Bölüm 16

7.8K 419 10
                                    


Yağmur damlaları arabanın camına dökülüyordu. Klimanın yaydığı sıcaklık, vücudumu gevşetmişti. Şanslıydım ki Teo, yol boyunca pek konuşmamıştı. Bunun sebebinin oldukça gergin olmasından kaynaklandığının farkındaydım ama gerginliğinin sebebini çözememiştim.

Antalya'da otelden çıktığımızda yalnızdık. Sürüsünün güvenli bir alanda kaldığını öğrendiğimde biraz rahatlamıştım, beni tedirgin ediyorlardı.

Denizli'nin merkezine doğru sürmeye başladığında annemin çalıştığı markete doğru gittiğimizi fark ettim. İçimde kabaran büyük özlem kendisini göstermeye başladı. Uzun zaman sonra onu yeniden görecek olmanın içime yaydığı huzuru hissetmeye başladım.

Marketin önünde ki sokakta durduğumuzda elim anında kapıya gitti. Kilit sesini duyduğumda Teo'ya döndüm. "Bekle."

Anlamayarak marketi izlemeye başladım. Yağmur damlalarının cama bıraktığı izlerin arasından annemi gördüm. Saçlarını toplamış, gülümseyerek elinde ki poşeti müşteriye uzatıyordu.

Koşarak ona sarılma arzusuyla doldum. Çok iyi görünüyordu. İçinde bitmeyen hayat enerjisi yüzüne yansımıştı. Gülümseyen gözlerini üstümde hissetmek için yanıp tutuştum. Annemin sıcak kollarına girmek ve hiç çıkmamak istedim.

"Gördüğün gibi gayet iyi. Artık gidebiliriz."

İçimde baş kaldırmaya hazırlanan öfkeyle ona döndüm. "Onunla konuşacağım."

Teo, çıkmış kirli sakallarıyla ve üstünde ki deri ceketle oldukça gergin görünüyordu. "Sana aileni göstereceğim dedim. Konuşmana izin vereceğim demedim."

Nefes alışlarım hızlandı. Vücudumu kaplayan sinir, sözlerime yansıdı. "Onunla konuşmak istiyorum Teo. Beni bundan alıkoyamazsın."

Yüzünü bana çevirdiğinde düşünceli hali devam ediyordu. "Bunu tartışma haline getirmek istemiyorum. Onu gördün, iyi. Artık geri dönebiliriz."

"Antalya'dan buraya sadece uzaktan görmek için gelmedik herhalde. Onunla konuşacağım Teo."
Öfkeme hakim olamıyordum. Vücudum sinirle kasılmaya başladı.

Arabayı çalıştırdı. "Gidiyoruz."

Paniklemiştim. Beni gerçekten buradan götürebilirdi ve elimden hiçbir şey de gelmezdi. "Eğer konuşmama izin verirsen beni işaretleyebilirsin."

Siyah gözleri tekrar bana döndüğünde kaşlarını çattı. Rahatsız olduğu bir şey vardı ama sebebini anlayamıyordum. "Sadece 5 dakika. Bende geleceğim."

Arabayı tekrar kapattığında arka koltuktan ceketimi aldım. "Buradan sonra evime uğramak istiyorum. Bir şey yapmam gerekiyor."

"Hayır anlaşmamızda bu yok."

Yalvaran gözlerle ona baktım. "Lütfen, beni işaretleyebilirsin. Sana karşı çıkmayacağım söz veriyorum."

Derin bir nefes alıp yola bakmaya devam etti. Yağmur giderek şiddetini arttırırken annemi görme hissiyle özlemle kavruluyordum.

Kapı kilidinin açıldığını duyunca vakit kaybetmeden ceketi üstüme giyip kapüşonu geçirdim. Dışarı çıktığımda içime işleyen soğuk hava beni karşıladı. Karşıdan karşıya geçerken Teo'nun arkamda olduğunu biliyordum.

Marketten içeri girdiğimde kahverengi yorgun ama sıcak gözleriyle buluştum. "Anne."  Şaşkınlıkla bana bakarken koşarak kollarına atladım.

Tüm şefkatiyle sarılırken içimi kemiren endişelerin hepsi geride kaldı. O iyiydi. Her zaman ki gibi hayat doluydu.

MÜHÜRWhere stories live. Discover now