Sarman Kediler

9.1K 689 245
                                    

"Enfes bir şey bu..." diye mırıldandı Aral. Ağzındaki lokmayı bütünlemesine yutarken Hakan'a çapkın bir bakış yollamayı ihmal etmedi.

"Beni baya yordun,bence ondan daha ekstra lezzetli geliyor."

"Alışsan iyi olur."dedi Hakan göz kırpıp. "Hep yorulacaksın."

Dışarıda deli gibi yağmur yağıyordu ve bu Eskişehir'in ayazı hafife alınacak bir ayaz değildi. Bir anda geliyordu,sinsice geliyordu. Gelmez sanıyordun ama geliveriyordu. Örnek vermek gerekirse sabah güneşli  havada "idarelik" ceket gecesinde yetmiyordu. Karla sarılıyor gibi titreme hissi yakanı bırakmayana kadar üşütüyordu. Kesinlikle İstanbul'un havasına,suyuna ve kızına aldanmayın lafını bu şehre uyarlamak daha doğru oluyordu. Yağmur damlaları camı döverken Arak mekanın çöp konteynırı önünde gezinen sarmanı görmüştü.

Tam anlamıyla karnına bir balyoz yemiş hissiyle sarsıldı. Adeta ağzındaki yağlı hamur bir anda kayışa dönüşmüştü.Kendini her zaman Jon  Arbuckle ile eş değer görmüştü. Nasıl o kedisi şişko sarman Garfield için hizmetkar bir köleyse Aral'ın da asi başını eğen tek mahluk bu cinli ,psikopat sarı kedisi Simba idi. Şimdi hem lazanya yiyor hem de çöpteki şişman kediye buruk bir bakış yolluyordu. Sanırım kader iki kişi için ağlarını sıkı örünce hiç bir ilmiğin kaçmasına müsade etmiyordu. Bu bir kedi olsa da ilmik asla fire vermiyordu.İnsan olsa otuz farklı ceza dosyasından müebbet yatma potansiyeli olan bu turuncu psikopatlar hakkında bir tezi vardı. "Para,para,para..varlığı bir dert yokluğu yara!" Aynı o misal, turuncusuz hayat pek bir yaraydı.

"Bebeğim iyi misin?"dedi Hakan uzanıp oğlanın dudak kenarını silmişti. "Beğenmediysen başka yerlere de gidebiliriz hemen."

"Y-yok."

"Çocuk gibi yiyorsun şuna bak."diye mırıldandı Hakan alayla kaşlarını havaya kaldırıp. "Sen değil kazağın yedi."

"Sevelim mi ?"dedi Aral yağmur altında konteynırda uzanan kediyi işaret edip.

"Çöptekini mi ?"

"Kedim."dedi Aral burnunu çekip. "Benim bir kedim var biliyor musun ?"

Aral dalgınca kedinin paketlerdeki yiyecekleri dişlemesini izliyordu. İçinde tarifsiz bir keder mevcuttu ve bir anda tüm dünyasında turuncu yoksunluğu çekmeye başlamıştı. Turuncusu olunca dünya pek güzeldi,turuncu gidince dünya kararıyor gibiydi. Turuncunun yoksunluğu adeta zihnini ele geçiriyordu.

"Salağın tekidir."dedi Aral yutkunup. "Bir oturuşta bir kilo mamayı yer,az yesin yavaş yesin diye böyle geciktirici kaplardan yediriyordum hatta. Tam bir süpürgedir çünkü. Veterinerlerden nefret eder. Yabancılardan nefret eder. Hatta benden bile nefret eder. Ayaklarıma pati atıp diş geçirir ,canı sıkılınca bana pati atar. Evde kırılmadık eşya yoktur,perdelere atlar ve uçmaya falan da çalışır böyle ama...." Aral kesilen nefesiyle birlikte sevgilisinin koluna uzandığında buruk bir tebessüm sundu. "O dünyanın en tatlı delisidir. Dokunmadan uyuyamaz,parçalamadığı tek şey bebeklik ayısı. En sevdiği oyuncak saçlarım."

"Onu çok  özlüyorsun,hm ?."dedi Hakan kömür gözlerini kırpıştırıp.

"Çok."dedi Aral dudak dişlerken. "Hayattaki en büyük hatam herhalde. O gece hırsla evi terk ettiğimde onu alma işini sabaha bırakmak oldu. Eşyalarımı aldım ama o yoktu. Çünkü kendi kedisi olduğunu iddia etti Yavuz."

"Ha."dedi Hakan tek kaşını havaya kaldırıp. "Eskinle beraber büyüttünüz."

"O arada yemek verirdi."diye mırıldandı Aral kediyi izlerken elini yanağına koymuştu. Sulanan gözlerini kazak ucuyla kuruladı. "Ama o benimdi,onu çok özlüyorum."

"Kedileri bu kadar sevdiğini bilmiyorum."diye mırıldandı Hakan tebessümle. "Bak bana,sen de benim kedimsin."

"Kedileri değil de kendi delimi diyeyim."

"Bunu sana nasıl desem bilmiyorum güzelim."diye yanıtladı Hakan dudakları ucunda bir sigara ateşlemişti. Sigarayı Aral'ın dudaklarına yerleştirip,kendisi için bir tane daha yaktı. "En azından içini rahatlatır."

"De."

"Muhtemelen unuttu."diye yanıtladı Hakan. "İyi bir şey. Onu da anlaman lazım. Sokaktan şunu al ve eve götür aynı hisleri o da yaşayacak,onu da seversin yani. Tabi ki sahibini seviyordur ama öbür dallama yanındayken karnı da tokken seni çok umursadığını sanmıyorum. Ha,özlemiştir tabi. Bir süre sonra hafızasında yer edineceğini çok sanmam."

"Sağol."dedi Aral yutkunup. Sivri dilini dişlerinin arasında tutmaya çalışarak derin bir nefes verdi. "İyi ki psikoloji,sosyoloji falan tercih etmemişsin canım benim."

"Yavrum ben öyle arabesk edebiyatını çok sevmem."dedi Hakan oğlanın yanaklarını okşayarak. "Birini doyurursan,gezdirirsen seni sever. Ama doyuracak başka biri varsa,onu da sever. Yani birlikte kedi büyütecek kadar yanyana yaşadınız ya hani,emin ol bakıyordur."

"Sorun da o."dedi Aral gözlerini sıkıca yumup. "Bakıyordur ama nasıl bakıyordur. Hala bana geri göndermeme amacı ne bilmiyorum yani."

"Bahanesi işte."dedi Hakan sinirle. "Bu konuyu kapatalım,hı ? Ne dersin. Sonra biliyorsun ben kalp kıran falan oluyorum hani. İstemsiz bir saçmalama geliyor bana."

"Keyfine göre."dedi Aral dalgınlıkla. "Umarım beni unutur ve özlemez. Ben onu hiç unutmayacağım ve özleyeceğim."

"Kediyi mi kediyle geçen hatıralı günler mi ?"

"Hakan."dedi Aral kahkahayla. "İki oluyor,ben senin eski sevgililerini hiç tanımıyorum bile."

Hakan bir şey diyecek olsa da alttan almaya karar vermiş halde gülümseyip geçmişti. Diyeceği şeyi kendine saklamanın o an için en iyisi olduğuna kararlıydı.

"Ankara'ya gideceğiz mi?"dedi Aral. "Evden eşyalarımı alsam bu gece senle kalmasam olur mu?"

"Benim pederinde ufak bir tahsilatı çıkmış,ödememe cart curtu."dedi Hakan derin bir nefes verip. "Sıkılıyorum ama yine ihale bana kaldı."

"Ne işti tam sizin iş."

"Gayrimenkul."dedi Hakan kolasından bir yudum alıp. "Galeri." Duraksayıp tekrar yanıtladı. "Otopark." tekrar düşünüp gözlerini yumdu. "Güzellik merkezi falan filan,ticaret yani yavrum genel."

"Mafya mısın?"dedi Aral alayla. "Yani kusura bakma da saydıklarının hiç biri ,diğerine uymuyor."

"Ticaretçi diyelim."dedi Hakan tersçe. "Anlamışsındır diye düşündüm ama."

Aral tıslarcasına bir gülümseme koyvermişti. "Yani yanlış anlama da kaba saba çirkin adamlardan biri değilsin,tuhaf geliyor öyleysen de."

"Kedim kedi sevmek istemiyor muydu? Hadi gel kedi sevdirelim sana."









Yeni Oğlan Where stories live. Discover now