- İbadethane de buldum, erkekler kısmında. Öyle elimde kalmış.

Esin genç adamın uzattığı kenarları mavi üstüne gri motifli çerveveyi alarak incelemeye koyuldu.

İçindeki bir aile fotoğrafıydı. Fotoğraf stüdyosunda klasik bir arka planın önünde çekilmişti. Bir genç kadın ve adam, önlerinde oturan biri erkek diğeri kız iki çocuk... Alt kısmında ise fotoğraf stüdyosunun adı yer alıyordu. Biraz bakınca fotoğraf, kenarlarının hafif kırık olmasından eski olduğunu ele veriyordu.

Esin, dudaklarını yukarı doğru büzerek:

- Mutlu aile tablosu...

Esin'in, onlar gelmeden önce burada birilerinin yaşadığına dair kanıları daha da güçlenmişti. Salgından sonra burada birileri yaşamıştı. Kim ailesinin fotoğrafını ibadethanede bırakabilirdi ki? Bunun olması için orada vakit geçirmiş olmak gerekliydi.

Deste:

- Ya çocuklar, içerideki duvara da o yazıyı yazan onlardı demek ki. Bu resim de onlardan birine aitmiş muhtemelen.

Genç adam, Deste'ye hak verircesine:

- Aynen, üstelik bu kadar zombi cesedi, duvarlara saplanmış kurşunlar, kırık camlar... Yazık ya.. Kim bilir başlarına ne geldi... Belki de buradan canlarını zor kurtarıp kaçtılar.

Esin, biraz üzülmüştü fakat saçmaladığını düşünerek:

- Neyse ne. Biz işimize bakalım.. Depoları doldurdunuz mu? Her şey tamam mı?

- Tamamdır Esin. Kamyonetler doldu. İçerideki kilerde bolca pirinç ve mercimek bulduk, ayrıca şeker. Ve bolca abur cubur.

- İşte bunu sevdim!

Esin memnuniyet içerisinde Deste'ye ve genç adama tebessüm göndermişti. Ardından konuşmasına devam etti:

- Alabildiğiniz kadar alın! Bunları götürdükten sonra buraya bir daha uğrayacağız.

- Kamyonetler taşacak durumda. Daha ne kadar alacağız ki?

Esin genç adamın ona akıl verdiğini düşünerek, kısa bir süre, biraz ciddileşerek, mavi gözlerini hafif kısarak sert bir bakış fırlattı. Ardından ilgilenmiyormuş gibi yaparak başını yukarı kaldırıp, kafasını çevirdikten sonra elleriyle saçlarını düzeltti. Genç adama tekrar dönerek, sıkılmış bir ifadeyle nefesini verirken konuştu:

- Depolar tamam dedin değil mi?

- Evet.

- İyi, şu cesetleri de toplayıp imha edin. Bir daha geliriz. Görmek istemiyorum.

Genç adam "Tamam" anlamında başını salladıktan sonra:

- Yakacak mıyız?

- Aynen öyle.

- Eğer burada ateş yakmaya kalkarsak bu çok tehlikeli olabilir.

Esin, biraz düşündüğünde adama hak vermişti.

- Sizde az ötede yakın, burada yakmanız şart mı? Her neyse... Şöyle bir köşeye yığın bari. Havaya falan uçarız şimdi. Uğraşmayalım yakmakla.

O sırada mavi renkli bir otomobil tesislerin girişinden hızlıca girmiş, frenleyerek Esinlerin karşısında durmuştu.

Bir anda tozu dumana katıp gelip, hızlıca önlerinde duran araç onların anlık ürkmesine sebep olmuştu. Esin, şoför kapısının hizasına doğru birkaç adım yürüyüp, kendisini hesap sorma pozisyonuna geçirmişti.

Deste ve genç adam da Esin'e eşlik edercesine yanına gelmişlerdi.

Aracın kapısı açıldı. Şoför kapısından aşağıya inen kişi, yüzü yaralı ve dudağı hafif patlamış, saçlarının fönü bozulmuş genç bir erkekti:

- Mete?!

Esin, Mete'nin bir kavgadan çıktığını, Gülperi'nin telsizdeki Mete'yle ilgili cümlelerini hatırlayıp, bundan bahsettiğini anlamıştı. Şaşkın bakışlarını hafif ciddi ve alaysı bir yüz ifadesine döndürürken Gülperi'nin arka koltuktan indirdiği genç bir kız, egolu tavrından taviz verip, dikkat kesilmesini sağlamıştı.

Mete, sol taraftan inen Gülperi ve genç kıza yol vermek için arabaya yaslanırken sırıtıyordu.

Gülperi, kaçmak isteyen genç kızı zapt ede ede Esin'e doğru götürürken bir yandan da uyarı üzerine uyarı yağdırıyordu:

- Sus! Yürü, yürü dedim sana!

Gülperi, arabanın önüne kadar geldiğinde genç kızın kolunu bırakmıştı.

Kız, başını kaldırıp gözünün önüne girmiş saçlarını düzeltti. Karşısındaki kız ve yanındakiler onu şaşkın ve dikkatli nazarlarla süzerken, ayrıldıkları yere geri döndürüldüğünü öğrendiğinde bir an tansiyonu düştüğünü hissetmişti.


YAŞAYAN SON ÖLÜLER "Zombi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin