2. Bölüm #Asker#

26.5K 1.6K 213
                                    

Bölüm Şarkısı: Somewhere Only We Know - Le Petit Prince

Sokağın lambasının altında durduğumuzda dikkatim ellerimizdeydi. Uzun parmakları benimkilerinin arasından geçmişti ve sımsıkı bağlanmıştı. Birbirine kenetlenmiş ellerimize baktığımda hep İzmir'i hatırlıyordum. İlk anlarımızı, ilk dokunuşlarımızı ve her birinin özel bir anıyla birlikte olması işte bu ellerimiz gibi bağlantılıydı. Siyah ojeli tırnaklarım, onun elinin tersinde şekilli bir şekilde durmuş ve bir uyum içinde sallanıyordu. Her değen tenimiz ile heyecanım artıyor ve onun o yüzünü tekrar görme ihtiyacı seziyordum.

Sokakta geceden kalan bir sessizlik ve bunu bozmayı seven ağustos böceklerinin sesi duyuluyordu. Bir süre sadece kaldırıma oturup bu içi geçmiş sessizliği dinledik.

"Ağustos böceği ile karıncanın öyküsünü biliyor musun?" Efe'nin omzundan başımı kaldırıp baktığımda şaka yapmadığını fark ettim. Oysaki böyle saçma bir soruyu sormasının tek nedeninin sessizliği yok etmek olduğunu düşünmüştüm ancak gayet ciddiydi.

"Yani, çocuklara ders vermek amacı ile yapılmış bir öykü işte." Üzerinde düşünmediğim bu cevap Efe'yi tatmin etmedi.

"Peki sence büyüklere verdiği ders ne?" diye sordu tekrardan. Bunun üzerine suratımı ekşittim ve kıkırdamaya başladım. "Şaka yapıyorsun değil mi?" Sorum üzerine Efe kafasını iki yana salladı ve iyice kulağıma yaklaştı.

"Ya ağustos böceği karıncaya aşıksa..."

"Saçmalama!" dedikten sonra Efe'nin koluna vurdum. O da her ne kadar gülümsese de açıklamaya devam etti.

"Ağustos böceği karıncanın kapısına yemek almaya gidiyordu değil mi?" diye sordu Efe. Kafamı evet anlamında salladım yanıt olarak. "Ve karınca da buna vermiyordu hiçbir şey."

"Evet ancak da bu bir şey kanıtlamaz."

"Bal gibi de kanıtlar. Karınca, ağustos böceğini sevmiyor demek ki." Elimde olmadan gülmeye başladım. Kendimi durduramayınca elimi ağzıma götürüp kapatmaya çalıştım ama Efe'nin dediği mantıksız şeyler benim uyku sersemliğimle birleşince mantık çerçevesinden çıkıyordu.

"Neden aşklarını küçümsüyorsun ki? Ağustos böceği aşkından her gece şarkı yazıyor, sırf karınca onu duyabilsin diye. Ancak karıncanın pek tınladığı söylenemez, ama duyduğundan eminiz." Gülmemi kesip üstünde birazcık da olsa düşündüm. Mantıklı olabilir miydi? Gerçekten seviyor muydu karıncayı, sesinden rahatsız olduğumuz ağustos böceği?

"Kışları ne oluyor peki?" diye sordum. Amacım tezini çürütmekti ancak Efe bundan geri kalmadı.

"İntihar ediyor ağustos böceği." Yüzünü başka tarafa çevirip gözleriyle uzaklara daldı. "Aşkına karşılık bulamadığı için."

Ağustos böceğine karşı duyduğum nefret bir anda soldu ve hislerini düşünmeye başladım. Bir karınca asla tembel bir ağustos böceğine bakmayacaktı. Ayrı dünyaların insanlarıydılar, bu durumda hayvanları, ancak bu ağustos böceğini durdurmuyordu. O an yazın bitmemesini istedim çünkü ağustos böceğinin son günleriydi ve karıncayı görmeye ihtiyacı vardı. Tıpkı benim Efe'ye ihtiyacım olduğu gibi.

___

Arka kapıyı açtığımda evdeki tüm ışıklar söndürülmüştü. Salona baktığımda dedemin televizyonun sesi açık bir biçimde uyuyakaldığını gördüm. Kumandayı alıp televizyonun sesini kıstıktan sonra dedemi yerine yatması için uyandırdım. Dedemin horlaması biranda kesildi ve gözlerini kocaman açtı. Onu yalvar yakar yukarı çıkardıktan sonra tekrar aşağı indim ve bahçede komutumu bekleyen Efe'nin yanına gittim.

Ayvalık (İzmir #2)Where stories live. Discover now