42- my heart still has a beat, love is now a feat

3.1K 273 1.2K
                                    

bölüm iJasparShip 'in umarım beğenirsin
uzuuuun bir bölüm.

iyi okumalar

***

|Flashback|

Parmak uçlarında elinde tutuğu topuklu ayakkabılarıyla evin kapısına doğru ilerledi.

Johannah, gecenin karanlığını az da olsa aydınlatan sokak lambasının altında bekleyen sevgilisinin siluetine kapı aralığından baktıktan sonra ayakkabılarını giyindi. Kapıyı arkasından sessizce kapattı, ellerini kot pantalonun ceplerine sokmuş sevgilisinin yanına yürümeye başladı.

Gecenin sessizliğinde yankılanan topuklu ayakkabısının sesiyle birlikte elindeki çantasını koluna asıp ellerini önüne birleştirdi.

"Johannah." Sevgilisi onu süzüp ıslık çalarken devam etti "Çok güzel olmuşsun, bebeğim." İltifatla sessizce kıkırdayıp gözlerinin önüne gelen perçemi kulaklarının arkasına itti.

"Arkadaşınla konuştun mu?" dedi karanlık sokakta ilerlemeye başladıklarında.

"Elbette, önceden haberi vardı zaten onun yanına gidiyoruz artık özgür olacağız bebeğim." Sevgilisi elini uzattığında ellerini onun ellerine sardı. "Artık seni kimsenin bulamayacağı bir yere götürüyorum."

"Seni seviyorum Sam." dedi gözlerini kaçırıp dudağını dişlerken.

O gece, o sokak son kez Johannah'ın adım seslerini dinledi.

O gece, her gecenin, başladığı gün oldu...

|Flashback end.|

Yatakta dönerken üstündeki kazağın uçlarını aşağı çekiştirdi. Uyumaya çalışıyordu ve sıcaklamaya başlamıştı. Harry'nin minik horuldamaları kulağına gelirken yavaşca doğrulup gün ışığının gözüne girmesinin rahatsızlığıyla, elini gözlerine siper edip gözlerini kırpıştırdı.

Yan tarafına baktığında Harry'nin yastığa gömülen yüzüyle karşılaştı. Bukleleri yastığa asice dağılmış görüntüsü tebessüm ettirirken parmaklarını Harry'nin saçlarına ilerletti. Yumuşak saçlarda parmak uçlarıyla gezerken işaret parmağını kahverengi buklelere doladı. Aklına Harry'nin saçlarına çay döktüğü gün geldiğinde dudağını dişleyerek gülümsemesini sessizleştirmeye çalıştı.

Ne için kavga ettiklerini bile hatırlamıyordu. Sadece ne kadar Harry'nin hareketlerine sinir olsada aynı zamanda onu sinir etmeyi sevdiğini hatırlıyordu.

"Bay popo." diye fısıldadı başını ona doğru eğerken, "Seni seviyorum." Dudaklarını saçlarına sürtüp yataktan ayaklarını sarkıttı.

Saks mavisi perdelerin arasından odayı aydınlatmasına izin veren pencereden dışarıya baktı. Hava daha yeni aydınlanmış gibiydi. Erken uyanmıştı. Elini saçlarının arasından geçirip odada turlamaya başladı. Beynini yoran düşünceler içini kemirirken Harry'e son kez bakıp odadan dışarı çıktı.

Lavaboya girip işlerini hallettikten sonra merdivenlerden aşağıya indi.M erdiven basamaklarından gelen çıtlama sesleri evin sessizliğinde yankılanırken mutfağa doğru ilerledi. Mutfakta elindeki kahveyle oturan Peter'ı görmeyi beklemiyordu.

Korkuyla yerinde sıçrayıp elini kalbine götürürken konuşmaya çalıştı "Ne yapıyorsun?" diye sordu gözlerini kapatarak. Korkmuştu.

"Günaydın, Louis." Peter kahveyi dudaklarına götürürken söyledi.

dark sailHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin