43- SADAKAT

79.6K 2.6K 463
                                    

Selaam...

Sabahki bütünleme sınavına çalışmayıp bölüm yazan enayiler derneği başkanı keyifli okumalar dileeerr.

_______________

Odaya dolan sabah güneşi, çıplak tenimiz üzerinde yayılıyor, uçuşan küçük toz taneciklerini ortaya seriyordu. Gözlerimi yoran bu parlak ışığa rağmen bakışlarımı Giray'dan alamıyordum. Güneş ışığı koyu renk saçlarını adeta sarıya çevirmişti. Gözleri kapalıydı ama uyumuyordu. Altı saatten uzun uyumazdı, biliyordum.

Parmaklarım bukleleri arasına daldı ve orada kayboldu. Yumuşak tutamları tırmıklayarak geriye kaydırdım ve uzanıp alnına dudaklarımı bastırdım. "Uyan."

"Bu gün pazar," gibi bir şey mırıldandığında kaşlarım çatıldı.

"Bu senin umurunda olmaz?"

Umurunda olmazdı çünkü onun için tatil günleri, mola vakitleri veya dinleneceği bir boşluk söz konusu değildi. Onu tanıdığımdan beri...

"Bu gün oldu, inanır mısın?" diye mırıldandı gülümser gibi. Hemen sonra gözlerini aralayıp bana baktı ve hayvansı bir güçle beni kollarımdan yakalayıp kendine çekti. "Uzun bir pazar kahvaltısı yapmak gibi ideallerim var artık."

Bütün gövdem üzerine serildiğinde vücutlarımızın birçok kısmı temas etmiş, bu Giray'ın cümlesinin sonunu silikleştirmişti. Başını eğip gövdesine yaslanan göğüslerime bakınırken iç çekti. "Ve işte harika bir kahvaltı için gerekli her şey."

Üzerinden kenara kaymaya çalıştığımda beni durdurup yeniden üzerine serdi. Konuşmak için ağzımı araladığımda uzanıp hızla dudaklarımı yakaladığında gülmeye başladım ve mecburen ona ayak uydurdum. Ellerimi başının iki yanına koyup kendimi üzerinde dengeledim ve dudaklarını bırakıp gözlerine baktım.

Göz temasını kaybetmeden doğrularak oturdum. Örtü sırtımdan kayarak düştüğünde vücudumu perdeleyen hiçbir şey kalmamıştı. Kalçamı kasıklarının üzerine yerleştirirken başımı kaldırıp omzumda biriken saçlarımı geriye savurdum. Ellerini dizlerime yerleştiren Giray hayvansı soluklarıyla başını dikleştirerek beni seyre başladı. Kuruyan dudaklarını yalayarak ıslattığında ilkel güdülerinin söz konusu olduğunu görüyordum.

Sol elini alıp göğsümün üzerine yerleştirdiğim anda bir kıskaç gibi yakaladı. Elini göğsümde tutarken belimi bir yılan gibi kıvırarak kalçamı geriye kaydırdım ve kasıkları üzerinde bir git gele hazırlandım. Bu sırada kapı zili koridordan uzanıp odaya daldığında olduğum yerde durdum. "Birini mi bekliyordun?"

Kucağından kalkıp kendimi yan tarafa bırakırken "Hayır," dedi ve öfkeyle bir soluk verip başını yastığa bastırdı. "Ama gelen kimse eceli onu bekliyor..."

Örtüyü bedenime dolayıp yerdeki kıyafet yığınını karıştırmaya başladım. İç çamaşırlarımı bacaklarımdan geçirirken Giray resmen yastıkları yumruklama suretiyle ayaklandı. "Yemin ediyorum taşınacağım bu amına koduğum evinden. Her yerinden ikametimi keseceğim bu şehrin." Şeklinde söylenmelerle giyinmeye başladı.

Kapı zili bir kez daha öttüğünde çekmeceyi çarparak kapadı. Bu sırada sırıtan beni gördüğünde ters ters baktı. "Gülme," dedi eşofmanını bacaklarından geçirirken. "Gülme sen de, cinlerim geldi yine tepeme!"

Ben kıkırdayarak sutyenimin kopçasını kapama işine geri döndüğümde bana yüzünü asarak baktı. "Ayrıca ne meraklıymışsın giyinmeye," dedi bu defa bana sararken. "Biri gelse de kapıyı çalsa diye bekliyordun galiba?"

Tam bu sırada kapı üçüncü kez çalınma suretiyle yumruklanmaya başladı. Giray, giymek üzere eline aldığı tişörtü parmakları arasında yuvarlayıp kenara fırlattı ve kapıya ilerledi.
"Öyle olmaz," dedi sanki kapıyı çalan kişi onu duyabilirmiş gibi. "Öyle olmaz. Gel zili götüme sok."

MÜPHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin