Bölüm 14

7.7K 409 18
                                    


Zihnimin en karanlık köşesinde, sır gibi sakladığım tozlu defter yere düştü. Hiç açılmaması gereken sayfalar, uçuşan rüzgarla bir bir kelimelerini saçtı etrafa. O anıyı çok net hatırlıyordum.

Yağmur bedenime nüfus ederken göz yaşlarımı içimde tuttum. Denizli'nin ara sokaklarında kendi ruhumu yakıyordum. Sönmekten korkan küçücük bir ateştim oysa ki. Ağdalı bir sıvı tüm düşüncelerime yayılmıştı. İçimde biriken harfleri toparladım, hiçbiri bu adama layık değildi. 

Saçlarımdan akan damlalar, ayaklarıma kadar ulaşıyordu. Hiç bozmadım istifimi. İçimde ki hayal kırıklığı ayağa kalkıp "hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi"  dediği vakitteydim, bunu biliyorum. 

"Aşık oldum"

Gülümsedim. Hiçbir anlam ifade etmeyen o bakışlar karşısında, söylenecek tek söz dahi kalmadan çekip gittim. Cümlesinde ki kişinin ben olmadığımı biliyordum. 

Hatıralarımı darmadağın etmeyi planlamış bir yabancıydı. Fuzuli bir beden, karşımdaki. Tanımsız olarak orada kalmasını istedim, hiçkimse olarak.  

Dağılan kelimeleri toparladım. Ellerim kağıt kesiği içerisinde kalmasını umursamayarak hepsini ait olduğu yere geri ittim, boşluğa.

Gözlerimi araladığımda üşüyen bedenim titreyerek doğruldu. Etrafıma baktığımda yataktaydım. Darcy'i gördüğümde hala daha ne olduğunu zihnim idrak edemiyordu. "Bana ne oldu?" 

"Bayıldın." 

Görüntüler yerlerini alırken en son üstüme yaklaştığını hatırladım. Yeşil gözleriyle buluştuğumda çok yorgun göründüğünü fark ettim. Belki de bunca zaman boyunca hiç uyumamıştı. Sandalyeden kalkıp çantasından birkaç şey çıkardı. Bana uzattığında birkaç kıyafet ve ped olduğunu gördüm. "Sanırım ihtiyacın var." 

Elindekileri alarak odanın karşısında ki banyoya girdim ve kapıyı kilitledim. Tam olarak ne kadar süredir buradaydım bir fikrim yoktu. Gece mi yoksa gündüz mü bundan bile emin değildim. Kendimi uyuşturulmuş bir deney faresi gibi hissediyordum. Aynaya baktığımda gördüğüm manzarayla bunu onayladım.

Üstümde ki her şeyi çıkarıp kenara koyduğumda gerçekten pede ihtiyacım olduğunu anladım. Hızlıca duşa girdiğimde kendimi bitkin hissediyordum. O boşluk sanki içimi kemirircesine orada olduğunu belli ediyordu. Sıcak su, tüm bedenimden aşağıya akarken gördüğüm kabusu hatırlamayı ısrarla red ediyordum.

Şuan tek ihtiyacım olan o iri adam neredeydi? Bunca zaman boyunca yanından ayırmadığı halde beni nasıl bulamadığını merak ediyordum. Belki de gözünden kaçtı, belki de bulmak istemedi. İçimi kemiren o duyguyla baş etmekte zorlanıyordum. Sadece onu istiyordum. Darcy'nin aklıma bıraktığı şüphe filizlenmişti. Bunu bile ona haykırmak için yanıp tutuşuyordum. 

Duştan çıktığımda kurulanarak bana verdiği giysileri giydim. Uzun kollu kazağın ona ait olduğunu fark edince, aklıma yine aynı siyah gözler düştü. Başka bir seçeneğim olmayarak üstüme geçirip kapıdan çıktım.

Yatağın üzerine sırt üstü uzanmış, ellerini kenetleyip kafasının altına koymuş bir şekilde onu gördüğümde halinden memnun bir tavrı vardı. Şöminenin sıcaklığı tüm odaya yayılmış haldeyken masanın üstünde ki mumların yandığını gördüm. 

Sandalyeye doğru ilerlerken konuşmaya başladım.  "Vampirler güneşte duramıyor mu?"

Gözlerini açmadan gülümsemişti. "Alacakaranlık maalesef ki gerçek değil"

"O halde neden tüm perdeler çekik ve içeri ışık girmiyor?"

Gözlerini açıp bana dikti. "Bu, bizi bulamamaları için."

"Pekala" diye mırıldandım gözlerimi devirerek. "Ne kadar süre burada saklanacağız."

"Sen çiftleşmeye hazır olana kadar. Ondan sonra seni istediğin yere götürürüm."

vücudum yeniden gerilmişti. "Bunu sadece güç için istiyorsun." dedim ona meydan okurcasına. 

"Kişisel olarak bakma. Çiftleştiğimiz zaman sadece bana ait olacaksın. Artık seni uzaklaştırmam gereken bi kurt kalmayacak." 

Bahsettiği şeyi anladığımda içimde ki boşluk yeniden kendini göstermişti. "Bana daha çok babanın intikamını almak istiyorsun gibi geldi." 

Gözlerini kıstığında ortamın giderek gerici bir hal aldığını fark ettim. "Herkesin içinde tuttuğu farklı şeyler var.  Sen anlat, o çocukla nasıl oldu da bitti?"

Gözlerimi kaçırdım. Eski kabuslarıma konu olan o anıları düşünmemeye çalıştım. 

"Gördün mü, herkesin kendi içinde sırlar vardır." dediğinde yatakta oturur pozisyona gelip bana doğru yaklaştı. "Sana mutlu olacağın bir hayat sunuyorum." 

"Ve bende bunu istemiyorum." 

Ayağa kalktığında kolumdan tutarak benimde kalkmamı sağladı. Yüzünü yaklaştırdığında gözlerini kısarak, kaşlarını çattı. "Alfanın sana ne yapacağı-"

Aniden konuşmayı bıraktığında yeşillerinin kırmızıya döndüğünü fark ettim. Kafasını yana çevirip sessiz kaldığında bir şey düşündüğünü görebiliyordum. "Geldiler."

Söylediği şeyle beraber kalbim hızlanmaya başladı. Neyi ima ettiğini biliyordum. İçimde oluşan heyecan baş kaldırmaya başlamıştı ki Darcy'nin ne yaptığını gördüğümde tüm dikkatim dağıldı.

Keskin dişlerini bileğine batırdığında hızlıca akmaya başlayan kan, bileklerinden yerde ki zemine damlıyordu. Ensemden tutup beni kendine çekti. "İç."

Kafamı çevirip onu itmeye  çalıştığımda parmaklarıyla çenemi çekiştirerek ağzımı araladı. Kan, dilime değdiğinde irkilerek hala daha iteklemeye çalışıyordum. Tüm ağzım kanla dolup, çenemden boğazıma kadar akmaya başlamıştı. Daha fazla dayanamayarak yutkunduğumda, taşan kanlar burnuma kadar yayılmıştı. Onu tüm gücümle iktirdiğimde sendeleyerek yan tarafta ki muma çarptım. 

Mum devrildiğinde yerde ki küçük halıyla alev almaya başladı. Alevler, yan tarafta ki koltuğu bulduğunda güçlenerek büyümeye devam etti. Midem bulanmaya başlarken beni kendine doğru çekip kolumu tuttu. 

Kapı büyük bir gürültüyle yıkıldığında, tüm bedenim çekilmişti. Siyah gözlerle buluştuğumuzda içimde ki büyük boşluk sona ermiş gibiydi. Kalbim hızla atarken etrafta ki alevler odayı sarmaya başlamıştı.

İri vücuduyla kapının önünden bize bakarken kollarında ki kasları büyümüştü. Gözleri tedirginlikle bana bakarken boğazıma doluşan dumanla öksürmeye başladım. 

"Sizi bu kadar erken beklemiyorduk." dedi Darcy alayla. 

Teo hızla üstümüze gelirken korkunç görünüyordu. "Kanımı içti. Beni öldürürsen, o da ölür."

Kapıda ki diğer kurtları gördüğümde öksürüğüm şiddetlendi. Alevler tüm odaya yayıldığında çoktan Teo'nun iri elleriyle Darcy'nin boğazına yapıştığını gördüm. 

Öksürüğüm devam ederken yere düştüm. Gözlerim yaşarmıştı. Alevler tüm etrafımı sardığında görüşüm bulanıklaşmaya başladı. Kafamı çevirdiğimde Teo, onu yere yatırıp yumruk atmaya başlamıştı.

Dumanlar ciğerime kadar işlerken nefesim azaldı, gözlerim kapanmak üzereyken iri parmaklar beni kendine çekti. Parmaklarımızı kenetleyip kucağına aldığında arkamızda hala gülerek bize bakan kırmızı gözleri gördüm.


MÜHÜRWo Geschichten leben. Entdecke jetzt