Bölüm 23

7.3K 456 37
                                    

Eve girdiğimizde kendimi saniyeler içerisinde duvara dayalı halde buldum. Öpüşmelerimiz, inlemelerle harmanlanırken Teo'nun hırıltısı kendimden geçmemi sağlıyordu. Doğru veya yanlışın hiçbir önemi yoktu. Sadece şuan vardı. Biz vardık. Yaşamın salt gerçeği olan hislerim, tüm kuvvetiyle bana bağırıyordu; sakın durma.

Tüm hayatım boyunca belki de istediğim tek şey konuşmadan anlaşılmaktı. Yaşadığım bir olayı cümlelere azmettirmeye gerek duymadan "bakın ben bunu yaşadım" diyebilmek. Şuan ise, dudaklarımı beni en kıymetli parçası gibi öpen, insan dahi olmayan bu adam; onca zaman boyunca oradaydı. Ona bir şey anlatmama gerek yoktu, zaten biliyordu.

Kirpiklerinden, çene hatlarına kadar kusursuzdu. Tüm vücudum kaskatı kesilirken içimde ki heyecana engel olamadım. Şiddetli bir yağmurun ardından görünen gökkuşağının izleri gibiydi. Bu duyguyu bağa atmak büyük haksızlık olurdu. Gerçeklik, tam karşımda orada öylece duruyordu; en kıymetli hissimi bile vermeye hazırdım. Sevgimi.

Sırtımı yatağın üzerinde hissettiğimde başımı döndürdü. Üstünde ki her şeyi çıkararak sadece pantolon ile kaldı. Kalbim hızlı hızlı atmaya devam ederken elbisemin askısı düştü. Elleri, sanki bu anı bekler gibi hızlıca ortadan ayırdığında tüm vücudum iç çamaşırlarımla ortadaydı.

Dudakları, boynumdan yara izine doğru yol izledi. "Geçmişin." vücudum alev alev yanarken göğsümden göbeğime ilerledi. "Şuanın" Sesinde ki hırıltılar çoğalıyordu. Bunu istemsiz çıkardığını biliyordum ama beni daha da etkilemesine engel olamıyordum. "Geleceğin." Dudakları kasıklarımda durduğunda çoktan maviye dönmüş gözlerini bana çevirdi. "Hepsi benim." 

Gözleri, daha fazlasını istediğini belli ederek bana bakıyordu. Tam orada, kendimden parçalar gördüm. Göz bebeklerinde gizli, tüm hislerim ve doğrularım orada saklıydı. Dudakları kilodumun üzerinden daha da aşağıya kaydığında nefesimi tuttum. 

Vücudum acısız kramplarla kasılırken hissettiğim arzu, tüm odayı dolduruyordu. Teo'nun kendinden geçmiş dudakları o noktama küçük bir öpücük kondurduğunda titreyerek istemsiz tepki verdim. Dudakları hala daha kilodumun üzerindeyken beklediğini gördüm.

Neyi beklediğini anlayamıyordum. Parmakları vücudumda sıkılaşmış haldeydi ve şuan durması, kesinlikle istediğim bir şey değildi. Kafasını eğip, gözlerini kapattığında bir sorun olduğunu fark ettim. Kendisiyle çelişiyordu.

Gözlerini tekrar açtığında alışkın olduğum siyahlarıyla karşılaştım. Hiçbir şey söylemeden hızlıca beni yatağın içine alarak üstümüzü örttü ve güçlü kolları tüm vücudumu sarmaladı. "Teo?"

Saçlarımı öperek kulağıma fısıldadı. "Sakın bir şey söyleme. Uyuyalım güzelim."

Tedirginliğini hissedebiliyordum. Orada bir yerlerde, yapmaktan korktuğu bir şey vardı. Konuşulmayan cümleler, havada asılı kalırken yüzümü ona döndüm. Gözlerimiz buluştuğunda, boynumu sıcak göğsünün içine sokuşturdum. Artık bu duyguya kucak açıyordum. Güven hissiyatı dört bir yanımı sararken artık mantığımı dinlemeyi bıraktım. 

Beni göğsüne hapsettiğinde olmam gereken yerdeymişim gibiydi. Bunca zaman boşlukta hissettiğim her şeyim kaybolarak, yerine anlamlı altı çizili sözcüklerle doldurmuştu. Gözlerimi kapattığımda çıplak olmam umurumda değildi. Doğru yerdeydim.


Karanlık, tüm benliğime nüfus ediyordu. Damlayan su sesleri, zeminle buluştuğunda çıkardığı korkunç ses boşlukta yankılandı. Nereye gittiğimi görmeden adım attığımda, çıplak ayaklarım zeminle buluştu. Damlamaya devam eden sular giderek hiddetini arttırdı. Kulağımda ki korkunç uğultu yükselirken koşmaya başladım.

MÜHÜRWhere stories live. Discover now