Gözlerim Giray'a döndüğünde bizi dinlemediği ve elindeki tablet bilgisayara odaklandığı belliydi.

"Peki aşamaları ne? Planın yani?"

"Akın bir sokak arkada konumlanarak bizi yönlendirecek. Gece kulübünün üç kapısı var. Biri otele uzanıyor, biri dışarı çıkıyor, diğeri ise kumarhaneye açılıyor. Ancak kumarhaneye açılan yol belirsiz, bu yüzden herkesten önce gece kulübüne yerleşip Kambur'u takip edeceğim."

Bu sırada Anıl'ın ağzından anlamsız homurtular yükseldiğinde Tuğba ona bakmadan gözlerini devirdi.

"Kaan, restoran kısmına uzanan malzeme alışverişi sırasında mutfağa sızacak. Ve yönlendirmem ile kumarhaneye açılan geçide ilerleyecek. Böylece garson kılığında, gizli görüşmeyi dinleyebilmemiz için bize bir kanal oluşturacak."

Her şey kafamda sıraya girdi ama bu aynı zamanda sorular da oluşturmuştu.

"Giray?" diye sordum. O tam olarak ne işe yarayacaktı?

"Kumarhanenin herkese açık olan kısmında sıradan bir oyun masasında olacak. Hemen sonra da Süleyman'ın ardından katlardan birine ilerleyecek ve puf... Süleyman yok."

Kaşlarım çatıldı ama aynı zamanda bir merak dalgası da yayıldı yüzümde.

...

Yaklaşık bir saat sonra bir minibüsün arkasında Akın'la birlikte oturuyordum. Diğerlerini galeride bırakarak çıkmış ve herkesten önce otelin bir sokak arkasındaki yerimizi almıştık.

Odadakinin aksine burada daha az ekran ama fazlaca kablo vardı. Akın'ın uzattığı kulaklıkları takarken etrafı izlemeye devam ediyordum.

"Hey bebek," dedi Akın gözlerini ekranlar arasında gezdirerek. "Hazır mısın?"

"Evet." Tuğba'nın sesi kulaklıklardan sızarak kafamın içine dolduğunda gözlerim onu aradı ekranda.

"Güzel," dedi Akın. "Elli metre ileride bir taksi var."

Akın'ın bakışlarını takip ederek bir caddeyi gözeten ekranı izledim. Hemen sonra mini kırmızı elbiseli bir sarışın taksiyi durdururken girdi görüntüye.

"İyi akşamlar," dedi Tuğba. Devamında otelin adresini tarif etti taksiciye.

Taksinin bulunduğu görüntü çeşitli açılar değiştirmeye başladığında Akın başka bir ekrana döndü. Burada önce bir otopark görünüyordu, Akın'ın tuşlamasının ardından büyük bir depo kapısı yer aldı görüntüde.

"Araç henüz görünürde yok," diye mırıldanıp sağdaki küçük pencereden bir konuşma kanalı daha açtı. "Hayatımın anlamı, beni duyuyor musun?"

"Bağırmasana amına koyayım," diye inledi Kaan. "Kulağım..."

Akın gözlerini devirdi. "Arkadan ses seviyesini ayarla."

Bu sırada Tuğba'nın sesinde dalgalar oluştu. "İçeri giriyorum."

"Kamera hazır mı?"

"Başlat," dedi Tuğba kendinden emin bir sesle. Akın'ın müdahalesiyle video kaydını andıran bir görüntü dönmeye başladı. Tuğba yakasındaki kamera ile kulübün kapısına ilerliyordu.

İki dakika sonra bu kamera müzik ve ışıkların çevrelediği bir insan havuzuna dalmıştı. Çok geçmeden bir köşeye oturup sipariş verdi Tuğba.

"Depo kapısı açılıyor," diye bildirdi Akın. Az önce bomboş duran görüntüde şimdi ayaklanma vardı. Büyük sürgülü kapı önüne bir kamyonet yanaştı.

MÜPHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin