13- KUKLA (2)

117K 3.3K 516
                                    

Gözlerimi aralayıp boş salona bir göz attım. Hemen sonra omzumun üzerinden dönüp, yarı doğrulup başını eline yaslamış Giray'la göz göze geldim ve hemen önüme döndüm.

"Başladık yine," diye inledi Giray. "Gerçekten kızmaya başlıyorum."

Beni tutup kendine çevirdi. Muhtemelen yüzüne bakmamı falan isteyecek ve utanmamamı söyleyecekti ama bunu yapmak gelmiyordu içimden. Bundan kaçmak için ona tamamen dönüp başımı göğsüne doğru eğerek gözlerimi kapadım. Böylece yüzüne bakmam gerekmiyordu.

Kendime kızma ve kahrolma işlemlerini sonraya bırakıp hafif aralık gözlerimle Giray'ın göğsünü izlemeye başladım. Tırnaklarımın izleri o kadar derin görünüyordu ki Giray'ın canının yanıp yanmadığını merak ediyordum.

Bu sırada elim merakla kendi boynuma uzandı ve dişlenen yerlerde bir sızı baş gösterdiğinde içimden bir küfür savurdum.

"Şiddet eğilimli insanlar olarak çok yanlış bir iletişim yolu seçtik sanırım," dedi Giray düz bir sesle. Sonra sessizce güldü. "Öfkelendiğinde gerçekten korkuyorum senden."

"Şiddet eğilimli falan değilim." Giray'ın capcanlı sesine karşılık mırıldanmıştım.

Parmaklarımın tersiyle boynuna dokundum. "Acıyor mu?" diye sordum güçsüz bir sesle.

"Evet," dedi yüzüme bakmak için eğilerek. "Zevkli bir acı ama."

Bakışlarımı kaçırarak başımı boynuna gömdüm, gerçekten bakışmaya hiç tahammülüm yoktu o an.

"Benden, bana sığınarak utanıyorsun," dedi kollarını sararak. "Şaka gibisin... Bütün irademe vurulmuş balyoz darbesi gibi bir şaka."

Her kelimesi aklıma kazınırken bu benzetme beraberinde soru işaretleri de getirmişti. Tüm söyledikleri, beni önemsemesi, sürekli benim için uğraşlar vermesi ruhumu ruhuna bağlayan birer zincire dönüşüyordu. Sonrada kalkıp birden böyle bir bağın olmadığını söylüyordu.

Kapı sesi bütün düşüncelerimi böldü ama kalkmak için güzel bir bahane de olmuştu. Giray, dün akşamdan beri defalarca olduğu gibi beni yine durdurdu. "Kaan," dedi beni kollarının arasına çekerek. "Çalar, çalar gider."

Kapı tekrar tekrar çaldığında Giray'ın gergin soluklarını işittim. "Geri zekâlı herif, her şeyi mahvetmek zorunda mı?" dediğinde o görmese de güldüm. "İnadını sikeyim defol artık."

Sonunda bir takım sesler dahilinde kapı kilidi oynadı ve içeriye birilerinin girdiğini duydum ama dönüp bakmak yerine hareket etmeden dinledim.

"Ay ne uykusu böyle," diyordu Suna'nın sesi.

"Evet, bu yüzden bir anahtar edindim bile," dedi Kaan.

Sonrasında Suna'nın hayret dolu iniltisi duyuldu hemen arkamda. "Yuh," dedi gülen bir sesle. "Şunlara bak."

"Alışırsın," dedi Kaan evin içinde amaçsızca gezerken. "Bir şömine fantezileri var ki sorma-"

"Kes sesini!" Giray'ın sesi kısık ama ifadesi kükrer gibiydi. "Ne işiniz var evimde?"

"Kaldır kıçını, ofise uğra artık!"

Kaan bunu Giray'ın fısıltısına karşılık normal bir sesle söylediği için Giray bir takım hareketlerle susturdu onu. "Sessiz ol," diye fısıltıyla azarladı Kaan'ı. "Kız uyuyor burada." Gözlerimi daha sıkı yumup hareket etmemeye çalıştım.

"Garajdayım ben," dedi Kaan, adım sesleri uzaklaşırken. "Döndüğümde giyinmiş ol."

Giray'ın ona bir el hareketinde bulunduğunu hissettim. Bu daha çok küfür yerine geçen tiplerdendi.

MÜPHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin