39 - you'll never know what thay might do

Start from the beginning
                                    

"Uyumalısın." dediğini duydu Harry'nin.

Gözlerini çoktan kapatmıştı fakat kafasını kurcalayan düşüncelerle uyuyamıyordu. Olumsuz mırıltılar çıkarttı. "Louis, dinlenmen gerek, lütfen." Harry'nin dudakları boynunda gezerken kafasını kaldırdı.

"Peter, bir şeyler biliyor." dedi bacaklarını onun beline daha çok sararken. "Biliyor ve bunu bana belli etmeye çalışıyor."

"O ne bilebilir ki?" dedi Harry, mavi gözlerinin önüne gelen perçemi eliyle kulağının arkasına iterken "Bilmiyorum" dedi.

"Sana ne gibi bir imada bulundu Louis?" Kafasını göğsüne yaslayıp Harry'nin tişörtüyle oynamaya başladı.

"Bana Willam dedi." Aklına annesi gelirken devam etti." Aynı annemin seslendiği gibi." Gözleri dolarken alt dudağını dişleri arasına aldı.

"Senin ikinci ismin mi var?" diye sordu Harry.

Kafasını olumsuz anlamda sallayıp gözlerini kapattı. "Adım sadece Louis Tomlinson kimliğimde de böyle yazıyor. David amcam bana bu adı verdi." Kafasını kaldırıp ıslak kirpiklerle yeşil irislere baktı. "Ama annem bana Willam ismini koymuş Harry" dedi gülümseyerek. "Annem rüyamda bana Willam diye sesleniyordu."

Harry, belini sımsıkı tutarken yavaşca bedenini yatakla buluşturdu.

"Geçmişim var. Bir geçmişim var ama karanlık ve ben bunu aydınlatmak istiyorum. Ne pahasına olursa olsun öğreneceğim." dedi Harry'le kaşık pozisyonuna geçerken devam etti. "Gerçekleri istiyorum. Gerçek beni, gerçek hayatımı, ben yaşamak istiyorum.." Beline sarılan büyük elleri tutup dudaklarına götürdü. "Seni seviyorum Harry." dedi ona iyice sokulurken.

"Birlikte başaracağız Lou." Ardından yüzünde gezen dudakları hissetti. "Seni çok seviyorum."

"Bu gece tekrar ağlayacak mıyım?" sessizce konuştu. Bu gece, tekrar ölecek miyim? devam etti iç sesi.

Yabancıların mide bulandıran sözleri, vücudunda arsızca dolaşan elleri..

Ona tekrar tecavüz edecekler miydi?

Harry, cevap vermedi.

Louis sadece tebessüm etti.

Cevabını bildiği soruları soruyordu...

"Uyumak istiyorum." dedi Harry'e doğru dönerken. "Belki yine annemi görürüm." Başını sıcaklığa yaslayıp gözlerini kapattı.

***

Yüksek sesler işittiğinde, gözlerini aralamış, Harry'nin telefonu kulağına götürdüğünü görmüştü.

"Harry?" dedi çatallaşan sesiyle.

Etrafı aydınlatan sarı rekli lambader dışarıdaki havanın karanlığını bir nebze olsun aydınlatıyordu. Harry bedenini daha çok çekip alnına dudaklarını bastırdı.

"Bu sesler de ne?" diye sordu elleriyle gözlerini ovalarken.

"Çocuklar salonda yüksek sesle müzik açtılar. Aşağıya gidip kapatmaları için uyaracaktım ama her kalkmaya çalıştığımda beni sıkıca tutup kendine yakınlaştırdın." Harry tebessüm edince ona katıldı. "Bende telefonumdan onları arayacaktım ama çoktan uyandın."

Harry, dudaklarını yakınlaştırdığında, göğsünden kafasını hafifçe kaldırıp dudaklarını birleştirmişti. Küçük öpücüklerini sonlandığında, elini onu yanağına koydu.

"Saat kaç?" diye sordu parmaklarını koyulaşmış dudaklarına sürterken.

"Gece yarısına giriyoruz. " Louis gözlerini kapattı. "İyi uyudun mu?"

Cehenneme gitmesine az kalmıştı.

"Rüyamda hiçbir şey görmedim." Oturur pozisyona geçip elini saçlarının arasından geçirdi. "Ya da hatırlamıyorum." Elini kalbine götürdü. "Sadece nefessiz kaldığımı hissettim. Sanki uyumamam gerekiyormuş gibi, uykum beni nefessiz bıraktı. Sonra sakinleştim sanırım seni sıkıca sarmam bu yüzdendi." dedi kazağı üstünden çıkartırken.

Harry, arkasına geçip omzuna dudaklarını bastırdığında aynadan yansımalarına baktı. Harry'nin yanında küçük ve çelimsiz duruyordu. Beline sarılan kola elini koyup gözlerini kapattı. Sanki Harry'e her dokunduğunda veya her öpüşünde tüm kötülükler uzaklaşıyormuş gibiydi. Aşklarını böyle bir yerde sürdürseler de onlar için sadece ikisi vardı.

Bir saat öncesinde ne yaşamış olsalar da gülebiliyorlardı. Birbirlerine sahip olduktan sonra herşeyi atlatabiliyorlardı. "Louis." Harry'nin sesini duydu ve yeşil gözlerine baktı aynadan.

Harry'nin de gülümsediğini gördüğünde kafasını ona çevirdi. "Seni seviyorum, prenses." Louis'nin gülümsemesi genişlerken ona sarıldı.

Kendini aptal gibi hissediyordu. Bir gün sinir krizi geçirirken, bir gün kahkaha atası geliyordu. Aklına önceden Harry'nin her 'Prenses.' dediğinde, yaşadıkları kovalamaca geldi ve gözleri dolarken kıkırdadı.

"Seni seviyorum." dedi dudaklarını dudaklarına bastırmadan önce. " Bay popo."

Kapının tıkltıldığını duyduklarında ayrıldılar. "Araba geldi hazırlanın." Kevin'ın sesini duyduklarında alınlarını birbirlerine yasladılar.

"Bizim sonumuz nasıl bitecek?" diye sordu ve ellerini onun saçlarında gezdirdi.

"Sonumuz aşkla bitecek, Louis." Harry dudaklarını birleştirdi...


***

y/n; bölüm ODFulyaTomlinson 'ın umarım beğenmişsindir
diğer bölüm görüşmek üzere🍃

dark sailWhere stories live. Discover now