37- you like mother

3.2K 327 601
                                    

Hissettiği her dokunuş, işittiği her söz midesini bulandırmaya devam ederken, kucağında oturduğu adamın üstünde kalçasını hareket ettirmeye devam etti. Adam gözlerini Louis'nin gözlerinden ayırmaksızın içkisini keyifle yudumlarken, soğuk parmaklarını yavaşça yarım tişörtünün açıkta bıraktığı bel oyuntusunda gezdirdi.

"Enfes bir görüntün var." Kulağına değen alkol kokan sıcak nefesle ellerini bacaklarına koydu. Vücudunu yukarı kaldırıp aşağı indirdi. Adam boğuk şekilde inleyip bu sefer ellerini çıplak kalan bacaklara yerleştirdi.

"Adın ne?" Cevap vermek istemedi. Sadece bulunduğu ortamdan sessiz bir yere çekilip ağlamak istiyordu.

"Louis." dedi sessizce. Yüksek sesle konuşmasına gerek yoktu. Zaten adam dibindeydi.

"İsmin kadar güzelsin, Louis." Kendini kasmaktan terlemeye başlamıştı.

Nihayet Sam'in işaret vermesiyle süresinin bittiğini anladı. Esmer teni ve yeşil gözleri olan adamın iki yanına sarkıttığı bacaklarını çekip ayağa kalktı. Kalçasında soğuk bir dokunuş hissettiğinde, adama baktı. Boxerının lastiğine sıkıştırılan paraları gördüğünde adam ona göz kırpıp içkisini dudaklarına götürdü. Sakince arkasını dönüp Sam'e baktı. Kolunun altına aldığı iki siyahi kıza gülerek bir şeyler anlatıyordu.

Ortalıkta gözlerini gezdirdiğinde Harry'i gördü. Genç bir kızla içki içiyordu. Suratındaki sahte gülümsemesiyle yüzüğüyle oynuyordu. Bir köşeye çekilip sessizce onu izlemeye devam etti. Ne zaman sıkılsa yüzüğüyle oynardı. Gülen yüzünün ardındaki acıyı görebiliyordu. Ardından elini saçlarından geçirip az önce kucak dansı yaptığı adamın oturduğu koltuğa baktı. Kaşları hafifçe çatıldığında, etrafta gözlerini gezdirmeye başlamıştı.

Ve yeşil irislerle gözleri buluştu...

Bakışları birbirlerini bulurken eliyle tişortünü aşağıya çekiştirmeye başladı. Daha fazla bu kıyafetlerle onu görmesini istemeyerek soyunma odasına doğru hızla ilerledi. Acı veriyordu. Onu bir başkasıyla görmek, kendini onun gözleri önünde yabancılara sunmak acı veriyordu.

Nefesi tıkanmaya başlarken, yüzünü yıkamak istedi ama mekanda tuvaletin nerede olduğunu bilmiyordu. Soyunma odasına hızla girdiğinde, aynaya karşı eğilmiş makyaj yapan kızları gördü. Çıplak şekilde dudağına ruj süren oğlanı gördüğünde, elleri titremeye başladı ve parayı dolaba sıkıştırıp kendini soyunma odasından dışarı attı. Kapıyı kapattıp arkasını döndüğünde birine çarptı.

Gözlerini yukarı kaldırdığında Peter'ı gördü.

Ondan uzaklaşıp kenara kaydı. Ağzına gelen tuzlu tatla ağladığını yeni farketti. "Ne oldu?" Peter, yavaşça yanına yaklaştığında titreyen ellerini saçlarından geçirip kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Bir şey olmadı." dedi arkasını dönüp gidecekken Peter tekrar konuştu.

"Yardım etmeme izin ver ." dediğini duydu. Ses tonu tüylerini diken diken ederken derin nefes alarak ona doğru döndü.

"İyyim." dedi. " Sadece bana tuvaletin yerini söyler misin?"

Peter, bedeninde gözlerini gezdirip kafasıyla onay verdi.
Eliyle karşı tarafı gösterdiğinde o tarafa baktı. Bir grup erkeğin çıktığı kapıyı gördüğünde, adımlarını o tarafa yöneltip kimseye bakmadan kapıdan içeri girdi. Siyah fayansların bulunduğu duvar ve kırmızı kabinli tuvaletler. Bu dekor bile midesini bulandırıyordu. Karnı kasılmaya başladığında, lavobaya doğru eğilip öğürmeye başladı. Fakat midesi boş olduğundan çıkartacağı birşey yoktu.

dark sailHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin