Teknoloji Milattan Önce Çok Daha İlerideydi

930 24 5
                                    

MİLATTAN ÖNCE TEKNOLOJİ ÇOK DAHA İLERİDEYDİ!

(BU TEKNOLOJİ NASIL YOK OLDU?)

İlk kez bu teori üstünde çalışmalara başladığımda güzel bir yazının ortaya çıkabileceğini düşünmüştüm. Nitekim araştırmalarımı da, her şeyin yerli yerine oturabilmesi için, günden güne arttırmıştım. Bu tezi hazırlarken her zaman iki büyük unsurun çatışmamasını umut etmiştim. Bilim ve Din. Neyse ki korktuğum olmadı, aksine iki unsur birbirini tamamladı. Bu yüzden ilk yazıya güvenim ve tezimin doğruluğuna inancım bir hayli artmıştı. Yazıyı yazıp yayınladıktan sonra ise aldığım tepkiler beni ikinci yazıya doğru itti. Beklediğim etkiyi yaratmıştı, beklediğim tepkileri elde etmeyi başarmıştım. Yaklaşık 3 senedir yazıyorum ve birkaç kademe atladığımı gelen yorumlar aracılığıyla öğreniyordum. İlk iki yazının ortak bir sorunsalı vardı: Madem böyle bir teknoloji vardı, bu nasıl yok oldu? 2 yazının üstünden yaklaşık 3-4 ay geçtikten sonra yeni bir yazı ile bu sorulara cevap vermem gerektiğini düşündüm. Son zamanlarda gelen yorumların da bu soru odaklı olması bu düşüncemin hayata geçmesine yardımcı oldu. İlk iki yazının hikâyesini kısaca özet geçtikten sonra üçüncü kez gemiye binip alışılmış kıyılardan uzaklara gidelim diyorum. Ne dersiniz?

Eski çağlarda insanlar ateş yakardı, avcılık ile uğraşırdı, toprağı eşelerdi ve taştan aletler, inşalar yapmaya çalışırlardı. Benim tezime karşın anti-tez sunan insanların genel dayanağı bu cümleler olmuştu. Ancak arada ince bir çizgi vardı: Eski çağlar derken kim, neyi kastediyordu? Bu cümlelerin hepsi gerçekti arkeolojik bulguların hayal ürünü olduğunu iddia etmiyorum ancak insanlık hayata buradan başlamamıştı. Eski çağların öncesi, yeni çağdan çok daha yeniydi. Teknoloji milattan önce çok daha gelişmişti. Bunu şöyle bir örnekle daha iyi açıklayabilirim. Yaşamı 100 katlı bir binaya benzetelim, insanlık her katı teker teker çıkıyor. Tabii ki her çıktığı katta naçizane bir şeyler bırakıyor. En üst kata çıktığında işe bir şeyi yanlış yapıyor ( İlk yazıdaki ayeti hatırlayın) ve aşağı düşüyor. İnsanlık bütün birikimi ile yerle bir oluyor. Bunu kıyamet olarak nitelendirenleri duyuyorum. Hayır! Kıyametin kopması, binanın tamamen yıkılması anlamına gelir. Oysa bu insanlık 100 katı çıkarken, geride bıraktığı şeyler arasında insanın kendisi de vardı. Kalanlar tekrar toplanıp, güçlenip oraya ulaşmak için çabalıyor. Faciadan bir şekilde kurtulan kesim, 100.kata çıkmak için amansız mücadelesini sürdürüyor. Bu döngü böyle sürerken günün birinde bu bina yıkılıyor ve ahiret hayatına geçiş başlıyor...

Anlattığım bu ufak örnek insanlığın aslında hiçbir zaman tam anlamıyla bitmediğini sadece faciayı atlatanların hayata sıfıra yakın bir yerden başladığını açıklamak içindi. Tabi durum bu olunca herkes faciayı merak ediyor. Tabii ki benim de kendime göre bazı teorilerim var ancak kesin hüküm verebilmek için o dönemde yaşamaktan başka şansımız yok. Bana mantıklı gelen birkaç teoriyi sizinle paylaşacağım. Ortada bir facia veya "yok oluşa ramak kalma" gibi olayların yaşandığına eminim. Sadece türü muamma. Bu faciadan sonra ortaya çıkan uygarlıkların bizim bildiğimiz Sümerler, Mısırlılar... gibi ilk çağ medeniyetleri olduğunu söylemiştim. Bu uygarlıklar ondan öncekilerin kalıntılarını taşıyordu. İlluminati gibi gizli örgütleri ve dünyanın arka planını araştırmaya başladığım ilk zamanlarda "David Icke" adlı bir yazarla karşılaşmıştım. Fikirlerinden fazlasıyla etkilenmiştim ve büyük saygımı kazanmıştı. Okuduğum bir kitapta onunda bu teknoloji ile ilgili fikirlerine rastladım. Geçmişten birini görmenin heyecanı, aynı fikirlere sahip olmanın mutluluğu ile birleşiyordu.

Icke bu teknolojinin kaynağını farklı bir şekilde gündeme getiriyordu : "Sümer toplumunun gelişmesi ve en üst seviyeye çıkması Mars'tan geldiği iddia edilen Aryan Irkın, Kafkas dağlarından Orta doğu bölgesine doğru ilerlemesi ile mümkün olmuştu. Sümer, Mısır ve İndus Vadisinde bir anda çok ileri uygarlıklar ortaya çıkması da bu düşünceyi bir nevi destekliyordu. Ben kendi fikirlerim ile bu teknolojinin nereden geldiğini, nasıl işlendiğini, ne zaman ve kimler tarafından kullanıldığını anlatmıştım. Taşların yerine oturması için geriye sadece nasıl yok olduğunu bulmak kaldı. Yavaştan giriş kısmına noktayı koyarken şunu söylemek istiyorum; herkes bu teknolojinin kaynağı karşısında farklı düşüncelere sahip ve bu tek bir şeyi kanıtlıyor: O teknolojinin var olduğunu. 3. kez ve daha emin şekilde söylüyorum: Milattan Önce Teknoloji Çok Daha İlerideydi!

İLLUMİNATİΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα