47- HEDİYE

45.9K 1.7K 437
                                    

Selam!

Bölümün neden gelmediğini sormuşsunuz... Onu söyleyemiyoruz maalesef xd

Şaka şaka, açıklama sonda. Keyifli okumalar. 

_____________

O gün çok yağmur yağdı.

Günün, geceden ayırt edilmesi zor gri bir öğlendi. Bulutları hiç bu kadar koyu renkli görmemiştim hayatımda. Odaya dolan soluk ışık hiçbir işe yaramıyordu. Kıvrıldığım yatakta örtüyü boynuma kadar çekmiştim, göz kapaklarım inerek loş ışığı tamamen bertaraf etmişti.

Uyumuyordum. Uyuyamıyordum. Kesik, bulanık rüyaların gölgesi henüz üzerimden kalkmamıştı. Gözlerimi sıkarak zedelenmiş uykumu sürdürmeye zorlarken kendimi, zihnim kesik bulanık birkaç karışık görüntüyü daha peyda etti. Ancak bu sekans bir rüya değil, geçmişten bir ana aitti.

Aylar önce, Giray vurulduğunda, hemen yanımdaki koltukta kan kaybederken telaşla araba kullandığım o andaydım. Onu hastaneye yetiştirmek için kanlı parmaklarımla direksiyona sarılmıştım. Önümde asfalt yolu yutan cama bakıyordum ama dikkatim Giray'daydı. Hemen yanımda, soluk yüzüyle bana eve gitmemi söylüyordu. "Hastaneye gidersen tutuklanırım. Ben çıkana kadar seni sağ bırakmazlar."

İçimde, ilk defa gerçekten önemsenmenin acınası mahcubiyeti, pişkince çiğnenmiş bir sakız gibi şişip patladı.

Ona inandım. "Hayır!"

Başımı iki yana sallıyordum. Bütün korkumun yanında kuşkusuz bir endişe içindeydim. Hayatımda ilk defa biri yanımda vurulmuştu. Hayatımda ilk defa yaralı birini taşıyordum. Tanrım, ne korkunçtu...

"Bana ne yapacakları umurumda değil." Gerçekten değildi. Ancak manipüle edildiğimin, bir testi aşmakta olduğumun hissini anlamlandıramayacak kadar da pasiftim.

"Yapma." Yapma.

Biri hastaneye diğeri eve çıkan iki yolun ayrımı görüş açımıza girdiğinde işittim bunu.

Yapma.

Yapma Yankı.

"Eve git... Lütfen."

Frene usulca yaslandı ayağım. Araba hız keserken gözlerim Giray'daydı. Bana kendinden bir parça bahşettiğini görüyordum. Solgun yüzünde amansız bir huzur vardı. Sanki, sonuç ne olursa olsun, kazanacağı bir oyundaydı.

Korku doluydum ama hissediyordum, bu teknik olarak bir yol ayrımıydı ama varılacak noktaları teknik açıdan değerlendirilmeyecek kadar başkaydı.

Yapma Yankı.

O an bile direksiyonu eve çevirdiğim vakit, Giray'ın ardından bir bilinmezliğe yollanacağımın pek ala farkındaydım. Kendimi çoktan ikna bile etmiştim belki de.

"Yankı. Bana inanmana ihtiyacım var."

Yapma Yankı.

Bana adımla seslendiği ilk an. Kendimi çoktan ikna ettiğim bir kuyuya tutup çekerken beni, dediğini yapmaya hazırdım. Yapma Yankı.

"Haydi güzelim, yardım et bana."

Direksiyonu çevirdim. Kaderimi yazan kaleme sağlam bir fiske atmıştım sanki. Bunu ta onda hissettim. İçimde kendimle çatışırken ve kendi çapında dertlerinden mustarip bir kızken, içimdeki Yankı'ya büyük bir hata yaptım.

Yapma Yankı.

O gün hastaneye sürseydim, sonucunu düşünmeksizin, Giray'ın kehanetlerini önlemeksizin, sürseydim; bu gün ne değişirdi, bilemiyordum.

MÜPHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin