MR MAFIA PROFESSOR • TAEKOOK +18 ✓

52 - Test Edelim ve Görelim

Haiii, ben geldiiim. Finale son 1 :')  Çılgın, haşmetli MMP taekookumla da vedalaşma vakti gelip çattı sayılır. ^^

Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

+++++

"Taehyung?" diye ona imayla bakarken kaşlarım havalandı. Yüzündeki munzur sırıtışı eşliğinde, amfideki öğrencilere çaktırmadan sıranın altına yavaşça eğilip bacaklarımın arasına girdi.

"Almam gereken bir rövanş vardı, unuttun mu bebeğim?"

Sesindeki o imalı tını vücuduma bir heyecan ve gerginlik silsilesinin aynı anda hücum etmesine sebep olurken yanağımın içini kemirerek etrafıma göz attım.

Sınıf, normalde olduğundan çok daha boş sayılırdı. Arka sıralar şansıma dolu değildi ve onun sıranın altına girdiğini sanırım kimse fark etmemişti.

Etrafı hızlıca taradığımda, dikkatin üzerimizde olmadığı gerçeğiyle yüzleştim. Normalde ona meydan okuyup kafa tuttuğumda her şey muazzamdı. Hatta o ders işlerken masanın altından ona sakso çekerken de muhteşem haz duymuş, eğlenmiştim.

Ama şimdi sıra gerçekten bana gelmişti. Açıkçasını söylemem gerekirse, hem okulun sahibi, hem dekan, hem mafya, hem de Fransızca profesörü olarak onun sıranın altına girip bana derste ağız işi verebileceğini düşünmemiştim. Bu iddiayı ortaya atarken de, Taehyung'a derste sakso çekerken de.

Ama onun gözükara ve sözüne sadık, taşşaklı bir mafya olduğu gerçeğini göz ardı edemezdim. Ben deliydim, o benden daha deliydi. Biz, her şeyi sınırların en doruklarında yaşayan birbirimizi bulmuş iki uçarıi sınır tanımayan çılgındık.

Düşüncelerimden beni çekip sıyıran profesörün içeriye girmesi oldu. O sırada Taehyung ise pantolonun üstünden uyluklarımı öpmekle meşguldü.

"Bacaklarımın arasından çıkmak için çok geç değil." diye onun duyabileceği şekilde mırıldandığımda, dudaklarını bacağımın iç kısmına sürterek başını hafifçe kaydırdı ve bakışlarını gözlerime tırmandırıp bana aşağıdan baktı.

"Bacaklarının arasından çıkmak için bir sebebim yok. Ne o? Gerildin mi yoksa?" diye soluduğunda histerik bir şekilde sırıtıp omuzlarımı umursamaz bir şekilde silktim.

"En kötü senaryo, dersin ortasında sakso çektirdiğim için okuldan kovulurum." diyerek ona, tıpkı onunla ilk tanıştığım evrede umursamaz olduğum o tavrı sergilediğimde dudakları beğeniyle büküldü.

"Okuldan kovulmana izin vermem. Lakin yine de bu olayları sikleme seviyen konusundaki vurdumduymazlığına bayılıyorum." diye belirttiğinde alt dudağımdaki piercingime dil atarak onu çevirip dürtükledim.

"Bana bilmediğim bir şey söyle taşşaklı mafya kocacığım." diyerek kaşlarımı itinayla kaldırıp indirdiğimde masanın altından görünen irisleri koyulaştı.

"Sakso çekmeye başladığımda da bu kendinden emin ve alaycı tavrını koruyup başını dik tutmayı başarabilecek misin acaba?" diye soluduğunda sertçe yutkundum.

"Test edelim ve görelim." dedi ve bana göz kırpıp pantolonumun kemerine uzandı. Bakışlarım masanın altından yukarıya yükseldi. Neyse ki, önümdeki üç sıra boştu. Sol ve sağ köşem de aynı şekilde dört sırası boştu.

Bu yüzden konuşmalarımızı kimse duymaz, bizi fark etmezdi. Profesör ise kendi halinde dersini anlatıyor ve öğrencilerle göz teması bile kurmuyordu. Profesör Hyunsun'un dersine denk geldiği için şanslıydım.