Bu hikayenin bazı bölümleri pornografik ve vahşi olacaktır ve pornografiye zaman zaman gifler de eşlik edecektir.
Rahatsız olacakların hikayeyi okumaması önerilir.
-
-
-
Paris'te Gece Yarısı kimlerle konuştuğuma dikkat etmeliydim.
Kimin işine burnum...
Efsane bir bölümle geldim! Özellikle hikayenin son paragraflarına doğru orgazm yaşamazsanız gelin yüzüme tükürün :D Uzatmayacağım, bölüm sonunda konuşuruz zaten :)) Yorumlar çok güzel, çok tatlı :D Keşke daha çok olsa. Tıpkı oylar gibi :D Mesela siz bana oy ve yorum verince ben buna dönüşüyorum :D
O yüzden +50 oy ve 15 yorum lütfen :))
Keyifli okumalar :))
35. Bölüm
Nazlı Savcı
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Saat sabahın dördüne yaklaşırken önümdeki belgeleri tek tek incelemeye devam ediyordum. Eyşan haklıydı; Adana'da bulunan ve Kenan Gürsoy'a ait üç müzikhol daha önce yeraltı kumarhanesi olarak baskın yemişti. Üç müzikholden ikisi aklansa da geriye kalan bir tanesi mühürlenmişti. Ve şaşırtıcı bir şekilde Kenan Gürsoy yasadışı kumarhane açıp işletmekten tutuklanacakken mevzubahis kumarhane sadece bir hafta önce bir başka işletmeciye devredilmişti.
Kenan Gürsoy'un kargoculuk tershanesine ne zaman baskın yapılacak olsa her şey her zaman tümüyle hukuka uygun bir kılıfa sokuluyordu; sokuluyordu diyorum çünkü bu gemiler ne zaman açık denizde deniz polisine yakalansa muhakkak bürokratik bir engele takılıyordu.
Kara-para aklama iddiaları bugüne dek hiç gündeme gelmemişti ama şimdi bahsedilen influcerlar büyük bir gizlilikle soruşturulduğu için görebiliyordum; online kumar sitelerinden kazanılan vergisiz kazançların ve örgüt getirilerinin parası bu güzellik merkezleri tarafından aklanıyordu. Şimdiden bile on ikiye yakın influcer mercek altındaydı ve hazırladığım iddianamede sekiz kişi bir fiil kara-para aklama suçundan yargılanacaktı. İşin güzel yanı ise tüm bu güzellik merkezlerinin işletmeciliğini Gürsoy Grup'un yapıyor olmasıydı.
Hakan Görgülü ise Eyşan'ın anlattıklarından çok daha fazlasını yapmıştı. İki kez organ kaçakçılığından tutuklanmıştı ve her ikisinde de hukuksal usulsüzlükler sebebiyle dışarıdaydı. Yasadışı kürtaj ve ötenazi suçundan yıllardır süregelen pek çok dava ile soruşturulmaya devam ediyordu. Üstüne bir de doktor ehliyeti varmış gibi gazetelere demeç vermesi vardı. Hakkında 204.2 maddesi uyarınca verilmiş bir mahkeme kararı olmasına rağmen bu adam hala nasıl dışarıdaydı?!
Allah'ım! Resmen mafya devletinde yaşıyorduk...
Elimdeki tüm delillere rağmen Başsavcının soruşturma başlatmaması ise durumu olduğundan da vahim kılıyordu. Üstelik bir değil, tam iki kez soruşturma talebim ret edilmişti. Ve bu, benim Başsavcımızın bu örgüte dahil olma şüphelerimi arttırıyordu. Neden mi? Çünkü Gürsoy Grup'un bugüne dek soruşturmaya giden tüm davaları Başsavcı Adil Kamer ret etmişti.
