Bu hikayenin bazı bölümleri pornografik ve vahşi olacaktır ve pornografiye zaman zaman gifler de eşlik edecektir.
Rahatsız olacakların hikayeyi okumaması önerilir.
-
-
-
Paris'te Gece Yarısı kimlerle konuştuğuma dikkat etmeliydim.
Kimin işine burnum...
Her bölüm yeni bir kararla karşınıza çıkmanın utancıyla buradayım :D Ama bu yeni karar sizi mutlu edecek diye düşünüyorum. O yüzden lafı uzatmayacağım. Hanzade okurlarımı hiçbir şekilde mutlu edemiyordum. Ne karakterlerin aldığı kararlar ne bölümlerin uzunluğu ne de bölümler arası zamanın fazla olması... Bu memnuniyetsizliklerden sadece birisine hak verebiliyorum o da bölümler arası zaman. Onun haricindeki serzenişler beni çok fazla etkilemiyor açıkçası. Nitekim her bölümün en az bir saat uzunlukta olmasına dikkat ediyorum ayrıca okuyucunun isteğine göre kalem oynatmak gibi bir huyum yok ne mutlu ki ama bunlar kimi okurlarımı oldukça mutsuz ediyor. Dolayısıyla siz de mutsuzoluyorsunuz çünkü oraya yetişeyim derken burayı ihmal ediyorum... Ama siz PGY okurlarımın daha kolay mutlu olduğunuzu biliyorum. En başından nasıl davranmam gerektiğini bilmeme rağmen yanlış tercihler yaptığım gibi... Artık önceliğim PGY. İnanmayanlar için ise şöyle devam edeyim; bölüm uzunlukları tartışılır elbette ama şimdiden 29. Bölümün yarısı hazır diyebilirim size. 2- 3 bölüm PGY, 1. Bölüm Hanzade şeklinde devam edeceğim artık. Çünkü malum Hanzade'nin kitlesi büyük ve büyük başın derdi gerçekten büyük oluyormuş. Niyetim hiçbir zaman okur yorumları ile hikaye şekillendirmek olmadı. Ben hep aklımdaki hikayeyi yazdım ama öyle olunca da ne İsa'ya yarandık ne Musa'ya... 20 küsür bölüm ve olan onca şeyden sonra hala hikayeye gelen yorumlar Kumalık güzellemesi yaptığım üzerine olunca... Bende şarteller attı. Demorolize olmadan Hanzade yolunda devam edebilmem içinse sanırım bir müddet olumsuz yorumlarla (Olumsuz yorum ve eleştiriyi birbirinden ayıralım lütfen çünkü buradaki durum çok başka) karşılaşmadan yazmalıyım. Bunun için şimdiden çokça zaman kaybetsek de artık bakışım çok daha net ve parlak.
Hepimize hayırlı olsun.
Keyifli okumalar, bol satır arası yorum ve turuncu yıldızlarımız olsun :)) Sınır geçilsin ya da geçilmesin fark etmez ama biz totemimizi yapalım ve +75 oy isteyelim, gerisi sizin vicdanınıza kalsın :))
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
27. Bölümden
O sırada ise Harvey'nin telefonu çalmaya başladı. Aslında açmazdım ama ekranda yazan isim Sparrow'du.
Beklediğim cevabın bu telefon konuşmasında saklı olduğunu biliyordum. O yüzden telefonu alırken "Juliet ne olduğunu sen özet geçer misin?" diye sordum Juliet'e. Ve cevabı beklemeden salona geçtim. Bu sayede salondaki tele-kulağı da def edebilecektim. Gerçi Abella çoktan gitmişti. Liana ise yemek masasının üzerindeki eski sayılı dergileri ayrıştırıyordu.
"Alo." Dedim yüksek sesle. Bu sayede Liana oradaki varlığımı fark edip gidebilirdi. Ama gitmedi.
"Burası yangın alanına döndü dostum." Chase muhtemelen sesimi tam alamadı ya da dediği gibi yangının ortasında algıları biraz bozulmuş olmalıydı. Nitekim sesin Harvey'ye ait olmadığını fark edemeden konuşmaya devam ediyordu. "Brunelle depoyu basanın Eyşan olduğunu öğrenmiş."
