Harry tarafından yere serilmiş adam yalpayarak ayağa kalktıktan sonra dudağının kenarında oluşan sıyrıktan akan kana elini götürdü. Açık mavi soğuk gözlerini Harry ve kendisine çevirdiğinde, geriye doğru bir adım attı.
"Siktiğimin piçi!" Kükreyen adama ifadesizce bakan, Harry'de gözlerini gezdirdi. Yumruk yaptığı elini gevşetip ince parmaklarını saçlarından geçiriyordu.
Mekanın siyah giyimli korumaları adamın kolundan tutup bir şey demesine izin vermeden dışarı sürüklemeye başladılar. Etraftaki insanlar bir süre bu tarafla ilgilenip tekrar yükselen müzikle dans edip kendilerinden geçmeye devam etmişlerdi. Kolundaki Harry'nin tutuşu sıkılaştığında gözlerini ona çevirdi. Çatılan kaşlarıyla yukarı doğru bakıyordu. Bakışlarını takip edip yukarı katta balkondan bakan Michael ile göz göze geldi.
Balkonun trabzanlarına koyduğu elleri ve arkasında duran korumalarıyla Louis ve Harry'e bakıyordu. Michael bir süre gözlerini Harry'de gezdirdi. Ardından arkasını dönüp göz hizasından çıktı. Neredeyse çıplak olan vücudundan derin bir ürperti geçtiğini hissetti.
Harry, kolundaki eliyle onu peşinden sürüklemeye başladığında gözünün önüne düşen perçemini eliyle arkaya atıp sessizce onu takip etmeye devam etti. Soyunma odasına girdiklerinde, açık olan karnına ellerini sardı. Harry ellerini omuzlarına koyduğunda gözlerine baktı.
"Burada beni bekle tamam mı?" dedi Harry sakince.
"Nereye gidiyorsun?" Kaşlarını çatıp elleriyle gömleğini çekiştirdi. "Michael'ın yanına mı gidiyorsun?"
"Beni bekle." Harry, alnına dudaklarını bastırıp geri çekildi.
Birşey söylemesine izin vermeden kapıdan çıktığında, arkasında ki dolaplara sırtını sürterek yere oturdu. Dizlerini kendine çekip çıplak kalan diz kapaklarına alnını yasladı. Az önce olanları düşünmeye başladı. İnsanların bedeninde gezinen elleri, bedenini aç gözlerle süzen insanları, Harry'nin sinirle adamın suratına geçirdiği yumruğu...
Daha ne kadar dayanacağını bilmiyordu. Düşünmemeye çalıştıkça yinede aklından çıkmayan olaylar. Harry'nin ne düşündüğünü, ne halde olduğunu merak ediyordu. Şuan tek istediği şey Harry'le yalnız kalmaktı.
"Louis." Sam'in sesini duyduğunda, kafasını dizlerinden kaldırıp doğruldu. Sam ellerini cebine koymuş kaşlarını kaldırarak kendisine bakıyordu. Yavaşca ayağa kalkıp karşısına geçti.
"Hazırlan benimle geliyorsun." Olacakları anladığında nefesini tuttu.
Tekrar yaşamak istemiyordu.
Hem Harry ona kendisini burada beklemesini istemişti.
Kafasını olumsuzca salladı. Sam'in alay dolu suratı ciddileştiğinde gözlerin başka yere çevirdi. "Seni duyamadım?!" Omzundan bedenini sarstığında gözlerini kapattı.
"Gelmek istemiyorum." Sakince geriye doğru bir adım atıp Sam'in dokunuşundan kaçtı.
"Üstünü değiştirmeden beni takip et. Yoksa senin için hiç iyi olmaz. "Sam, tekrar sesini yükselttiğinde yerinde sıçrayıp, dolan gözlerini gizlemeye çalıştı. "Beni duydun mu tatlım?" Sakince konuştuğunda yavaşca başını aşağı yukarı salladı. "Güzel, şimdi benim takip et."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dark sail
Fanfiction"bazen tüm acıyı hatırlıyorum. bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor. merak ediyorum, daha ne olabileceğini. kalabalık bir odada, yapayalnız hissediyorum. kendi kendime düşünüyorum, korku, pişmanlık, yalnızlık... benim bundan kaçışım yok." "hâlâ kal...
