Ukala

18.1K 1.1K 200
                                    

"Cidden mi?"diye mırıldandı Aral hırsla.
"Koca sitede market bu kadar yürüme mesafesinde olabilir mi!"

Sabah kahvaltısı için bir şeyler almalıydı.
Dün dışarıdan geçiştirmişlerdi ama bugün alışveriş yapması gerekliydi.
En azından şimdilik kahvaltılık bir şeyler alacaktı sonrasında ise online sipariş ile getirtirdi.
Randevulu market varsa da burada henüz yarım saat teslimat özelliği olan market yoktu.
Mecburen sabahın köründe savrula savrula market aramaya koyulmuştu.

Üç harfli marketlerden arasa da etrafta yoktu.
En yakın Migros uzaklardaydı.
El mahkum sitenin suratsız bakkaldan bozma marketine kalmıştı.
Asansörde ise sabah şekeri niyetine izbandut ile karşılaşmıştı.
Ürkütücüydü.
Sabah gördüğü ilk şeyin çelik gibi gri delici bakışlar olması , ürkütücüydü.
Elinde tespih sallıyordu.
Zümrüt yeşili bir tespihi parmaklarında eziyordu.
Yakası açık siyah bir tişört ve deri ceket giymişti.
Boynunda bazı dövmeler vardı,bir anlamı var mıydı bilmiyordu ama nedense bu ona daha tekinsiz bir hava katıyordu.
Ellerinin üzerinde de dövmeler vardı.

"Günaydın."dedi Aral uykudan şişik yeşillerini kırpıştırıp.

Alparslan denen izbanduttan cevap gelmemişti.
"Selamünaleyküm."dedi tersçe.

"Şey.."dedi Aral kasveti dağıtmak için hafifçe tebessüm ederek.
"Okula mı?"

"Liseliye mi benziyorum."dedi Alparslan alayla.
"Ne okulu?"

"Ha..Şey yani...İşe mi?"

"Dükkana uğrayacağım."dedi Alparslan oğlanı tersçe süzerek.
"İşin varsa ,bırakayım."

"Sağol."dedi Aral yeşillerini kaçırıp.
"Bugün arkadaşımı gezdireceğim akşam dönecek İstanbul'a. Bugün uğramam okula."

"Ha."dedi Alparslan alayla.
"Misafirdi yani."

"Evet o İstanbul'da okuyor."

"Ee sen burada tek mi kalacaksın?"diye mırıldandı Alparslan.
"Napcan tek?"

"Bilmem."dedi Aral yeşilleri dalarken.
"Uzun süredir tek kalmıyorum ben de düşünüyorum..."

Lise sondan sonra sevgilisiyle birlikte yaşamaya başlamıştı.
Her şey rüya gibiydi.
Bir kedileri dahi vardı Simba!
Evde sevgilisi,Simba ve Aral mutlu bir aileydiler.
Yani mutlu olduklarını düşünüyordu Aral. En azından kendisi ve Simba mutluydu.

Hırsla yeşilleri sulanıyordu.
Simba'yı istiyordu.
Onu Aral büyütmüştü. Veterinerlerde peşinde gezmiş,yavruyken gözleri yaralıyken başında saatlerce o durmuştu.
Yavuz'un bir hakkı yoktu.
Yavuz sadece "oğluşum..."der ve kediyi biraz oynatırdı.
Kum nasıl temizlenir bilmiyordu bile.
Hangi mama tüy dökmezdi bilmezdi.
Simba kesinlikle Eskişehir'e gelmeliydi.

Asansör kapısı araladığında girişte sarışın oğlan sıcak bir gülümseme sunmuştu.
Uzun ve yapılı, sarışın olandı bu. Ufak tefek olan sarı değildi.
Bunun gözleri bal rengiydi,fıldır fıldır geziyordu.

Gerçek bir fırlamaydı cidden.

"Oooo."dedi Serkan denen oğlan gür bir sesle.
"Adamların kare kökleri,günaydın. Güneşim doğmuş."

"Sen bu saate uyanabiliyor muydun?"diye yanıtlamıştı Alparslan alayla.

"Uyumadım ki. Eve geçer uyurum. Naber Aral kanki?"
Serkan'ın eli Aral'ın omzuna atıldığında Aral istemsizce kasılmıştı.

"İyiyim sen?"

"Valla gece içtim."dedi Serkan kızarık gözleri sulanırken.
"Şimdi sigara alıp, uyuyacağım."

Yeni Oğlan Where stories live. Discover now