O N Y E D İ

56.6K 3.1K 857
                                    

Ve yazdığım en uzun bölümle karışınızdayım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ve yazdığım en uzun bölümle karışınızdayım. Tam 5870 kelime. 18 word sayfası. Bu bölümü yazacağım diye tüm omuzlarım tutuldu. Şu an ağrılı omuzla bu kısımları yazıyorum. :)

Bölümü sonunda bir kez okuyup düzenledim ama düzeltemediğim kısımlar varsa şimdiden affedin. Cidden yorgunum çünkü. :D

Bu bölüme de bol bol yorum yapalım olur mu? Hatta satır arası yorumlarınız gelirse, çok mutlu olurum. Bu kadar yorgunluğuma değmesini istiyorum açıkçası. Çok görmezsiniz değil mi? 

:)

İYİ OKUMALAR

O N  Y E D İ

Benim suçumdu.

Kaldırımdan asfalta düşen ilk adımımda zihnimden uçuruma düştüm. Attığım tek bir adımın tüm bedenimde yankısını hissederken diğer adımlarıma fırtınalar ekiliydi. Yol uzadı, uzattıkça da uçurum genişledi. Uçurum ruhumdaydı. Ona doğru attığım her adımımda zihnim sona yaklaşıyordu.

Öktem Kandemir bıçaklanmıştı ve bu benim suçumdu. Abim Öktem'i bıçaklamıştı, çünkü buna fırsat veren ben olmuştum. Abimin yaşadığı yeri görmek istemesem, o da beni buraya kadar takip etmeyecekti. Buraya gelmesem ikisi kavgaya tutuşmayacaktı. Aralarını ayırmak isterken daha beter olan bu olay olmayacaktı.

Benim suçumdu ve zihnim suçlulukla zonkluyordu. Bakışlarım elini tuttuğu kısma düştü. Kanı parmaklarına bulanmıştı.

"Benim yüzümden." Sesim de zihnim gibi korkunun esiriydi. "Hepsi benim yüzümden."

Yanına doğru adımlarken, "Korkma," diyen sesi zihnime adımladı, bakışlarım maviliklerinde doğru kalktı ama o yarasına bakıyordu. "Bir şeyim yok."

Vardı. Elinde kan vardı. Bedeni bıçaklanmıştı. Nasıl bir şeyi olmazdı?

Elini yarasından çekip eline bulaşan kendi kanına bakındı. Yüzü buruştu. Yanına kadar geldiğimde elini tekrar yarasına bastırdı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Gözlerimi kendi kanıyla boyanan elinden bir türlü çekemiyordum.

"Ambulans... hastaneye gitmen gerek." Dehşete düşmüş ruh halimde mantıklı bir tarafım hala vardı. Telefonumu tuttuğumu da o an fark ettim. "Ambulansı arayacağım."

"Gerek yok," diyerek söylediğimi kestirip attı. "Araba kullanabilirim." Ardından geldiğim yola doğru adımlamaya başladı. Öktem ilerlerken arkasından gözlerim irileşerek bakakaldım. Bu halde araba kullanamazdı. Nasıl kullanacaktı?

Fazla adımlamamıştı ki durakladı, omzundan arkasına bakındı. "Gelmiyor musun?" diye sordu, gözlerimin içine bakarak. "Yoksa kocanı bu halde tek mi bırakacaksın?"

ZEVAHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin