HİKAYE DUYURUSU| GERİDE KALANLAR |

30.9K 729 28
                                    

Herkese merhaba. :)

Şimdi bu güncellemenin ne olduğunu merak etmişsinizdir. Buraya diğer hikayem olan Geride Kalanlar hakkında konuşmaya, hatta belki ilginizi çeker diye tanıtımını ve ilk bölümden ufak bir kesit atmaya geldim.

Daha önce böyle bir şey yapmamıştım. Sadece duyuruların içine yerleştirmiştim ama belki öyle dikkat çekilmemiş olabilir. Şimdi de böyle bir yöntem kullanmaya karar verdim. Çünkü gerçekten çok yavaş büyüyor ve ben biraz daha büyümesini istiyorum. :)

Bazılarınızın okuduğunu biliyorum, onlarda kendisini gösterirse çok mutlu olurum.

Şunu da söylemek istiyorum. Sonra tanıtıma ve kesite geçeceğim. Geride Kalanlar şu an 30.bölümü yazılmakta. 28.Bölüm de sezon finali gibi bir durum söz konusu oldu. Ama devam ediyoruz. Bölümler de herhangi bir aksama olmadı.

Ve sizi tanıtım ve kesitle baş başa bırakıyorum. :)

| GERİDE KALANLAR |

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

| GERİDE KALANLAR |

O gece ölümün kaybı ortaya bir kurşunla çıktı.

Kurşun hayattan birini kopardı, diğerini hayatın içinde kayıp etti.

Nefret, ölümün yanında yer aldı.

Ölüm, kaybın nedeni oldu.

*
Maral Çetin, tüm kanıtlar babasının intiharını gösterse de buna inanmamakta kararlı bir genç kızdır. Babasının kendisine yazdığı mektubu bulduktan sonra bile...

Alim Polat, Emniyet Müdürlüğündeki bir dava sonucu açığa alınmış bir polistir.

İki yaralı ruh, bir mektubun kalbinde saklanan ışıkla yeniden kendini bulacaktır.
Sırlar, geçmişteki kapıdan geçerek iki ruhun arasında dikildiğinde ise birbirlerinden başka güvenecek kimseleri kalmayacaktır.

*

İki ruhun hayatlarına düşen bir mektup ise her şeyin başlangıcı olacaktı.

***

İLK BÖLÜMDEN KESİT.

"Kaybınız için üzgün olduğumuzu bildirmek isteriz."

Kayıp!

Beş harften oluşan bir kelimenin içinde onca duygu barındıran ama insanların dudaklarından çıkan bu kelimeyle acınızı anlamaları mümkünmüş gibi söylenen kelimedir. Karşı taraftan söylenmek için söylenen bir kelimedir. Sizin acınızı, kırıldığınızı anlamaları mümkün değildir. Onlar dışarının insanıdır. Sizin dünyanıza ait değildir. Bu yüzden hayatınızdan çıkıp, giden bir hayatın sizi nasıl dağıtacağını önemsemezler. Siz karşı taraf için sadece acısı olan bir insansınızdır. Kendi hayatlarına gelmedikçe sizi anlamaları mümkün değildir. Çünkü sizde önceden bilmiyorsunuzdur ve bu sefer sizin başınıza gelmiştir.

Yutkunurken, boğazıma yumruk yemişçesine ses tellerim zonkluyordu. Karşımda dikilen polis memuru ağzımdan herhangi bir şey dememi bekliyordu. Söylediğine ne diyebilirdim? Susmayı tercih ettim.

Filmlerden ya da dizilerden gördüğüm polis merkezinin sorgu odasında, şu meşhur masanın sandalyesinde omuzlarım çökük bir şekilde oturuyordum. Karşımda, ayaktaki memurun sormak istediklerini sormasını bekliyor, bu kasıntı duvarlardan kurtulmak istiyordum.

Polis memuru, sivildi. Genç birine de benziyordu. Siyah saçlarını uykudan yeni kalkıp, nöbete gelmiş gibi dağınıktı. Gözlerinin altı hafif çöküktü. Lacivert ceketinin ütüsüz, önünü iliklememişti ve polislere has silahlarını yerleştirdiği kılıfın ucu görünüyordu. Biliyordum. Bir zamanlar babamda da bulunurdu.

Tekrardan yutkundum ama işe yaramadı.

"Sizin zamanınızı harcama niyetinde değilim, Maral Hanım," dedi masanın diğer sandalyesine oturan polis. Konuşma kararı almıştı anlaşılan. "Sadece birkaç soruyla, sizi rahat bırakacağım."

Elinde sıkı sıkıya tuttuğu dosyayı masanın üstüne koyduğunda, bakışlarım kahverengi dosyaya kaydı. İçindekileri tahmin edebiliyordum. Elli dört yıla ait bilgilerle birlikte elli dört yılın nasıl sonlandığına dair belgelerdi.

Hepsi de babama aitti. Bir hafta önce beni öperek, uğurlayan babama...

"İsterseniz başlayabiliriz." Polis memuru yine konuşmuştu ama kulaklarımın uğultusundan sesini zar zor işitmiştim.

Kan her yerdeydi.

Kırmızı madde her yere öğülmüş, cansız vücudundan sıyrılan kanı her zerrenin üstündeydi. Masasında, kağıtlarında, perde de, zeminde, duvarlar da her yerdeydi. Bir insan gözünün görebileceği her yerde...

"Maral Hanım." Gözlerimin önüne gelen görüntülerden sıyrılan zihnim karşımda oturan polisin kahverengi gözlerine ilişti. Öne doğru çıkmış, dik dik anlamaya çalışır gibi yüzüme bakıyordu. "İyi misiniz?"

İyi miydim?

Sorusunu es geçmeyi tercih ettim. "Başlayabiliriz."

***

BELKİ GELİRSİNİZ, ORADA DA GÖRÜŞÜRÜZ :)

ZEVAHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin