1- ı'm possesed by her

10.7K 578 668
                                    

iyi okumalar >.<

***

Louis için yelkenli özgürlüğün tanımıydı. Rüzgar seni nereye götürüyorsa oraya git. Küçüklüğünden itibaren hayali bir yelkenli almaktı. Uçsuz bucaksız denizlerde, hafif esen rüzgarda, gezmek. Akşamları yıldızları, ay'ı ve şehrin ışıklarını seyretmek, yelkenlinin içinde yatıp kalkmak...

Yelkenli bir deniz hayatının en uçuk hayaliydi.

Hayatı biraz farklıydı. Daha doğalı bir yıl bile olmazken bir kafeye bırakılmıştı. Kafenin sahibi David ona on yaşına kadar bakarken ansızın ölmesi hayatının en kötü günlerinden biriydi. Ne kadar ağladığını hatırlamıyordu bile.

O öldükten sonra kafe iflas edip Sam'in eline geçmişti .Sam, David amcasının arkadaşıydı ve küçük Louis'yi evine almıştı. Ara sıra Louis'ye şiddet uygulasada evine aldığı için bir şey diyemezdi.

Sam sürekli "Yaptıklarımın karşılığını zamanı gelidiğinde ödeyeceksin." diyordu.

Şimdiden para biriktirmeye başlamıştı. Ama işe yarayacağını pek zannetmiyordu çünkü o para küçük bir çocuğun oyuncak almak için kumbarasını kırdığı kadar az bir paraydı.

Uyanmaya çalışma çabasından sonra gözünü açtı Louis. Bir kaç esneme hareketi yaptıktan sonra çarşafın içinden çıkıp odasındaki küçük banyoya ilerledi. Odası çok küçük değildi. Pencerenin altında bir yatak yanında küçük bir komidin üstünde ise para biriktirerek aldığı yelkenli gemileri vardı.

Yüzünü yıkayıp kuruladıktan sonra, kahvaltı hazırlamaya mutfağa doğru adımladı. Sam yine evde yoktu. Evde olsa bile yanında getirdiği kızlarla zaman geçiriyordu. Bütün gece midesini bulandıran inlemeleriyle Louis'ye eziyet ediyorlardı.


Yine de iki kişilik kahvaltı hazırlamaya başladı. Su ısıtıcısına su koyup buzdolabından kahvaltılıkları çıkarıp, teker teker dizdi. Ekmekleri kızartma makinesine koyarak 2 tane kupa çıkadı ve ısınan suyu kupalara doldurarak masaya koydu. Ekmekler küçük bir sesle kızarmış şekilde makineden kendini gösterirken masaya oturup yavaşca yemeye başladı.

Bir süre sonra arkasından adım sesleri duyunca geriye döndü. Sam, tişört ve şortuyla uykulu bir suratla karşısındaki masaya oturup yemeye başladı. Louis, tekrar kahvaltısına dönerken Sam'in sesini duydu.

"Nasılsın Louis? " dedi gülerek.

"İyiyim."  Louis, çekingence cevaplayıp çayından bir yudum aldı.

"Seninle birşey konuşmam lazım." Sam tekrardan konuştuğunda kafasını olumlu anlamda salladı.

"Ta-Tamam konuşalım." Aslında şu an şaşkındı. Çünkü Sam ile  kısa cevaplar haricinde diyalog kurmazdı.

"Sana bahsettiğim borcu hatırlıyor musun?" diyip güldü.

Louis kafasını sallarken başımı eğdi. Parasını şimdi istememesi için umut ediyordu çünkü daha biriktirememişti bile..

Gözünün önüne bir kağıt iliştiğinde kafasını kaldırıp kafa karışıklığıyla Sam'e baktı.

Sam, kafasıyla okuması için işaret verdi. Gözlerini kağıda çevirip satırları okumaya başlarken, gözleri ve ağzı eşit şekilde açılmış ve şaşkınlıkla Sam'e bakmıştı.

"Borcunu ödemeye hazır mısın?" Sam, yüzündeki pis sırıtışla konuştuğunda, kafasında yankılanan bu sözlerle az önce kağıtta okuduğu kelimeler aynı anda yankı buluyorlardı.


Michael'ın genel evi  MR&MRS

"Louis Tomlinson alıkonulmuştur."

dark sailHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin