48- BAĞLAR

78.3K 2.4K 601
                                    

 Bakışlarım hemen karşımdaki ayna üzerinde gel git yaparak kıpırdandı birkaç saniye hemen sonra dayanamadım ve püskürerek güldüm.

Kına gecesini fazla ısrar almadan kabul etmiştim ama bu kırmızı üzerine parlak sarı işlemeli bindallıyı bin bir türlü tehdit ve zorlamayla giymiştim. Hemen arkamda duran Suna, "Çok yakıştı," dediğinde dalgacı bir tavırla mırıldandım. "Ya, ne demezsin..."

Etrafımda bir tur attım ve elimi belime yaslayarak Suna'ya ve dalgın dalgın etrafı izleyen Miray'a bakındım. "Ee bana altın falan takmayacak mısınız?"

Bu sırada odanın kapısı gürültüyle açıldı ve "Ya sana inanmıyorum!" diye bağırarak içeri girdi Ezo. Hemen arkasından Gaye atladı içeri.

"Abartma ya, altı üstü eğlenmek istedik," diye kedi gibi miyavladı.

O kadar birbirlerine odaklanmışlardı ki beni ve komik kostümümü fark etmediler. Ezo şakaklarını ovarak Gaye'nin savunmasına sabır çekti. Hemen arkamda duran Miray ve Suna benim gibi olayı kavramaya çalışıyordu.

"Ne oluyor?"

"Eğlenmek için dansçı ayarlamış, telefona bi' baktım striptizci arıyor." dedi Ezo göz devirerek.

Miray sırıttı. "Güzel fikir," gözlerini kıstı, "Şöyle kaslı hatta kostümlü falan?"

"Aynen," dedi Gaye katılarak. "Adamların yüzüne kapadı telefonu ya!"

"Neden ya... Eğlenirdik fena mı olur?" diye arka çıktı Miray.

Suna gülerken ben karasız kalarak hangisine hak vereceğimi şaşırdım. Ezo bir Miray'a bir Gaye'ye ters ters baktı.

"Ya siz kardeş olabilir misiniz? Akraba falan? Bu zekâ geriliği seviyesi tesadüf olamaz."

Gaye sabır diler gibi yukarı baktı. "Evlendin diye hanım ağa oldun başımıza!"

"Gaye beni çıldırtma," diye cırladı Ezo. "Derya teyzeyle Reyhan hanımla bir güzel kıvırtırlardı değil mi? Hadi onu da geçtim, sevgili erkek arkadaşlarımız hemen alt katımızdayken burada herifin biriyle dans mı edeceğiz?"

"Madem böyle bir planınız vardı, onları postalamalıydınız..." dedi Suna nötr bir ifade ile.

Ezo'nun kaşları havalandı. "Tek sorun onlar mı gerçekten?"

Suna omuz silkerken diğerleriyle beraber güldüm ben de. Üzerimdeki şey bütün tuhaflık unsurlarını kapsadığı için, şu an iki yanımda yarı çıplak adamlar dans etse yadırgamazdım.

Bu sırada kapı çalındı ve Tansu kafasını uzattı.

"Kızlar hadi, gelin hanım çıksın bir zahmet."

Konu buhar olup uçarken son defa aynaya bakıp parlak kaftana sırıttım. Diğerlerinin peşine takılmış odadan çıkmaya yeltenmiştim ki telefonum çalmaya başladı. Kapıyı onların ardından kapayıp telefonu kulağıma yasladım.

"Efendim Giray?" diye gülerek açtım telefonu. Hemen aşağıda sıkıntıdan patlıyor olmalıydı.

"Şu balkonun kapısını açar mısın? Kırmak istemiyorum, belki kullanırlar."

Kaşlarım çatılırken arkamı dönüp balkon kapısına ilerledim. Perdeyi açtığımda kapı kulpuyla uğraşan Giray'la karşılaştım. Telefonu kapatıp kilidi çevirirken şokumu atlatmaya çalıştım. "Buraya da mı tırmandın? Bir tarafını kıracaksın bir gün."

İçeri girdiğinde kapıyı çekip sekizinci katta cambazlık yapan benmişim gibi baktı. "Biraz daha yüzünü görmezsem çıldıracağım. Şu organizasyon şefi olacak süzmeyi bile senden çok görüyorum. Seninle nikâh masasında tanışacak kıvama geldim."

MÜPHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin