BÖLÜM 71

1.3K 83 76
                                    

- DÖNECEKSİN, ÇÜNKÜ ZORUNDASIN! HELE AİLENDEN İNSANLAR HAYATTAYKEN BUNA MECBURSUN! ÖLMEK GİBİ BİR LÜKSÜN YOK! HAYATTA KALMAYA MECBURSUN GÖKALP! EVET, KIZ KARDEŞİN, ÖZ BE ÖZ KIZ KARDEŞİN HALA HAYATTA, İSTANBUL DA!

- Bi-bir saniye Aynur Teyze sen... Sen ne biliyorsun da böyle söylüyorsun? Ya-yani neden böyle söyledin şimdi?

Bu duydukları, ona kem küm ettirmiş, aynı zamanda aklını, hafsalasını mahveden bir balyoz gibi tepesine inmişti.

- Doğru duydun oğlum, Selen.... Selen İstanbul'a geldi. 

Gökalp, gözlerini büyütmüş, yüzünü donuklaştırmış, kaşlarını istemsizce çatmış ve Aynur Hanım'ın söylediklerine pür dikkat kesilmişti. Öyle ki; sanki nefes alsa onu duymayakmış gibi nefesini bile tutmuştu.

Aynur Hanım, ona umut vermesi ve dışarıdaki tehlikelere karşı adeta bir kalkan olması ümidiyle söylediği bu umutsuz gerçeğin onu ne hale getireceğini hesap etmeden söyleyiverdiğine pişman olup olmamakta kararsızdı. Çünkü henüz şokta olan Gökalp'in tepkisizliği onu ikilemde bırakıyordu.

- Hayırlısıyla git gel... Her şeyi en ufak ayrıntısına kadar konuşacağız seninle... Bak Gökalp, Sana söylemek istediğim; yaşamak için umudun var. Hala bu dünya üzerinde yaşayan, nefes alan sevdiklerin var (!) Bunu bil ve sakın dışarda başına bir iş getirme. Anladın mı beni?

Aynur Hanım'ın ürkek başladığı cümlesi, sonuna doğru ikaz eder gibi sertleşmişti.

Peki bu kadın neler söylüyordu böyle? Gökalp, Selen'in Almanya'da öldüğüne kendini o kadar inandırmıştı ki, şimdi bunları birdenbire duymak... Kendine oturttuğu bu düzeni bir anda allak bullak olmasına sebep olmuştu. 

Gökalp, Aynur Hanım'ın onu köşeye çekmesinden, tavırlarından ve en başından beri tuhaflık sezdiği konuşmasından işkillenmişti, fakat bu şekilde nihayet bulacağını hiç tahmin etmemişti.   

Kafasında devleşmeye başlayan soruyu patlatıverdi tok ve içlere içleyen bir ses tonuyla:

- Peki neden şimdiye kadar söylemedin bunu bana Aynur Teyze? O kadar zamandır birlikteyiz, neden o zaman değil de, neden şimdi?

Gökalp'in bu yakınır gibi konuşması, Aynur Hanım'ın içine dokunmuştu.

- ... Gelince her şeyi konuşacağız, yeter ki...

Gökalp öfkelenerek aynı zamanda titremeye başlayan ve sol gözünde istemsiz biriken bir damla yaşla Aynur Hanım'ın sözünü, sesini biraz yükselterek kesti:

- Aynur Teyze, ya şimdiye kadar başına bir iş gelmişse? Bana neden şimdi söyledin? Belki önceden söylesen ben... Belki bir yolunu bulur.... Belki onu arardım, bulurdum? Ya çok geç kalmışsam, neden şimdi he? Neden Aynur Teyze? Neden? 

Aynur Hanım, Gökalp den böyle bir tepki bekliyordu fakat iyi mi kötü mü yaptığının farkına varamamak ona ızdırap yaşatıyordu.

***

Zafer'in Gökalp'i alelacele çağırmasıyla konuşma yarıda kesilmiş, Gökalp tek bir kelime daha etmeden, akıl durulması haliyle bir hışımla Taner ve Zafer ile birlikte araca binerek uzaklamış, Serpil ve Seçil de arkalarından araç kapısını sürükleyerek kapatmışlardı.

Serpil, babası Yılmaz Bey, Akif Hoca, Seçil ve ufak oğlu Cankut'un yanından kapıyı kapatır kapatmaz uzaklaşarak, ön bahçe girişinde solda kalan binanın, karşıdaki büyük bina ile arka bahçeye geçerken ki arada kalan dar koridordaki annesinin yanına geldiğinde onu kaygılı bir yüzle bulmuştu. Meraklı bir sesle:

YAŞAYAN SON ÖLÜLER "Zombi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin