Bölüm 6

9.8K 454 102
                                    

Küçük tatlı öpücüklerle gözlerimi aralamaya başladım. Büyük bir ağırlık üstümde, boynumu öpmeye devam ediyordu. Teo'nun kaslı kolları altında küçücük kalmıştım. Dudakları ısrarla boynumda dolanıyor ve daha da aşağılara inmeye başlamıştı. Sütyenimin üstünden taşan göğüslerimde dudaklarını hissettiğimde donup kalmıştım. İçimde hissettiğim o muhteşem sevginin kıvılcımına kendimi kaptırmak üzereydim ki sonunda dilimin bağı çözüldü.

"Dur, N'apıyorsun?" Yüzünü kaldırdığında o eşsiz gözleriyle buluştum. Gülerek konuşmaya başladı "Birileri uyanmış demek." Yüzünü yüzüme doğru yanaştırıp konuşmaya devam etti "Gece üstünü çıkarmak bence çok iyi bir fikir değil."

Yanaklarım kızarmaya başlamıştı. Gece sıcaklayıp bunu yaptığımı hatırladığımda çok geç olduğunu fark ettim. Teo'yu izlemeye başladığımda yüzünün gerildiğini, dudaklarının aralandığını gördüm. Bu kadar yakışıklı olmak zorunda değildi. "Seni ne kadar çok istediğimi tahmin dahi edemezsin."

Kalbimin hızlandığını, ellerimin terlediğini fark etmek zor değildi. Karşı çıkamama sebebimin bağdan kaynaklı olduğunu düşünmeye başladım. Onu itmek, bana dokunmasına izin vermemek istedim ama kesinlikle yaptığım şeyin bununla bir alakası yoktu. Dudaklarını yaklaştırırken gözlerini gözlerimden ayırmadı. Sanki ona arabada olduğu gibi karşı çıkmamı bekliyor gibiydi sanırım bu sebepten tek eliyle iki elimi de kavrayıp yatağın üstünde tuttu. Dudaklarımı öpmeye başladığında sanki zaman durmuştu.

Ona karşılık olarak bende onu öpmeye başladığımda elleri sıkılaştı, ağzından çıkan davetsiz inleme sesleri odada yankılanıyordu. Karşılık vermeyi bende beklemiyordum ama yapmak zorundaymışım gibi hissettiren bir şey vardı sanki içimde.

Boşta olan eli taytımın üstünden kalçalarıma inince şok içinde kafamı çevirdim. Bunu yapıyor olamazdım. Tam anlamıyla yanlıştı. Dudaklarını kulağıma yanaştırdı. "Kurdum deliriyor, sana şu dakika sahip olmayı istiyorum."

Ardından tekrar dudaklarıma yaklaştığında bu sefer dudakları sertti. Sakallarının yüzüme değmesi, ıslak dudakları ona karşı koymamı çok zorlaştırıyordu. Bu bağ dedikleri şeye inanmaya başlamıştım. Tüm vücudum farklı bir zevke adımını atmaya başladığında kapının tıklatılma sesini duydum.

Tüm dikkatim dağıldı, ne yaptığımı fark ettim. Teo buna hiç kulak asmayarak beni tekrar öpmeye çalıştı ama bu sefer kapı bir daha tıklatıldı. "Alfa konuşmamız lazım. Önemli." Bu sesin sahibini anımsıyordum.

Kapı tekrar tıklandığında Teo sinirle üzerimden kalktı. Üstüme örtüyü çektikten sonra kapıya doğru ilerledi. "Leon umarım önemlidir yoksa seni şuanda öldürebilirim."

Kapıyı açtığında Leon vakit kaybetmeden devam etti. "Mühür hakkında bazı şeyler bulduk. Aşağıya gelmelisin."

Teo derin bir nefes verirken çoktan kapıyı kapatmıştı. Bende gece çıkardığım ince kazağı giyip yanına gittim. Saçlarının ıslak olduğunu daha yeni görmüştüm. Ben uyurken duşa girmiş olmalı.

Kapıya doğru ilerlerken beni kendine doğru çekip alnını alnıma yasladı. "Bu henüz bitmedi" diyerek yanağımı öptükten sonra aşağıya indik. Ellerimi sıkıca tutmayı bırakmıyordu. Nihayet mutfağa girdiğimizde dün ki gibi yaklaşık 10-15 kişi bize bakıyordu. Masaya oturmamla önüme kahvaltı tabağımın gelmesi bir oldu. Mia yanıma sandalye çekerek kulağıma "Günaydın" diye fısıldadı. Bende ona aynı şekilde cevap verdikten sonra dün akşam ki yaşlı kadın Teo'nun yanına oturdu.

Mutfak küçük değildi ama belki de fazla kişi olduğu için bariz bi gürültü hakimdi. Leon, alfasının kulağına eğilip konuşmaya başladığında Teo'nun yüzü sertleşti. Kollarında ki damarlar daha belirgin hale geldi. O da eğilip kendi aralarında konuşmaya başladılar. Ne kadar kulak kabartsam da duymam imkansızdı. Tabağımda ki yumurtayı yerken Mia bana doğru eğildi. "Nasıl hissediyorsun?"

MÜHÜRWo Geschichten leben. Entdecke jetzt