5. Bölüm #Rakip#

19.3K 1.1K 214
                                    

Bölüm Şarkısı: Zedd - Beautiful Now ft. Jon Bellion

Multimedya: Ayvalık 1. Bölüm

*

Akşam yemeğinden sonra anneanneme masayı kendim toplayacağımı söyledim. Böylelikle yukarıda benden yemek bekleyen sevgilime de yemek aşırabilecektim. Her tabağı içeri götürüp tezgaha koyduktan sonra yeni bir tabağa tenceredeki kalan yemeklerden koydum. Kaşık ve çatalı da tabağın içine koyduktan sonra mutfaktan çıkarken az kalsın anneanneme çarpıyordum.

"Kız yavaş, acelen ne böyle?" diye sordu sanki biran önce yukarı yetişmeye çalıştığımı anlamış gibi.

"Bir sorun yok, anneanne." diye mırıldanabilmiştim sadece. Çok geçmedi ki elimdeki ağzına kadar dolu olan tabağı gördü ve şaşkınlık belirtisi önce gözlerine sonra da ağzına yansıdı. "Sen daha yeni yemek yememiş miydin, bu tabak ne böyle?" O an aklımdan binlerce yalan geçmişti ama hiçbirini mantık çerçevesine oturtamamıştım. Anneannemin şüpheci bakışları ise daha çok stres olmama neden oluyordu.

"Yukarıda atıştıracağım. Öğlen yemeği yememiştim de çok acıkmıştım." Anneannemin suratında oluşan ifade ile yalanımın inanılırlığı test edilmişti. Önümden çekilerek benim geçmem için yer açmıştı. Pek fazla üzerinde durmadığı için kendimi şanslı bulurken bir o kadar da suçlu hissediyordum. Her ne kadar yalanımı yutturmuş olsam da stres geçer geçmez üzerimden kaynar sular boşalmıştı. Bunun böyle gitmeyeceğini farkındaydım. Üç ay, koskocaman bir süreydi. Her birinde acıktım yalanını uyduramayacağım belliydi. Kaç kere inanırlardı ki?

Yaptığım ve yapmakta olduğum şey beni kendi köşeme itmeye başlamıştı. Ne zaman bu kadar yabancı ve gözü pek biri olmuştum. Ne zaman bu kadar cesur ve bir o kadar da korkaktım, anlam veremiyordum. Her akşam yastığa başımı koyduğumda kapının kilitli olmasına rağmen açılacakmış gibi olduğunu düşünmek ve yatakta sevgilimle yan yana olduğumun görülmesi beni öyle bir korkutuyordu ki, neredeyse uyuyamıyordum. Sonra yanımdaki kişiye bakıyordum. Sanki hiçbir sorun yokmuş gibi geliyordu, her şey hafif ve kedersiz oluyordu bir anda. Dertler bir anda uçup anlamını yitiriyordu. Sanki dünyadaki tek sorun Efe'siz kalmaktı. Sanki o olmazsa, geriye dönüp neden böyle bir şey yapmadım diye kendime kızacaktım. Yaptığım şey yanlıştı, arkadan iş çevirmek tabiki hatalıydı. Ama konu o olunca günahlar, bir melek kılığına girmiş yanıltmacaya dönüyorlardı. Her ne kadar dikkatli bakarsanız bakın aradaki farkı da ayırt edemiyordunuz.

Kapıyı açtığımda Efe yatakta oturmuş telefonunda bir şeyler kurcalıyordu. Benim içeri girmemle gözleri elimdeki tabağa kaydı ve yataktan kalkıp elimdeki yiyecekleri kucağına yerleştirdi. İştahla sanki hayatında yemek görmemiş gibi hızla yiyen Efe, tabağı bitirir bitirmez tekrar bana bakmaya başladı. Daha sonradan anladım ki Efe ile arama girecek tek şey yemekti. Nefret ettiği şeylerden birinin de aç olmak olduğunu biliyordum, bu yüzden açken agresifleştiği sahnelere çok tanık olmuştum. Yanıma oturduğunda şortumun cebine sakladığım çikolatayı çıkardım. Gözleri bir anda parladı, ben de bunun üzerine saçlarına elimi sokup karıştırdım.

"Bundan hoşlanmadığımı biliyorsun." Dediği şeyi pek de takmayarak elimdeki çikolatayı ikiye böldüm. Kendi yarımdan bir ısırık aldığımda bu sefer dikkati dağılan ben olmuştum. Efe Parlar ile benim arama girebilecek bir şey daha vardı: Çikolata.

Çikolata dendiğinde en yakınımı bile satabilirdim, hele de uzun süreli bir diyette olup hiç çikolata yememişsem açlığımı gidermek bir hayli zorlaşıyordu. Çikolatamı hızla bitirdiğimde daha Efe bir parça almış ve onu da hala ağzında öğütmekteydi. Bir yandan telefonunda göremediğim biriyle mesajlaşırken bir yandan da aheste aheste elindeki kurabiye parçacıklı çikolatayı yiyordu.

Ayvalık (İzmir #2)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz