30. Bölüm #Elbise#

7.6K 486 87
                                    

Bölüm Şarkısı: Sen Orda Yoksun- Göksel
Multimedya: Ece'nin elbisesi

*

Sabah kalkmama sebep olan ses kulağımın dibinde titreşen telefonum oldu. Beni uyandırmamaları için sesini kapatmış olmama rağmen titreşimde çalan telefonum aynı etkiye neden olmuştu. Kimin aradığına bakmadan direk telefonu açıp gözlerim kapalıyken kulağıma götürmüştüm. Diğer hatta beliren bir kız sesi benle konuşmak istediğini önceden belli ediyordu zaten.

"Ece?" dediğinde küçük bir homurtu çıkarmıştım. Hattaki isim kayıtlı değildi ve nedeni telefonumun suya düşmesiydi çünkü arayan kişi kaydetmeye bile tenezzül etmediğim Burçin'di.

"Efendim Burçin?" dedim olabildiğince bu konuşmayı kısa tutup bölünen uykuma dönme umuduyla.

"Kısa tutacağım." dedi adeta düşüncelerimi okuyarak. "Senden özür diliyorum." Duyduklarına inanamayan herhangi bir genç kızın yapacağı gibi yatakta bir anda oturur pozisyona geçmiş ve sanki yardımı dokunacakmışçasına telefonu kulağıma daha da yaklaştırmıştım.

Tam ağzımı açıp konuşmak istediğimde ses kesilmiş ve telefonu yüzüme kapatmıştı. Bu nedense kendi kendime gülmeme sebep olmuştu. Sabahki uyanma şeklimi her ne kadar beğenmiş olsam da tercih edebileceğim başka bir arama her zaman vardı ancak bu bile tekrar uyumama engel olmuştu.

Yataktan kalkıp dün akşam Efe beni eve bıraktıktan sonra yere attığım kıyafetlerimi kaldırdım. Öyle bir yorgunluk oluşmuştu ki vücudumda eve geldiğimde onları yer dışında atacak bir yer bulamamış ve olduğu gibi bırakıp yatağıma girmiştim. Yerden aldığım kıyafetleri olduğu gibi kirli sepetine attıktan sonra banyoya girip kendimi aynada inceledim. Yeterince uyandığıma inandıktan sonra suratıma su çarpmayı bırakmış ve tekrar odama yönelmiştim.

Altıma siyah şortlarımdan birini geçirdikten sonra telefonuma kulaklığı takmış ve sesine uzun süredir hasret olduğum insanı aramaya başlamıştım. Telefonu ilk çalışta açmıştı Efe. "Tam da seni arıyordum. Seni kahvaltıya çıkarıyorum. Bir saate hazır ol." diyerek açtı ben konuşamadan.

"Bu ne sürpriz! Ne olduğunu asla tahmin edemezsin." dedim Burçin ile olanları bir an önce anlatmak için sabırsızlanarak. Ancak o bu heyecandan uzakta kalmış ve beni daha da şaşırtarak konuşmuştu.

"Tahmin etmeme izin ver. Seni Burçin aradı."

"Nasıl bildin?" dedim anlamlandıramayarak.

Efe sanki dünyanın en normal cümlesini kuruyormuşçasına "Ben istedim çünkü." demişti. "Ayrıntıları seni aldığımda konuşuruz. Şimdi benim için süslen bakalım." Yüzüme kocaman bir gülümseme yaydığımda aynı zamanda giyebileceğim bir tişört arıyordum.

"Kızlar erkekler için giyinmez Efe Parlar." dedim adeta tüm kızları savunarak.

"Ama Ece Baygın, Efe Parlar için giyinir." dediğinde onu yüzüne yaydığı kendini beğenmiş gülümseme ile hayal ettim. "Öyle değil mi?" diye ekledi.

Öyle, diye ekleyemedim. Onun yerine hoşçakal dedikten sonra telefonu kapatmış ve hazırlık yapmaya devam etmiştim.

*

Lacivert Restorantta bizim için ayrılmış köşeye oturduğumuzda hemen yanıbaşımızda bulunan deniz bizi selamlıyordu. Sanki bugün fazla enerjisi vardı, mutlu gibiydi bu derya. Yazın kavurucu sıcağına rağmen bir oraya bir buraya salınım yapıyor ve masamızın hemen yanında bulunan duvara çarpıp geri çekiliyordu.

Açık büfe kahvaltı içeri yerleştirildiği için önce eşyalarımızı dışarıda bulunan masada bırakmış daha sonra da yemek istediğimiz yiyecekleri tabağımıza doldurmuştuk. "Burası sence de pahalı bir seçim olmamış mı?" diye sordum tekrar eskisi gibi samimi olduğumuza inandığımdan. Efe cevaplamak yerine sadece omuzlarını silkmiş ve tabağına sosisleri koymaya devam etmişti. Ben ise binbir çeşit yiyecekten önce hangisini yemeye başlayacağımı düşünüyordum. Seçimimi önce yumurtadan yapmaya karar verdiğimde Efe tabağını neredeyse doldurmuştu.

Ayvalık (İzmir #2)Where stories live. Discover now