BÖLÜM 28

2.2K 167 7
                                    

MEDYA: TANER

Tuvalet kabininde mutlaka biri vardı, içeriden kendi kendine ses çıkması beklenemezdi.

Gökalp, oradan tüymenin mi, yoksa kapıyı açıp bakmanın mı en doğru davranış olacağını kestirmeye çalışırken, elindeki silahın ona deli cesareti verdiğini unutmuştu bir anda. Kim olduğunu merak etmişti, bir zombi olsa, deli gibi yırtınıp, kapıya vurup, homurtular çıkartırdı. Fakat bu yalnızca bir klozet kapağı sesiydi, içeride bir insan vardı demek ki, evet evet, kesinlikle böyle olmalıydı. Bir zombinin ihtiyaç gidermesi gibi bir durum olmadığından bu ihtimal yüksekti.

Gökalp, olduğu yerden kıpırdamadan yere yattı ve tuvalet kabinlerinin kapısı altından ayak var mı yok mu diye kontrol etti. Biraz sürünerek diğerlerine de baktı, hiç ayak yoktu, ayağa kalktı. İlk baştaki kabinden kontrol etmeye başlamak istiyordu, silahını tekrar sıkı sıkı kavrarken, kendini aksiyon- gerilim türünden bir filmin içinde gibi hissetmişti.

Kapıyı düşünmeden açtı, çünkü düşündükçe yapması zorlaşıyordu. Boştu burası, diğerini de aynı şekilde kontrol etti yoktu, sıra en sonundakine gelmişti, durdu, klozet kapağının tangırdadığını işitmişti. Burada kesin birisi vardı, gerim gerim gerilen Gökalp, kapıyı yavaşça açtı.

Gökalp, içeri girince silahını yukarıya doğru hızla doğrultmuştu. İçeride 22-23 yaşlarında bir genç adam, klozet kapağına çıkmış, ayaklarını Gökalp den saklamıştı. Uzun boylu, yüzü yaralı, sarışın darma duman saçları, üstünde perişan kirli beyaz tişört ve yırtık pırtık siyah pantolon ve yıpranmış ayakkabılar, onun başından bir şey geçtiğini söylüyordu. Korkmuş, ayakları zangır zangır klozetin üzerinde titreye titreye dengesini sağlamaya çalışmaktaydı.

Gökalp'i görünce ateş etme der gibi ellerini kaldırmıştı:

- Dur! Ateş etme!

- Kimsin sen?! Ne arıyorsun burada?!

Adam yutkunarak cevap verdi:

- Dostum sakin ol önce bir indir silahı indir, sakin sakin konuşalım.

Gökalp, silahını indirip, adamın inmesine yardım etmişti. Adam ise silahın indiğini görünce sakinleşmiş, tuttuğu soluğunu verip, nefes alış verişi normale dönünce konuşmaya başlamıştı.

- Şu tuvaletten çıkalım ilk önce.

Gökalp ve o, tuvaletten çıktıktan sonra Gökalp:

- Neden saklanıyordun?

- Korkmuştum...

- Kaç gündür buradasın?

- Bu sabahtan beri, ortalıkta kıyamet kopunca kendimi buraya attım.

Gökalp, gerginliği atmıştı üzerinden, zararsız birine benziyordu. Demek ki çaresiz buraya sığınmıştı.

Adam, elini uzatarak:

- Benim adım Taner.

- Ben de Gökalp, ellerin temiz mi?

- Yok şaapmadım, sadece ellerimi yıkıyordum, sen gelince de işte...

Gökalp, Taner'in elini sıktı, eli kirli olsa ne yazacaktı, bir sürü pisliğe bulanmıştı zaten. Gökalp, Taner'in tişörtüne baktı, sol göğsünün üzerinde otobüs firmasının ismi yazıyordu, demek ki bu:

- Mesleğin neydi?

- Şehirler arası otobüslerde muavinlik.

Gökalp, tişörtteki yazıya dikkatlice baktı, ---- Seyahat yazıyordu, bu firmayı bir yerlerden hatırlıyordu, az düşündükten sonra aklına geldi, annesinin Edirne biletinin üzerinde de ---- Seyahat yazıyordu. Yoksa...

YAŞAYAN SON ÖLÜLER "Zombi"Where stories live. Discover now