13. Bölüm #Oyun#

10.1K 814 89
                                    

Bölüm Şarkısı: Ah Bu Ben- Medcezir

*

Eski Yunan tiyatrolarında bıçaklanma, adam öldürme gibi seyirciyi dehşete düşürecek sahnelere yer verilmez derdi bir öğretmenimiz. Ne oluyorsa olsun sahne arkasına olmuş gibi yapılır ve sadece haberi sahnede sunulur diye eklemişti. İnsanlar da birer Yunan tiyatrosu eseri gibidirler. Her biri kendi yazılmış repliğini oynamaktadır. Sahne önünde mükemmel bir performans sergiler her biri, kuliste yaşanan olaylara rağmen. Ama bunlardan hiçbiri karşı tarafa yansıtılmaz. Ölüm haberine gelince, bazılarımız bu haberi çarpıtıp yalan söylemeyi tercih ederler. Bu, ama, onların kötü bir oyuncu olduğunu göstermez. Bu sadece seyirciyi dehşete düşürmemek içindir.

*

"Ben içecekleri getiriyim." diye ayaklandı Ecem. Çimlere minderleri sermiş otururken Ecem'in ayaklanması üzerine ben de yerimden kalktım. Kerem ile Efe'nin yanında yalnız başıma kalmaya çekinir olmuştum ve sürekli bundan kaçınıyordum. Biliyordum sonsuza kadar bu böyle devam edemezdi ancak şimdilik bunu düşünecek gücüm kalmamıştı.

"Sana yardım ediyim." dediğimde Kerem'in şüpheci bakışlarımı üzerime çekmiştim. Yaptığım her hareketi şu anda tek anlayan insan o olduğu için üzülsem de saygı duymak zorundaydım. En küçük bir hatamda sinirlenip ağzındaki baklayı dökebilirdi.

Ecem'in peişinden mutfağa girdiğimde Ecem içecekleri buzdolabından çıkarırken ben de bardakları tepsiye diziyordum. "İçeriden birkaç şey getirip geliyorum." İçecekleri bardaklara boşaltmayı bitirdiğimde Ecem elinde kutu oyunlarından yapılmış bir kule ile geri döndü. Önünü görmekte zorlandığı için kafasını yandan çıkarmıştı. Bana göz kırptıktan sonra bahçeye yöneldi. Ben de tepsiyi alıp mutfaktan dışarı çıktım. Ecem'in elindeki kutuların çokluğunu gördükten sonra Efe oturduğu yerden kalktı ve kutuları çimene yerleştirdi.

"Bu kadar oyunumuz olduğundan haberim yoktu." diye söylendi Kerem. İçecekleri her birine dağıttıktan sonra ben de yerime oturabilmiştim. "O zaman hangisi ile başlayacağız?" Kerem'in sorusunu Ecem cevapladı.

"Herkesin iki oylama hakkı olsun. En çok oy alan oyun kazanır." Ecem eline ilk kutuyu aldığında bunun Monopoly'nin bir versiyonu olduğunu gördüm. Monopoly'i gerçekten çok severdim. Ancak uzadığında sıkıcı hale gelebiliyordu. Yine de oynamak istediğimden parmağımı havada buldum. Ecem ve Kerem oyunu pek tutmadıklarından seyirci kalmayı tercih ettiler. Bir süre sonra Efe de parmağını kaldırdı. Gülümsemesinin altında 'Çiftler aynı oyunu sever.' anlamını çıkardığım için kendimden utandım. Yaptığım hata her mutlu anımı bloke mi edecekti hep?

Ecem Monopoly'i kenara bırakıp eline Tabu'yu aldı. Bu sefer benim dışımda herkesin elleri kalkmıştı. Oy çokluğundan dolayı bu oyunun öne geçmesi her ne kadar moralimi bozsa da hepimizin isteyeceği bir oyunun mutlaka çıkacağını düşünüyordum. Sıradaki oyun Cranium'du. Ancak onu da oynayacak beyin gücüm olmadığı için parmak kaldırmamıştım. Oy veren tek kişi ise Ecem'di.

"Son oyunumuz da Uno arkadaşlar." Kimse Uno'ya parmak kaldırmadığında seçilen oyun Tabu olmuştu.  "Eşler nasıl olacak?" diye sordu Efe.

"Kızlara erkekler yapabiliriz." Kerem Ecem'in önerisine burun kıvırdı ve şu sözleri ekledi. "Kızlara erkekler mi? Nerdeyiz biz 75. Yıl Kız Lisesi mi?" Hafifçe kıkırdasam da komik olmadığını biliyordum.

"Ben Ece ile olayım, Efe de Ecem'i alsın?" Herkes bana uyar şeklinde kafasını salladığında Kerem ile göz göze geldim. Elimde olsa yüzünde oluşan o gülümsemeyi dağıtacak bir tokatı yüzüne yapıştırmak isterdim. Ona böyle bir öneride bulunduğu için sitem etmek isterdim ve tek gecede içime kocaman bir pişmanlık oturttuğu için ona kızmak isterdim. Ama bunun yerine bulunduğum yerde konumumu değiştirdim ve Ecem'in açtığı oyunun kurulmasına yardım ettim. Her iki takım da piyonunun rengini seçtikten sonra oyuna ilk başlayan Efe ile Ecem oldu.

Ayvalık (İzmir #2)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن