Paris'e Dönüş 25. Bölüm/Part 3

1.3K 108 41
                                    

Bir parta göre uzun bir bölüm oldu. Bunun hatrına sizden bol yorum ve oy bekliyorum. Vallahi kırılıyorum ya. Hanzade geldi PGY'nin pabucu dama atıldı gibi oldu... Eski oylar yok, yorumlar yok... Tam da hikayenin en civcivli, en kalı kısımları başlıyorken hem de. Hikaye resmen kan kaybediyor... üzülyoruk...  Haydi bakalım oy sınırımız sabitlenmediğinden hala +100... Ne yapsam yorum sınırı da mı koysam?...

25. Bölüm/Part 2'den

...Natt'in bana sarılmaya hazırlanan kollarından kurtularak Juliet'in omzundan tuttum. "Siz burada bekleyin." Dedim kendimden emin bir sesle. Aralarındaki problem bendim ve bu iş çözülecekse gözlerimin içine bakarak çözülmeliydi. Nichole'ün ağabeysinin korkusundan dolayı bana katlanmasını ya da sadece ayıp olmasın diye saçımı başımı yolmaktan vazgeçmesini istemiyordum. Madem gizlerim ortaya dökülmüştü sadece benden nefret edeceği kısmı değil, her şeyi bilmesi gerekiyordu.

"Eyşan dur!" Dedi Juliet arkamdan ama bunu dinlemeyeceğimi hepimiz biliyorduk. Koşar adım konteynırın dışına çıktım. Sağa döndüğümde ise oradaydılar. Harvey'nin titreyen elleri kızın çenesini o kadar sertçe tutuyordu ki hem Harvey'nin elleri hem de Nichole'ün sıkışan çenesi bembeyaz kesilmişti. Ve buna rağmen Nichole konuşmaya devam ediyordu. "Yıllarca annemin beni ablama emanet ettiği hikayeyi anlattınız!" Dedi kızgın ve bir o kadar da kırgın bir sesle. "Ve şimdi ablamın katilini burnumun dibine sokuyorsun!" Nichole debelenirken Harvey'nin dolan gözlerini gördüm. Dudakları titriyor ama zafiyetini saklamak adına onları sertçe birbirine bastırıyordu. Oysa Nichole'ün öfkesi o kadar hiddetliydi ki bu öfkeyi fark etmesi imkansızdı. "Bu kadar mı gurursuzsun?!"

Harvey Nichole'ü kendine çekip tekrar sertçe konteynıra çarparken bu kez kızın ayakları yerden kesildi.

"Jules en azından seni sevdi." Dedi Nichole zar zor. Şimdi ayakları yerden kesildiği ve tüm ağırlığı çenesine bindiği için konuşmakta zorlanıyordu ama Harvey'nin bunu bilinçli yaptığının farkındaydım. Nichole ablasının katilinden her bahsettiğinde Harvey içindeki bıçağın üzerine düşüyordu nitekim. "Bu kız ise seni yatağında boğmaya geldi!"

Harvey Nichole'ü tekrar kendine çekince öfkesinin iplerini tutmakta zorlandığını fark ederek aralarına girdim. Savruk bir hareketti ama benim bu savruk hareketimin Nichole'e vereceği zarar Harvey'nin Nichole'ü incittiğinde duyacağı vicdan azabından çok daha tolere edilir haldeydi. Harvey'nin kolundan ittirip aralarındaki bağı bozarak "Dur!" diye bağırdım. Bunun üzerine ise Nichole daha da hiddetlendi.

"Beni koruma!" Diye haykırarak göğsümden itti bir kez daha. Hiç de nazik değildi üstelik. Göğsüm hareketinin şiddetiyle sızlasa da durmadım. "Senin baban gibi pislikler ailemi mahvetti!" Dedi ben Harvey'i tutmaya çalışırken. Elbette başarılı değildim ama en azından kardeşine zarar vermesini engelliyordum. "Ablamı elimden aldınız ama ağabeyimi alamayacaksın, seni ucuz sürtük!" Diye tısladı tükürükler saça saça.

"Shila'yı ben öldürdüm!" Dedi Harvey sonunda dayanamayarak. Kollarım arasındaki mücadelesi zayıflarken pişman sesi kısık ancak sözleri çok netti. "Ablanı ben öldürdüm Nichole..."

Part 3

Harvey kollarımın arasından çıkıp arkasını döndü. Çökmüş omuzlarına itirafı binmişçesine kamburu çıkmıştı. Oysa bu haksızlıktı! Onu öldüren Harvey değildi; Harvey...Sadece ölüme sebebiyet vermişti. Anayasada bile karşılığı vardı bunun. Kendine bu haksızlığı yapmasına izin veremezdim. "Hayır!" Diye atıldım. Nasıl ki ben kendimi acımasızca eleştirirken Harvey araya girip doğruları hatırlatıyordu; işte sıra da şimdi bendeydi. "Sen öldürmedin!" Diye inatlaştım. Bu sırada ikimize birden bakıp durumu anlamaya çalışan ancak ne tepki vereceğini bilemeyen Nichole ise Harvey'nin arkasından giderek kolundan yakalamaya çalıştı. Harvey ise yüzünü ve muhtemel ki göz yaşlarını saklamanın derdindeydi. 

Paris'te Gece Yarısı (+18)Where stories live. Discover now