29- and sell your soul, not your whole self

4.4K 360 675
                                    

Mutfakta 'işlerini' bitirdikten sonra salonda televizyon karşısında oturmuşlardı. Diego ve Dan oyun konsoluna oturmuşken, Harry ve Kevin ile birlikte televizyon izliyorlardu. Tabii sadece Kevin izliyordu. Neredeyse çıplak şekilde podyumda yürüyen erkeklere bakmayı tercih etmiyordu.

Harry, L koltuğun kenarında oturmuşken, o tam ortasında oturuyordu.Çocukların yanındayken birbirlerine mesafeli davranıyorlardı.Bir açıdan Louis için iyiydi. Nitekim Kevin'ın çenesine düşmektense, böylesi daha iyiydi.

Kolunu kanepenin üstüne koyup, yeni banyo yaptığı için daha çok kıvrılan buklelerin sahibini izlemeye başladı. Bugün her zamanki tarzının dışında farklı bir şey giyinmemişti. İnce bacaklarını saran pantalonu, transparan üstünde çözemediği desenlerdeki beyaz gömleği, yüz yapısına uygun burnu, koyu pembemsi dolgun dudaklar ve bakarken içinin ısındığı yeşil gözler...

Harry çok güzeldi.

Güzel bir erkekti.

Buraya ilk geldiğinde, Harry'nin tavrı her ne kadar soğuk bulsa da, Louis'yi güldüren yine oydu. Gıcıklık yapıp sinir etse de, yine şebeklik yapıp güldüren de Harry'di.

Bir erkeğe aşık olacağını hiç düşünmemişti. Gerçi bir kıza da. Bugüne kadar farketmeden dikkatini verdiği kişiler genelde erkeklerdi. Bu evde ilk dikkatini çekende Harry'di. Ne kadar ona sinir davranışlar sergilemiş ve ilk tanışmalarında münasip yerlerini görmüş olsa da.

Aklına o gün gelince, istemsizce telefonuyla ilgilenen Harry'e bakarak kıkırdadı. Yeşil gözler telefon ekranından kendine çevrilince elini ağzına götürüp, kendini susturmaya çalıştı. Harry'de gülümseyip, başını yana eğdiğinde tekrar güldü.

"Hey, hey siz neye gülüyorsunuz?" Louis, anında surat ifadesini düzeltip elinde ki kumandayı sallayarak, soru soran Kevin'a döndü.

"Hiç. dedi Louis gözlerini kaçırırken.

"Baksanıza sizin aranızda bir şeyler-"

"Kevin!" Kevin'ın cümlesini içeri giren Andy kesmişti. "Tişörtümü sen mi aldın?!"

"Evet, rengi hoşuma gitti bende aldım." Kaşlarını kaldırdı Kevin. "Hem sanada yakışmıyordu."

"Buna kendin karar verdin ve dolabımdan mı aldın lanet olası?!" Andy'nin yükselen sesiyle, gülümsemesini saklayamadı. Çünkü komik bir kavgaydı.

Üstünde bakışlar hissettiğinde ,Harry'e döndü. Harry ayağa kalkıp, telefonunu cebine soktuktan sonra kafasıyla kendisini takip etmesini istedi. Başıyla onay verdikten sonra hâlâ tartışmaya devam eden Andy ve Kevin'a son kez bakıp, salondan çoktan çıkan Harry'nin peşinden ilerledi.

Medivenlerden Harry'i takip ederek teker teker çıkarken, arada sırada etrafa bakıyordu. Peter yukarı kattaydı. Onunla karşılaşmaya pek niyetli değildi. Harry holdeki resim odasının önünde durup, anahtarı cebinden çıkarttıktan sonra, kapıyı yavaşca açtı.

Harry'nin kapıyı açıp içeriye girmesini işaret ettiğinde, sakin adımlarla yeterince güneş alan odaya girdi. Buraya hep karanlıkta girdiği için, gariplik hissetmeden edemedi. Etrafı taradığında herşeyin bıraktığı gibi durduğunu görmüştü. Çaprazında ahşap sandığını görünce oraya ilerleyip, eline aldı.

dark sailHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin