Gri gözleri sinirle bulutlanarak Rose'un gözlerine dönmüştü. Merlin... Ne kadar çok sinirli olduğunu resmen okuyabiliyordu. Utanmasa Rose'u oracıkta parçalayacaktı. Hayır, çılgınca kızarması gereken anlamda değil... gerçek anlamda, Mugglelar'ın vahşi hayvan belgeselindeki avlanan vahşi doğa hayvanları gibi. Evet, bundan bahsediyordu işte. Diğer anlamı düşünmek belki Rose'a çekici gelebilirdi fakat o an değil.

"Sürtüklerden  akıl almam." dediğinde ise, Rose'un tüm yaptığı büyüler sanki o an kendine geri tepmişti.

"Sürtük mü?!"

"Yoksa daha aşağılık bir şey misin?"

"Delirdin mi sen?" diye bağırarak Scorpius'u yanıtladığında Scorpius resmen "Bana bağırma!" diye kükremişti.

"Durduk yere neden tersliyorsun?!"

"Bir düşün bakalım en son ne sersemlik yapmışsın!"

Tüm sınıf ikisinin bağırmalarını dinlerken Profesör susmaları için sesini iyice yükselterek konuşmuştu.

"Malfoy! Weasley! Tartışmayı derhal kesin. Bayan Weasley, sınıfı rahatsız ederek sıra arkadaşınızla tartışmanızdan dolayı Gryffindor'dan 20 puan. Bay Malfoy, dersi aksatmanızdan ve sınıfı rahatsız ederek sıra arkadaşınızla tartışmanızdan dolayı Slytherin'den 50 puan. Ayrıca her ikiniz de bu akşam Profesör Hagrid ile cezaya kalacaksınız. Bunu yazılı bir şekilde bizzat kendim bildireceğim. Yirmi iksiri yazmaya devam edin lütfen." dedi ve masasının başına geçip parşömene bir şeyler karalamaya başladı.

Son VarisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin