İki seçenek arasında fazla kararsızdı.

Yaşamak için amacını yitirmişti. Giray öldüğünden beri, aylardır, keskin zekâsı sadece onu zehirlemişti. Giray ölmüştü ve artık Ekrem Karakeskin'in bir amacı yoktu.

Yolunu kaybetmişti.

Ne bir ailesi, ne bağlı kaldığı değerleri, ne de onu seven birileri... Hiçbir şeyi yoktu, her zamanki gibi. Onu güçlü yapan, korkusuz yapan şey; onu hedefe ilerleyen bir oka çeviren şey, şimdi hedefi delip geçmişken artık işlevsizdi.

Bir bankta oturan Yankı'nın yanına bu yüzden gitmişti. Ölümünü anlamlandırmak için, Yankı'dan kendisini vurmasını istedi.

Hasta ruhunun derinliklerinde bunu hissetmek istiyordu; onu öldüren şeyin bir anlama sığınmasını.

Oysa Yankı, tıpkı kendi ölüm emrini verdiği andaki gibi, ona yenilmedi. Onu mahvederken de son derece zeki davranmıştı Yankı. Babasını anarak, Ekrem'in ruhunu sakat bıraktı.

Ölmesi gerekiyordu.
Bunu kimse yapmıyordu.

İntihar edemezdi, babasına benzeyemezdi. Tüm bu şeyleri başlatan o lanet eylemi yad edemezdi.

Bir önceki gece adamlarından birinin eline bir silah tutuşturdu Ekrem.

"Vur beni."

Adam eline tutuşturulan silaha ve Ekrem'e bakarken korku içindeydi. Ekrem hasta ruhunu ortaya serercesine hevesliydi. "Vur beni. Öldür," dedi adamın silahı tutan eline yapışırken. Adamın elini kaldırıp namluyu alnına yaslamasını sağladı.

"Efendim... Yapamam..." dedi adam. Yıllardır yanında, onu korumak için vardı. Bunun için maaş almış, bunun için hapis yatmış, bunun için öldürmüş, çalmış, çırpmıştı. Şimdi kalkıp patronunu mu öldürecekti?

"Yap dedim," dedi Ekrem dişlerini sıkarak.

"Yapamam." Adam başını iki yana salladı. "Yapamam abi."

"Emrediyorum!"

Sesi parladığında adam irkildi. Çevresindeki diğer adamlar da dehşet içindeydi. Kimseden ses çıkmıyordu ama Ekrem biri onunla konuşuyor gibi, "Ama... Ama..."

Ama, diyordu, çünkü iç sesi ona bunun da dolaylı yoldan bir intihar olduğu gerçeğini yüzüne vuruyordu.

Bu silah bir komutla patlayacaksa, bu komut her türlü ondan çıkmış oluyordu.

"Efendim, yapamam," dedi adam titreyerek.

Ekrem doğrulup adamın elini bıraktı. Yüzü ifadesiz ve düşünceliydi. "Evet, yapamazsın," dedi adamın elinden tabancayı alarak. Adama doğrulttu ve onu vurdu.

Yere yığılan adamın yüzüne bakarken yıllardır tanıdığı, sadakatle ona hizmet eden birine bakar gibi değildi. Boş duvarı izliyor gibi baktı ve bu kez kafasına ateş etti.

Etrafındakilerden çıt çıkmıyordu. Kimse isyan edip ona saldırmıyordu. Dönüp diğer adamların yüzüne bakarken, suratlarındaki korkuyu ve itaati görmüyordu. Kendini kimseyi tetikleyemeyen, tahrik edemeyen bir zavallı gibi hissediyordu.

"Ne bakıyorsunuz?" diye sorduğunda hepsi başını yere eğdi. İçlerinden biri, bir sonraki rütbeli olan, öne çıktı, diğerlerine başıyla işaret verdi. "Kaldırın."

İki adam işe koyulmak için harekete geçmişti ki Ekrem bu kez emri vereni vurdu.

İkinci bir şok dalgası yayıldı hızla. Ortam buz kesti. Ekrem yerde yatan iki en yakın adamına dümdüz baktı sadece. Bu defa emri ferman onundu. "Kaldırın şunları," dedi ve gidip uyudu.

Bạn đã đọc hết các phần đã được đăng tải.

⏰ Cập nhật Lần cuối: Jan 15 ⏰

Thêm truyện này vào Thư viện của bạn để nhận thông báo chương mới!

MÜPHEMNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ