dark sail

8- if ı run away

Herkes Sam'in söylediği isime dikkat kesilmişken Louis ne olduğunu anlayamamıştı.

"Sen ciddi misin?" Dan şaşkınlıkla sorup telefonunu kanepeye bıraktı. Sam keyifle sırıtıp başını salladı.

"O adam hetero değil miydi?" dedi Harry ve oturur pozizyona geçti.

"Demek ki değilmiş?" Sam sinsice sırıttı.

Kapıdan içeriye Peter girince bakışlar o tarafa yöneldi. Peter sakin adımlarla gelip Louis'nin yanına oturdu. Harry ile bir süre bakıştıktan sonra bakışlarını Louis'ye tekrar çevirdi.

"Günaydın." diyip gülümsedi Louis.

Peter tebessüm edip kafasını salladı ve Louis'nin ayağına bakış attıktan sonra bakışlarını koyu bir sohbete dalan Sam ve Dan'e çevirdi.

Anlaşılan bugün Peter ile pek konuşamayacaktı. Kafasını Harry'ye çevirdiğinde kendisine baktığını farketti. Ama Harry anında bakışlarını Peter gibi Sam ve Dan'e çevirdi. Neler olduğunu çözemese de Sam'e odaklandı.

"Ben patronun yanından geliyorum bana da haberi o verdi. Anlayacagınız bugün daha çok hazırlıklı olmanız lazım eğer David Rose'un ilgisini çekip devamlı müşterimiz haline getirebilirseniz çok iyi olur. " Bakışlarını Harry'ye çevirdi ve devam etti. "Harry biliyorsun en iyi piyonumuz sensin. Pasif olmayı sevmediğini biliyorum." dedi. "Yine de maharetlerini göstermeni istiyorum. Hem bakarsın adamı sen altına alırsın." Göz kırptı.

Harry sinirli bir şekilde Sam'e bakıyordu. Sanırım bu kötü birşeydi.

"En iyi elaman benim bunu kimse değiştiremez." Bunu söylerken nedense Louis ile göz kontağını bozmuyordu.

"Louis, Michael senin deneyimsizliğini bildiği için müşteriye çıkmayacağını söyledi. Zaten o yüzden hoş görünmen yeterli." dedi. "Ah, bu arada Harry ile nasıl gidiyor? " Bir Harry'ye bir de Louis'ye sırıtarak bakıyordu.

Sam'i koltuğun üstüne çıkıp pataklamamak yerine konuşucaktı ki Harry araya girdi. "Çok iyi gidiyor merak etme. Louis en iyisinden öğreniyor." dedi Harry pişkince sırıtarak.

"Bundan eminim...Ben gidiyorum." Sam ayağa kalktı. "Diğerler çocuklara haber verirsiniz" Sam ayağa kalktı.

Herkes Sam'i umursamadı yeniden.Sam tam giderken arkasını dönüp sırıtmaya başladı. "Ve Harry, Louis'yi fazla yorma." Göz kırparak salondan çıkmıştı.

"Daha ne kadar sırıtıcakdınız açıkcası merak ediyorum!" Harry ve Dan sırıtırken, onlara sinirli bir şekilde baktı.

Sonunda kestiklerinde hâlâ gülümsemelerini gizlemeye çalıştıklarını farketti. Daha fazla sinirlenmemek için oturduğu yerden kalktı. Biraz daha burada durursa herkesin üstünde tepinebilirdi.

"Awww, prenses kızdı mı yoksa?" İşte Louis'nin sabrını bu kadar tutabilmişti. Tam üstüne atlayacaktı ki Peter kolundan tuttu. Önce Peter'a sonra tutuğu koluna baktı.

"Uğraşmaya değmez." Sezsizce söylenip aynı zaman da Harry'ye bakıyordu. Louis'nin kolunu bırakıp ayağa kalktı ve salonu terk etti.

Louis, Harry ve Peter'ın arasının iyi olmadığına emindi.

Harry'ye hala siniri geçmemişti. O yüzden ona bakıp kafasını olumsuz anlamda sallayarak salon kapısına doğru ilerledi. Mutfaktan sesler işittiğinde Peter'ın mutfakta olduğunu düşündü.

Merdivenleri zıplaya zıplaya çıkıp Andy'nin odasının önüne geldi.Bir kaç kez kapıyı tıklatıp bekledi.

İçeriden Andy'nin "Gel Louis." dediğini duyduğunda şaşırarak kapıyı açtı. Andy yatakta hâlâ uzanırken, Diego yüz üstü bir şekilde uyuyordu.

"Günaydın Louis. Gelsene." Andy gülümseyerek yatağının boş kısmını gösterdi. Louis tebessüm etti ve oturması için gösterdiği yatağın boş kısmına oturdu.

"Günaydın Andy." dedi. "Benim geldiğimi nerden anladın?" Louis şaşkınlığını dile getirdi.

"Bu evde kapıyı senden başka kimse çalmaz da ondan." diyerek gülümsemesini sürdürdü çilli olan.

"Yeni mi uyandın?" dedi uykulu çakır rengi gözlere bakarken.

"Birilerinin sesi yüzünden güzellik uykumdan uyandım." Sinsice mavi gözlü olanı süzdü. "Söylesene ayağına yine birşey mi battı?"

Gülümseyerek başını eğdi Louis. Bu eve geldiğinden itaberen çığlık atıyordu. Galiba bu atacağı son çığlıklar değildi.

"Harry biraz sinirlendirdi..." Harry'nin dediklerini hatırlayınca iç çekti. "Ben de onun üstüne biraz sıcak olan çayı dökmüş olabilirim. Beni kovalamaya başlayınca sesler çıkarıp sizi uyandırmışım üzgünüm." dediği şeye gülerken aklına David Rose geldi.

Andy'ye sorup kim olduğunu anlayabilirdi.

"Sam geldi." dedi yerinde rahatsızca kıpırdanırken. "Bu akşam gidiceğimiz mekana David Rose isminde biri geliyormuş"

"O adamın eşcinsel olduğunu tahmin etmezdim." Andy kafası kaşıyarak söyledi.

"Sakıncası yoksa bu adamın kim olduğunu söyleyebilir misin?" Açıkcası oldukça merak ediyordu.

"Elbette." dedi Andy. "David Rose bir çok firmanın kapak yüzü olan bir manken anlayacağın popüler bir tip. Zaten bir çok magazin dergilerinde genel evden çıkarken fotoğraflarını görüyordum. Hep kadınlarla görüntüleniyordu. " Bir şey düşündükten sonra gülümseyerek devam etti. "Cidden şaşırtıcı. Öyleyse bugün çok iyi bir dansımı sergilemeliyim."

"Sen şey misin-şey yani-" Louis söylemeye çalışırken Andy gülümsedi. "Başkalarının karşısında şey mi yapıyorsun-"

"Evet Louis." dedi. "Striptiz yapıyorum."

Louis şimdi striptiz odasının ne işe yaradığını anlamıştı.

"Evet zor olacak ama alışacaksın." Andy elini Louis'nin elinin üstüne koydu. "Michael...Yani patron, bizi hormonlarımızın tavan yaptığı, ergenlik dönemlerimizde ağına düşürdü." Gülümsedi. "Tabiki de öyle bir teklife balıklama bir şekilde atladığımı hatırlıyorum. Düşünsene hem kişisel ihtiyaçlarını giderip hem de para kazanacaksın."

Andy'nin sakin ama bir o kadarda üzgün sesiyle söylediği sözler içinde garip bir şeyler yaratmıştı. Elini omzuna koyup sıvazladı. Ailesini sormak istiyordu ama belki o kadarını anlatmak istemez diye düşündü.

"Peki kaçmayı hiç düşündün mü?"

Çünkü ben kaçmak istiyorum.

"Hayır düşünmedim....Michael her ne kadar sakin gözükse de, dediği olmayınca çılgına dönüyor. Emin ol adamlarıyla yapacağı şeyler hiç iç açıcı şeyler değil. Bende bunun kurbanı olmak istemedim."

"Yani kaçarsan ölürsün demek istiyorsun?" Louis sordu.

"Hayır." Andy iç çekti. " Ölmek için yalvarırsın."

Andy'nin gözlerine bakarak gülümsedi.

Kaybedecek neyim var ki?

***

okuduğunuz için teşekkürler ✨