2. Bölüm

8.1K 272 86
                                    


2

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

2. Bölüm

Arabadan indikten sonra bile hala titriyordum. Olanlardan kaçıp Fransa'ya gelmiştim ama yine silahlı adamların arasına düşmüştüm. Bu bir kara komedi falan mıydı? Titreyen ellerimi bacaklarıma bastırırken beni götüren adama baktım. Hedefe kilitlenmiş bir şekilde önden önden yürüyor, geliyor muyum diye arkasına bile bakmıyordu. Gerçi bakmasına gerek yoktu. Tam arkamda bir başka adam daha vardı. Ürkek bakışlarımla çiftliği inceliyordum. Burası mücevherattan yapılmış bir kafes gibiydi. Kirli beyaz rengiyle göğe yükselen duvarları gözümü korkuttu. Özenle biçilmiş çimler ve bodur çam ağaçları bahçeyi yuvarlak bir şekilde çevreliyordu. Hala patlamalar yüzünden uğuldayan kulaklarımı ellerimle örtüp önüme baktım. Arnavut kaldırımı taşlarla döşenmiş yürüyüş yolu direk evin girişine kadar uzuyordu. Girişte bıraktığımız güvenliklerin ardından kapıdaki görevlileri fark ederek titredim. Bu adam neyin nesiydi ki bu kadar çok adamı, güvenliği vardı? Yutkunarak duraksadım. Yaşadıklarıma rağmen bu kapıdan içeri girmek konusunda tereddütlerim vardı.

Kısa bir an babamı aramayı düşündüm. Anında buraya gelir, beni içine düştüğüm durumdan çekip çıkarırdı.

Ve sonra kendi cehennemine sokardı.

Düşüncelerimi inkâr edercesine başımı salladım. Tereddütlü adımlarım eşikten geçerken korku bedenimden taşarcasına titriyordum. Arkamdaki adam kapıda bizden kopmuştu ama önümdeki adam beni yönlendirircesine ilerlemeye devam ediyordu. Antreden gördüğüm kadarıyla hemen sağda koca bir salon vardı. Oraya geçeceğimizi sandım ancak önümdeki adam beni merdivenlere yönlendirince annesinin peşine takılan ördek yavrusu gibi takip ettim adamı. Uzun koridorun sonundaki sol kapıyı açarak beni odaya soktu. "Patron geldiğinde yanınıza uğrar. Rahatınıza bakın." Dedi kapı ağzında durarak.

"Ne zaman gelir?" dedim tereddütle.

"Geldiğinde gelmiş olur." Dedi adam; gereksiz bir şeyi açıklamak zorunda kaldığı için sıkılmış gibiydi. Ama ne olduğunu, ne yaşadığını anlamlandıramayan biri olarak Harvey'nin ne zaman geleceğini merak etmem çok mu absürttü?

"Peki, burada ne kadar kalacağım?" diye sordum merakla. O Benjamin denen adam ne zaman bırakırdı Harvey'nin, dolayısıyla benim peşimi?

"Bayan, rahatınıza bakın." Adamın otoriter sesi beni ürkütmüştü doğrusu. Odanın içinde geriye doğru bir adım atıp bekledim. "Patron her şeyi halledecektir."

Ağzımdan nefes verip dudaklarımı ısırdım. Adam arkasını dönmüş, çıkmaya hazırlanıyordu ki konuştu. "Bu güvenliğiniz için." Deyip kapattığı kapının kilidini çevirdi. Refleks olarak kilitlenen kapıya koşup açmaya çalıştım. "Hey!" Birkaç kez daha kapı koluyla cebelleştim ama gerçekten üzerime kilitlemişti. "Bayım! Açın kapıyı!" Kapıyı yumrukladım. "Duyuyor musunuz beni? Kaçmayacağım, açın şu kapıyı!"

Paris'te Gece Yarısı (+18)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon