BÖLÜM 43 (Flashback)

2K 131 1
                                    


MEDYA: ERTUĞRUL


FLASHBACK (Geriye Dönüş)

3 Ay Önce...


- Serpiil!! Bir şey oldu mu? İyi misin he?

Serpil, omzunu sıyıran kurşunun acısıyla çığlık atıyor, bir yandan da sol eliyle yaralanan sol omzunu tutuyordu.

Serpil, belki de saniyelerle ölümden dönmüştü, başını ön koltuğun arkasına eğmeyip, hafif kaymasa başını delip geçecekti belki de kurşun, ki arabanın ön camından çıkmıştı.

Ertuğrul, insan çığlıklarının artmasından bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Ortalıkta birbirini kovalayan insanlara anlam verememişti sadece.

Kurşunlar adeta havada uçuşuyordu, asker ve polisler her tarafta kol gezerken, siren ve helikopter sesleri de beraberinde tamamlıyordu.

Ertuğrul, nereden geldiğini anlamadığı kurşunla yaralanan arkadaşı Serpil'i acilen hastaneye götürmek istiyordu. Kollarından akan kanlar arka koltuğa akmaktaydı.

- Serpil bekle burada! Gökalp'i almaya gidiyorum, birazdan gideceğiz buradan! Dayan, lütfen!!

Serpil, acıdan kapanan gözlerini zorla aralayarak:

- Dayanırım ben, haydi çağır da gi-de-limm burr ahh, buradan!

Ertuğrul, markete giren arkadaşı Gökalp'i de buradan alıp kaçmak istiyordu bir an önce. Çok korkmuştu, zaman da kaybetmek istemiyordu.

Marketin kapısına yaklaştığı sırada iki tane, gözlerinin rengi mavinin çok çok açık bir tonu olan ve suratları kan içinde, vücutlarından büyük parçalar kopartılmış olduğu halde hissiz ve acı hissetmeksizin üzerine gelenleri görünce ilk önce şaşırıp yerinden kımıldayamadı, ardından:

- Ağabey iyi misiniz siz?

İki tane orta yaşlı zombi hızlanarak Ertuğrul'un üzerine yürümeye başlayınca kendisini gerisin geri çekip araca atlamak zorunda kalmıştı.

Açık bıraktığı araba kapısına girdiği gibi hızla kapatıp kitlemişti. İki adam, ona erişememiş olmanın siniriyle araba camlarına vurmaya başlamışlardı.

Ertuğrul, az önce gördüklerinin ve şu anda camı kıracakcasına vuranların şokunda olduğundan eli ayağı boşalmış bir şekilde ilk önce hiç bir şey düşünemeden arabanın soför koltuğunda, direksiyonu iki eliyle sıkı sıkı kavrayarak bekledi.

Serpil, yan tarafa baktığında, cama vuranları görmüştü:

- Para mı istiyorlar?

Serpil, durumdan habersizdi.

- Hayır, hiç sanmıyorum. Daha çok, daha çok bizi istiyorlarmış gibi geldi bana!

- O demek ya?

O sırada sağ taraftan da arabaya doğru yaklaşanların olduğunu görünce panikleyen Ertuğrul, korkudan gaza tüm kuvvetiyle basıp, cama yapışanları düşürerek, yokuştan yukarıya çıktı. Arkadaşı Gökalp'i o sırada unutuvermişti birden, yoksa asla onu orada yalnız bırakacak değildi. Bir şeyler ters gidiyordu işte, bütün bu kaos dan anlaşılacağı gibi... Kesin savaş çıkmıştı, evet evet, başka ne olabilirdi? Ertuğrul o an için zihnini arındırıp, sağlıklı bir şekilde durum değerlendirmesi yapacak halde olduğuna inanmadığından, yalnızca oradan uzaklaşmak istemişti.

YAŞAYAN SON ÖLÜLER "Zombi"Where stories live. Discover now