Hep Yek

10.2K 799 183
                                    

"Yani anlatmaya çalıştığımda bu."diye mırıldandı Aral poğaçadan uzun bir ısırık alarak.
"Aynı seviyede olmadığın insanlara maruz kalmak cehennem gibi bir şey."

"Seni baya delirtmişler."diye yanıtladı Hakan.

"Bak sitenin bahçesine bakıyor balkonum. Dedim ki hani şöyle bir kral köşesi yap kendine,akşam kahve içip müzik dinlerken manzara olsun maksat... Sitenin teyzeleri çardağa oturup varis çoraplarını dizlerine çekiyor, ayakkabıları çıkarıp banklara atıyor. Yetmiyor kocalarıyla balkondan haberleşiyorlar. Ufaklıkları saymıyorum Hakan.
Geleli bir kaç gün oldu ama zile basıp kaç kez kaçıyorlar saymadım."

"Toplu alanda yaşamak konusunda berbatım."
Hakan omuz silkip alayla gözlerini devirerek devam etti.
"Başka birinin varlığına tahammül edemiyorum,aile evinden bile lisede ayrıldım. Kalabalıktan haz etmem."

Aral tam ağzını açıp "ben de" diyecekti ki eski sevgilisinden konu açmamak ve muhabbetlerini sabah sabah kaçırmamak için çenesini tuttu.
Hakan ile ilk randevusunda Yavuz ve saçmalıklarından bahsedip Hakan'ı soğutmayacaktı.
Lakin Hakan konuyu masaya yatıran kişiydi.

"Ee sevgilinle uzun yıllar yaşadıktan sonra tek sıkılmıyor musun?"diye yanıtladı Hakan merakla.

"Tek kalsam keşke."dedi Aral rahatsız bir edayla.
"Beni bana bırakmıyorlar ki."

"Komşu çocukları mı?"

"Zile basıp kaçanlar harici büyükleri var bir de."dedi Aral göz devirip.
"Aşırı avamlar. Rezil derecede kekolar,bağıra bağıra arabesk şarkılar söyleyip kavga çıkarmak harici bir bok bildikleri yok."

"Sana mı sataşıyorlar ?"
Hakan kaşlarını çatarken sert bir tavırla yineledi.
"İsim?"

"Üzüm güzelmiş."dedi Aral peynir tabağına bakış yollayarak.
"Çekirdeksiz..."

"İsim ver ,Aral."

"Tanımazsın ki."diye mırıldandı Aral gözlerini kaçırarak.
"Üç beş sokak serserisi."

"Aral, ismi söyle tanır mıyım tanımam mı ben karar veririm."

"Serkan var."dedi Aral hoşnutsuzca.
"Sarışın uzun boylu bir yarma."

Hakan'ın yüz ifadesi birden değişivermişti. Çatık kaşları havaya kalkarken üst dudağı küçümser bir edayla havaya kalkmıştı.
"Ee?"

"Takmış kafayı bana. Nakliye aracından indim peydah oldu yanımda."
Aral çaydan uzun bir yudum alarak devam etti.
"Yani bilmiyorum belki fazla egoist durmuşumdur dedim,teşekkür edip tanıştım sadece. Samimi olamam daha tanımıyorum sonuçta. Oradan taktı. Arkadaşlarını da peşime taktı."

"Serkan takarsa Ercan da yanına bonus..."diye mırıldandı Hakan alayla.

"Oha. Tanıyorsun."

"Sokak sürpüntüleri."diye yanıtladı Hakan.
Küçümser bir bakışla derin bir nefes vermişti.
"Güzelim cidden bunları mı taktın?"

"Üzerime iddiaya girmiş."dedi Aral hırsla.
"Bana sürekli ibne diye zorbalık yapıyor ama yatalım desem yatar."

"Hah."dedi Hakan.
"O tek başına sıçmaya gidemez."

"Sorun da o."diye fısıldadı Aral.
"Alparslan'ı musallat ediyor bana."

Alparslan ismiyle birlikte Hakan'ın burun delikleri genişlemiş,dudakları ince bir çizgi şeklini almıştı.
Bir küfür savurup,tabağını önünden ittirmişti.
Sigara yakmak üzere pakete uzandığında Aral bir an sesle yerinden zıplamıştı çünkü tabağı o kadar sert ittirmişti ki çatal bıçaklar gürültüyle savrulmuştu.

"Alparslan'ı tanıyor musun?"dedi Aral merakla.
"Sevecen üst komşum."

"İsmini anma."diye yanıtladı Hakan sertçe.
"Tiksiniyorum,sabah sabah iştahım kaçtı."

Aral tek kaşını havaya kaldırıp cevap bekler gibi duraksamıştı.
"Lisede falan durmadan dalaşıyorduk."diye yanıtladı Hakan.
"Önüne gelene kafa atan ruh hastasının teki,bir gün teke teke çıktık. Ben onun kaşına sapladım falçatayı o da benim kasığıma sapladı. Amın oğlu yüzünden aylarca hareket edemedim."

"Ciddi misin?"

"Pitbull köpeği gibi bir şey. Kavga raconu falan bilmez."diye yanıtladı Hakan.
"Sokak sürpüntüsü,ağabeyinin izinden gidiyor. Bir gün köşe başında indirirler."

"Ağabeyi kim ki?"

"Atakan."dedi Hakan alayla.
"Abisi çok havlıyordu ,vurdular. Alparslan da havlıyor,yakın zamanda malumun ilanı olur o da. Liseden beri ayağıma dolanmıyor,denk gelsek indiririm Allah yarattı demem."

"Ben onlarla komşuyum."dedi Aral huzursuzca.
"Keyfim yok hiç. Eve bile gitmek istemiyorum."

"Canını sıkıyorlarsa hemen şuanda çözerim problemi."diye yanıtladı Hakan.
"Tek alo ile. Bana sadece evet demen yeterli."

"Ne yapacaksın?"dedi Aral gözlerini irileştirip.

"Anladıkları dilden konuşurum."

"Fiziksel zarar mı."dedi Aral ürpertiyle.
"Yok. O kadar da değil."

"Niçin ? Yoksa sempatin mi var."

"Özünde kötü olduklarını düşünmüyorum."diye yanıtladı Aral.
"Cidden zarar vermek isteseler bunu bin kez yapmışlardı çünkü boş durmadım ,sürekli laf sokup tahrik ettim. Kuru tehdit ve zorbalık yapıyorlar , onunla baş edebilirim."

"Neden?"dedi Hakan alayla.
"Sen çok mu yüce bir azizsin. Fiziksel olarak denkleri değilsin diye ileri gitmiyorlar ,anlayacak kadar zekisin."

"Ne?"

"Aral hiç kavga ettin mi?"dedi Hakan alayla.
Koyu renk gözleri ışıldarken oğlanı süzmeye devam etti.
"İlkokulda sıra kavgası sayılmaz yavrum,ettin mi?"

"Hayır."

"Dur tahmin edeyim. Okula servisle gidip geliyordun ya da ailen arabayla bırakıyordu çünkü soğukta hasta olmanı bile istemediler."diye yanıtladı Hakan.
"Arkadaşlarınla da dalaşmıyor sözlü atışma harici olaylara girmiyordun."

Hakan uzun bir nefes aldı.
"Kör Necdet'i tanıyor musun? Muhtemelen ilk defa duyuyorsun. Gözüne şişi kim sapladı biliyor musun,Alparslan."

Aral yüzünü ekşittiğinde Hakan göz kırptı.
"Ne oldu ? Özünde kötü değillerdi hani. Sadece on yedi yaşındaydı bunu yaptığında."

"Ben evimi değiştireceğim."dedi Aral kahvaltı masasına boş gözlerle bakarak.

"Fiziksel olarak dengin olsa Alparslan seni bin kere harcardı. Serkan da boş durmazdı. Karşılık vermeyeceğin için zevki çıkmaz diye düşünüyorlardır."
Hakan çaydan uzun bir yudum alıp surat ekşitti.
"Soğumuş,buz olmuş bu."

"Teşekkürler kahvaltı için."dedi Aral konuyu değiştirmek için.
"Rotada ne var şimdi?"

"Şaraplar ve canın ne isterse..."

"Mekan önerin var mı?"diye mırıldandı Aral.
"Şehre yabancıyım, geçen akşam gittiğimiz yer olabilir. Sahi senin miydi mekan?"

"Mekanı sal,bana gidelim direkt." Hakan oğlan kalksın diye sandalyesini çekerken göz kırptı.
"Sana özel koleksiyon açayım."






Yeni Oğlan Where stories live. Discover now