BÖLÜM 72

868 58 52
                                    


Gökalp, Taner'in birden bire seğirtip tüpleri elinden almasına başta ufak çapta şaşırsa da zihin yorgunluğundan üzerinde durmamıştı. Bir an önce alacaklarını alıp buradan gitmek için can atıyor, yorgun beyni her zaman yaptığı gibi, artık daha da ince bir pamuk ipliğine bağlı olan bu hayatta her an başlarına gelebilecek olası ölümlerin sinopsisini çıkarmaya zorluyordu kendisini.

* * *

Gökalp, Taner ve Zafer yeteri kadar tüp aldıktan sonra arabayı cadde üzerinde bir süpermarkete çekmiş, tam teçhizat bir vaziyette teker teker inerek fotoselli market kapısını levye yardımıyla aralayıp içeriye girmişlerdi.

İçerisi, dışarıdan giren güneş ışığının aydınlatabildiği kadar aydınlıktı ve ileride boydan boya reyonlar sıralanmış bir halde içindekilerle adeta sahipsizce çüremeye terk edilmişti.

Biraz daha market içerisinde ilerledikten sonra karşılarına çıkan birkaç zombiyi de reflekslerinin verdiği yardımla kolayca hakladıktan sonra artık sıra, reyonları karıştırıp sağ kalan yiyeceklerden ihtiyaçları kadar olanını ayıklamaya gelmişti. Fakat bu öyle bir kasvetle karışık özgürlük hissiydi ki... Nefisler, canlarını hiçe sayarcasına daha çok şey almaya istekliydi. İhtiyaçtan çok daha fazla şeyi...

Zafer, Taner'e, Gökalp ile reyonları rahatça karıştırabilmeleri için arkalarını kollama vazifesi vermişti. Taner, Zafer ve Gökalp'in konuşmalarına ve ortama dahil olamayacak derecede aklı dışardaydı, öyle ki; ansızın bir zombi çıkagelse onu, birine bir zaiyat vermeden öldürmesi imkansıza yakın görünüyordu.

Zafer, içeriye girdiğinden beri ağzı kulaklarındaydı. Etrafına alıcı gözle bakıyordu:

- Burada istemeyeceğimiz kadar çok şey var gençler.

Gökalp, onun lafını kesmek için hazırda beklermiş gibi bir halle:

- Var... Var olabilir Zafer abi. Ama bizim burada harcayacağımız kadar fazla zamanımız yok. Bir an önce alacağımızı alıp geri dönmeliyiz.

- Oğlum korkma bu kadar. Bazen risk almak gerekir.

- Abi korkuyla bir alakası yok. Ben sadece bizim için en hayırlısı neyse onu söylüyorum.

Gökalp, bir zombiyle karşılaştığı zaman eskisi kadar el titremesi ve renginin kat kat beyazlaşması reaksiyonlarını mazide bırakmıştı artık. Artık daha durağan hareket ediyor, onlara hayatını vahşice sonlandıracak ve keder getirecek birer canavar gözüyle bakıyordu. Bu duruma kolay gelmemişti. Korku yaftası yapıştırması onu rahatsız etmişti. Şüphesiz artık bu ona uzak bir kavramdı.

Az çok korku herkesin içinde vardı. Bu hele ki bu dünyanın yadsınamaz bir gerçeği ve olmazsa olmaz duygusuydu. Fakat onlar içeride rahatça yaşarken, Gökalp bu güne kadar dışarıda yeni dünyanın ateşli çemberlerinden geçmiş, gerçekçi acılarıyla yüz yüze gelmiş, acımasız ölümü bir nefes gibi ensesinde hissetmişti.

Gökalp, sinirlendiğini belli etmeyerek konuyu değiştirdi.

- Abi abur cuburlarda sağlam bir şey bulman zor.

Zafer, reyondaki çikolata, kek ve bisküvileri aceleyle kontrol ederken çoğunun zaman içinde kendinden geçtiğini anlamıştı.

YAŞAYAN SON ÖLÜLER "Zombi"Where stories live. Discover now