7. Bölüm #Çözüm#

20.1K 1.1K 163
                                    

Bölüm Şarkısı: Cambaz- Mor ve Ötesi

Instagram: wattpadizmir

Kapaklarımız değişti, beğendiniz mi bilmek isterim ve lütfen yorumları ve oyları arttıralım gerçekten her birine bakmak benim için çok değerli. Desteğinize minnettarım.

*

Zamanımızı nasıl değil, kimlerle geçirdiğimiz önemlidir. İsterseniz dünyanın en değerli, en eğlenceli anlarını geçiriyor olun; bu vakti yalnız başınıza geçiriyorsanız hiçbir anlamı yok demektir. Dünyanın en güzel yerinde, tepesinde, manzarasında bulunun, ama yanınızda size eşlik edecek biri olmadıktan sonra ne kadar güzel olduğunun ne önemi vardır ki. Belki yalnızlığı seviyor olabilirsiniz, veya birine ihtiyaç duymayacağınızı böbürlenerek anlatmak huyunuz haline gelmiş olabilir; ama duyduğunuz müziğin, tattığınız yemeğin veya okuduğunuz herhangi bir şeyin sizde uyandırdığı duyguların başkasında da oluşmasını istemez miydiniz? İstemiyorsanız, yalan söylemiş olursunuz. Ya da henüz bu kadar değerli bir insanla karşılaşmamışsınızdır. Her iki durumda da acınsası haldesinizdir.

Her ne kadar Efe benim yanımda olsa da kontrolümün olmadığı şeylerde kendimi her zaman şanssız hissetmişimdir. Belki Efe ile bir tatil geçiriyor olabilirdim ama önümüze çıkan engelleri yok etmek için elimden hiçbir şey gelmezdi ve biz de sürekli bir kaçış durumunda olmak zorunda kalırdık.

Efe'ye baktığımda ondan ayrı geçirmem gereken zaman dilimleri birden gözümde aylara, yıllara dönüyordu. Birkaç gün bile uzak dursam hayat enerjim azalmış gibi hissediyordum. Sanki Efe benim diğer yarımmış ve benden uzak durdukça ben hayata yarım bir şekilde devam ediyormuş gibiydim. Ondan ayrı kalmak, Efe İstanbul'a taşınınca, korkulu rüyalarımdan biri haline gelmişti. Nerede olursam olayım onu düşünüyor ve işlerin bu şekilde dönüşmesine lanet okuyordum. Her onun gözlerinin içine baktığımda ise şunu düşünüyordum: Ya bu adamdan ben asla vazgeçemezsem?

O zaman ne olurdu?

"Sakin ol bir çözüm yolu bulacağız." Olan biteni Efe'ye anlattığımda ağzı açık bir şekilde beni izliyordu. "Mutlaka bir yolunu bulacağız, hem önümüzde düşünmek için birkaç günümüz daha var."

"Gitmeni istemiyorum." diye itirafta bulundum. Artık Efe İzmir'de de oturmadığına göre onun gitmesi demek uzun bir süre boyunca görüşemeyeceğiz demekti. Bu yaz benim Ayvalık'tan başka gideceğim yer yoktu ve Efe ile görüşmek istiyorsam onun burada kalması şarttı. "Gitmeyeceğim." Efe kollarını etrafıma sardığında başımı omzunda dinlendirdim. Uykudan yeni kalkmış kokusunu içime çektiğimde, tanıdık his içimi doldurdu ve ben yine huzur içindeydim. "Bir yolunu bulacağız." diye tekrar etti Efe. "Bulmak zorundayız."

Yataktan kalkıp odamın kapısının kilidini açtığımda koridorda kimseyi görmememle rahatladım. Efe odamda ona getirdiğim kahvaltılıklardan atıştırırken ben de banyoya girmiş ve aynada kendi yansımama bakıyordum. Değişen surat ifadem kendimi tanımamı zorlaştırıyordu. Ne zaman bu kadar güvende ve aynı zamanda bu kadar tehlikede hissetmiştim? Olacak şeylerden korkuyordum ve olma ihtimali yaklaştıkça yüreğim ağzıma geliyordu ama farklı bir şekilde sanki bunları da aşacakmış gibiydim. Belki tek başıma değil, biraz yardımla ancak yine de bu duygudan kurtulacağımı hissediyor gibiydim. En azından birinin yanımda olacağını bilmek kendime güvenimi artırıyordu sanki.

Banyodan çıkıp üstümü giyindiğimde Efe'nin de üstünü değiştirmiş olduğunu gördüm. Havlularımızı ve güneş kremlerimizi bir çantaya attıktan sonra ben merdivenlerden Efe ise sarmaşıklardan aşağı inmişti. Dedemle anneanneme gittiğimi haber verdikten sonra Efe ile sokakta buluşmuştuk. Efe kolunu omzuma attıktan sonra tek beden olarak sokakta ilerledik. "Suratın düştü." dedi ve ağız kenarlarımı baş parmakları ile yukarı, gülümser pozisyona, getirmeye çalıştı.

Ayvalık (İzmir #2)Where stories live. Discover now