Aslan Sütü

7.3K 637 162
                                    

Alparslan'ın mecaz ve gerçek anlam ayrımı yoktu. Aral ona "beş dakika dahi yanımdan ayrılmanı istemiyorum."dediğinde bunu ima etmiyordu.Oğlanı yatak üzerindeki bataniyeye sarmalamış ve kucağında mutfağa kadar taşımıştı.

Doğru söylemek gerekirse su bir bahaneydi çünkü ikisi de kurt gibi acıktığını hissetmişti. O kadar efor sarf etmelerinin sonunda bedenleri gerçek manada bir deveyi kesip imha edebilme potansiyeline sahip açlıkla kıvranıyordu. Aral bataniyeye sarmalanmış kolunu dışarı çıkarıp dolaptan kendisi için iri dilim bir peynir çıkarırken Alparslan ise kendisi için ayırdığı rakı ve biralara doğru bakındı.

"Aslan sütü mü ?"dedi Aral alayla.

"Sen içtin aslan sütü."dedi Alparslan sırıtarak. "Sıra ben de."

Kendisi için sadece biraz buz ve rakı çıkardığında Aral onun bazen sadece bir şeyler içebilmek adına karnını doyurduğuna neredeyse emindi. Masadaki dördüncü tabağa dolması gereken şeyleri yemeyi genellikle tercih etmiyordu. Dünya bir gıda kıtlığına girse dahi Alparslan'ın evinde en az on çeşit yiyecek bulunuyordu. Oysa oğlan ya dışarıdan yiyordu ya da peynir yiyip geçiştiriyordu.

Aral bu mevzuyu yumuşatmak için en iyi ortamın şimdi olduğuna dair bir his seziyordu. Usulca sandviçini ısırırken ekmeği biraz meyvesuyu yardımıyla ittirmişti. Lokmasını yuttuktan sonra rakı ve peynir ikilisinin tadını çıkaran oğlanın kucağına ağırlığını vermiş,yanağına da sesli bir öpücük bırakmıştı.

"Hala en sevdiğin yemeği bilmiyor musun?"dedi Aral mırıltıyla.

"En sevdiğim yemek ne bulduysam o."diye yanıtladı Alparslan. "Niye ki ?"

"Sana yapayım mı bir gün ?"dedi Aral göz kırpıştırıp. "Söz bak güzel hatrın için fare zehri falan da koymam. Sinek ilacı için söz veremem ama..."

"Elinden zehir olsa yerim bir,ikincisi de salak değilim amacını biliyorum."diye yanıtladı Alparslan. Oğlanın boynuna bakınıp dudak dişlerken tebessümle mırıldandı. "Biliyor musun bim çeşit mezeden ya da en kral kebapçı salonlarından daha lezzetli hissettiriyor seninle gecenin köründe mutfakta peynir kemirmek."

"Başkası olma kendin ol böyle çok daha güzelsin,ya gel bana sahici sahici ya da anca gidersin diye bir söz var biliyor musun Tarkan'ın ?"diye fısıldadı Aral çekingen bir edayla. Boşta kalan eliyle Alparslan'ın çenesini okşarken haddini aşıp aşmama konusunda tereddütlü hissediyordu. "Onun gibi davranmak zorunda olmadığın her an çok şirinsin."

"Şirin mi ?"dedi Alparslan tek kaşını havaya kaldırıp.

"Siyah ayakkabı içine giydiğin beyaz çoraplara,tespihine,gülüm demene ve cümleye hacım diyerek başlamana rağmen,evet."diye fısıldadı Aral sır verircesine.  "Senin gerçekten birini gözünden bıçakladığına neredeyse inanmış olmama gülüyorum."

"Bıçakladım ?"

"N-Nasıl yani ?"dedi Aral yutkunup. "Ciddi miydi o mevzu ?"

"Evet?" Alparslan'ın yüz ifadesi sertleşirken ses tonu da sertleşmişti. "Yeraltı faresi seni tavlayacak muhabbet bulamayınca oturup beni mi ağzına alıyordu kancık orospular gibi ?"

"Neden birinin gözünü tamamen kör bıraktın?"diye mırıldandı Aral yadırgar bir ifadeyle. "Yani.."

"Yanlış anlatmışlar."diye yanıtladı Alparslan sinirle. Kucağındaki oğlanın belini daha sıkı kavrarken göz kırptı. "Bir gözünü de yüzde elli hasarlı bıraktım,diğeri tamamen kör."

"Şaka yaptığın aşamayı geçtik sanırım."diye yanıtladı Aral.

"Keşke diğerini de tam şiş bıçak yapsaydım."diye mırıldandı Alparslan rakısından uzun bir yudum alıp. "Aklım hala yapmadıklarımda."

"A-Anlamadım ?"

"On üç on dört yaşındaki ortaokullu kızların etek altına bakan,arabada oturup çıkışlarını izleyen bir orospu çocuğu olsan seni de gözüm görmez,seninkini de çıkarırım Aral,daha sayayım mı?"

"İğrenç."

"Herkes kameralı telefon kullanmamalı,ha?" Alparslan içkiden yeniden uzun bir yudum çekerken omuz silkti. "Beni hakkımda söylenen hiç bir şey yalan değil,kendi siklerinin keyfine göre eksiktir sadece. Fazlası var yani,eksiği yok. Ama bir dahakine bana sor,eksikleri de anlatayım."

"Abin de mi öyleydi ?"

"İşine gelmeyen hiç bir mevzuya dalmazdı o."dedi Alparslan hala içinde küçük bir çocuğun hırsını muhafaza ederek. "Dayak atamayacağına yüzde yüz emin değilse,racon bile kesmezdi. Kuru gürültü. Kuru volta atmak falan onun iş."

"Sen?"

"Amına bile korum."dedi Alparslan omuz silkip. "En fazla öldürürler,canımı alırlar. Ne korkacam amına koyayım ?"

"Kimin yaptığını ya da yaptırdığını hiç öğrenebildin mi?"diye yanıtladı Aral yorgunca.

"Emin ol bulduğum kişiler olmasa bir başkası yapardı."diye mırıldandı Alparslan omuz silkip. "Ben hayatım boyunca bir kez bıçak olmadan uyudum. Dün gece senin koynunda. Şimdi de bu gece,senin koynunda."

"Nasıl ?"

"Öyle işte."dedi Alparslan omuz silkip. "Evime girip çıkan arkadaşlarıma da güvenmiyorum yani bizim mallarda o göt yok ama bir gün satmayacaklarına da güvenmedim hiç,onlarla kaldığım geceler bile başımda bıçak koyuyordum ya da belimde silah. Git sor,inkar etmez hiç biri."

"Peki benim farkım ne?"

"Sen bana bıçak sokmak istesen uykumdan uyandırıp öyle sokarsın."diye yanıtladı Alparslan hülyalı bir bakışla. "Arkam dönükse,yüzümü çevirir öyle saplarsın. Ve öldürmek için fırsat kollamazsın,öldüreceğini bangır bangır yüzüme doğru haykırırsın."

"Ha bana düşme sebebin muhteşem yakışıklılığım ve kusursuz kişiliğim değil yani?"dedi Aral alayla dudak büzerek. "Kırdın şuan."

"Benden hiç korkmadın çünkü korkuyor olsaydın da dahi bunu gizlemez ,açıkça söylerdin."diye yanıtladı Alparslan. "Ama benimki biraz araya kaynadı,seviyorum seni harbili."

Alparslan oğlanın köprücük kemiğinin çukuruna bardağın dibinden aslan sütü boca ederken ağzını yaslamış,usulca emmişti. Aral ise gözlerini yummuş,kucağında oturduğu adamın çenesini parmak ucuyla okşamaya devam etmişti.

"Alparslan."dedi Aral yutkunarak. "Sofraya oturduğunda o tabağın senin tüm iştahını kapattığını biliyorum. Üniversiteye gitmek istediğini ama babanın abin yerine dükkanı sana bıraktığını,her sabah bu nedenle asansörde surat astığını da biliyorum. Hatta arkadaşların bile seni ondan sonraki önderleri sayıp özeniyorlardır belki,bilemiyorum."

Aral derin bir nefes aldı.

"Ama ben seninim,yani tamamiyle sana aitim.Siktiri boktan bir sokak serserisinin devamı gibi değil,sabah kedilerle oynamak için rüşvet veren oğlanı seviyorum ben. Yani öyle hissetme hiç."

"Biliyorum."diye mırıldandı Alparslan. "Sadece seninleyken önümde tek tabak varmış gibi hissediyorum."

Kucağındaki oğlanı sarmalarken Alparslan yorgun bir sırıtma kondurmuştu yüzüne. "Geceleri böyle  hamster gibi tıkınırsan kedinle aynı göbeğe erişecen ha..."


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Yeni Oğlan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin