- Kardeşim, bir yerde oturup konuşalım.

arkasındaki yolcuların yemek yeyip, dinlendikleri kısmı işaret etti:

- Oraya gidelim.

- Bundan emin misin?

- Evet, niye ki?

- İçeride ne olduğundan haberin yok be kardeşim.

- Yoksa?

- Evet, içeride ölüler var!

Didem, aracın camından onları gözlüyordu, bir terslik mi vardı? Bu adam da kimdi böyle ? Biraz sonra Gökalp'in yere bıraktığı suyu alıp, kendisine doğru yaklaştıklarını görünce sorun olmadığı kanısına varmış, içi rahatlamıştı. Araçtan indi ve gelenlere doğru biraz yürüdü. Yürürken sarı topuz saçları açılmış, esen rüzgarda dalgalı saçları dalgalanmaya başlamıştı.

Üçü bir araya gelince, Didem, Taner'e sahte gülümseme fırlattıktan sonra, onun başını indirdiği zaman Gökalp'e "Bu kim?" der gibi bir bakış attı. Gökalp, göz kapaklarını dolu dolu bir saniye kadar kapalı tutup tebessüm ederek "Sorun yok" der gibi bakış atarak karşılık vermişti.

- Didem, Taner. Taner, Didem.

Didem, karşısındaki adama bakarak:

- Memnun oldum.

diyerek Taner'in uzattığı elini sıktı.

- Bende.

***


Gökalp, Didem ve Taner, içerideki marketten tabure alıp oturmuş ve dondurma dolabından üç tane en pahalısından dondurma alarak yalamaya başlamışlardı. Gökalp'in içinde bir his vardı, belki bu çocuk annesi ve yengesini görmüş olabilir miydi ? Muavindi, belki onların olduğu otobüste de görevli olmuş olabilirdi. Annesi, bu bitmez günün bir önceki gününde, İstanbul'da olaylar yeni yeni patlak verirken gitmişti. Acaba sağ salim Edirne'de inebilmişler miydi? Aklında bin bir türlü felaket senaryosu ve soru dolaşırken, dondurmanın soğuk ve lezzetli tadına kapılıp, sormayı unutacak gibi hissedince konuşmaya başladı:

- Taner, sen ---- Seyahatte muavinim dedin, sana bir şey soracağım.

- Tabii, sor.

- Benim annem ve yengem dün 20:30 da sizin firmanın biletini aldı ve Esenler Otogarından otobüse binip gitti, acaba onları görmüş olabilir misin?

Taner, başını yere eğdi, yüzü düşmüş, adeta yaşadığı bir şeyler hafızasında tekrar canlanmıştı, gözleri korku dolu, yaşadığı dehşeti tekrar hatırlamanın vermiş olduğu sıkıntıyı yansıtıyordu.

Gökalp, Taner'in ruh halinin değiştiğini görünce endişe içine girmiş, kesin bir şeyler bildiği hissine çoktan kapılmıştı. Susmasını istemiyordu.

- Gördün mü?! 41-42 yaşlarında, esmer siyah saçlı, diğeri kumral saçlı iki bayan, yanılmıyorsam kapı tarafındaydı koltukları

Taner, başını kaldırdı, yutkundu ve önce Didem'e, sonra da Gökalp'e bakarak konuşmaya başladı:

- Ben en son, en son ki seferimde Edirne'ye doğru gidiyorduk, bizim şöför aüaber de uyukluyormuş, otobüs şarampole yuvarlandı!

Gökalp in kalbi yerinden çıkacakmış gibi korkudan ve endişeden hızlı hızlı çarpıyor, o otobüs olmamasını umuyordu.

Sessiz bir ses tonuyla, yüzünde ciddi ve biraz endişe dolu bir halde, fısıltı halinde yavaşça sordu:

- Hangi otobüs ?

- En son ki, 20:30 seferinden başka sefer olmadı.

Taner devam ediyordu:

- Gözlerimi açtığımda otobüsten fırlamış olduğumu anladım, gözümü araladığımda otobüsün içinden sesler geliyordu, böyle ne bileyim? yamyam gibiydiler (!) Dışarıya savrulmuş insanlar... Yamyamlar, yaralı insanlara saldırıyordu gözlerimin önünde! Birbirlerinin kollarını bacaklarını... Aman Allahım! Oradan bir şokla nasıl kaçıp kurtulduğumu hatırlamıyorum. Ama, gerçekten ben ömrüm boyunca böyle bir şey görmedim. O an ki dehşeti anlatamam size!

Taner, başından geçenleri anlatırken yaşadıkları gözünün önüne gelmiş, adeta tekrar yaşıyormuş gibi olmuştu.

Gökalp, dolu dolu olan gözlerinin musluklarını serbest bıraksa hüngür hüngür akıtacaktı gözyaşlarını. Dudaklarını ısırdı, yaşama umudu da elinden kayıp gitmiş miydi yoksa?

Didem, Gökalp'in halini görünce onun elini tutmuştu. Taner'e dönerek:

- Sen gördün mü bu kadınları peki ?

- Maalesef evet! onlara kek ikram etmiştim.

Gökalp, aniden:

- Bu otobüs nerede şu anda?

Gökalp, hızlı ve öyle bir ses tonuyla sormuştu ki Taner ilk önce şaşırdığından cevap veremedi:

- Anlamadım?

Gökalp, dişlerinin arasından haykırdı:

- Otobüs nerede dedim?

- 7 - 8 km kadar ileride, ama dur gitme nereye kalktın? şimdi, ya gitsek de çok tehlikeli!

- Düş önüme!

YAŞAYAN SON ÖLÜLER "Zombi"Where stories live. Discover now